GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:16
Tarih:14.07.2023

CHP GRUBU ADINA NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 28'inci Yasama Döneminin ülkemize ve bizlere hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ben alın terinin yanına akıl terini koyanların kentinden, Kocaeli'den hepinize selamlarımı iletiyorum.

Bugün Meclise getirilen ek bütçenin 1'inci maddesini konuşuyoruz. Peki, bu ek bütçeye neden ihtiyaç duyuldu? Kanun teklifinin gerekçesinde, 6 Şubatta meydana gelen, hepimizi derinden yaralayan depremlerin ortaya çıkardığı tahribat gerekçe gösterilmiştir. Evet, depremin acısını en iyi bilenlerden biriyim. 1999'da Kocaeli depremini yaşayarak deprem gerçeğini en yakından hisseden biri olarak depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, milletimize tekrar başsağlığı diliyorum.

Evet, şunu da öğrenmek istiyorum: 1999 yılından beri ödediğimiz özel iletişim vergisi vardı -depremden sonra müktesep hak gibi oldu- acaba ne kadar toplandı, nereye harcandı? Ancak bu ek bütçenin asıl gerekçesi deprem değil değerli milletvekilleri, başarısız ekonomi yönetimidir. Ek bütçeyle -talep edilen- yaklaşık 1 trilyon 120 milyar liralık kaynak oluşturulacağını öngörüyorsunuz yani 2023 bütçemizin yüzde 25'i kadar yeni bir bütçe getiriyorsunuz ancak kanunda şu da görülüyor ki deprem için bu tutarın yarısı kullanılacak. Ek bütçede 527 milyar TL afetlere yönelik ayrılmıştır, kalan tutar ise seçim ekonomisinin bir faturasıdır. Siz depremin arkasına sığınarak ekonomik başarısızlığınızı gölgelemeye çalışıyorsunuz. Eğer depremi düşünseydiniz, Komisyonda teklif görüşülürken bizim deprem bölgesindeki kırsal hayatı canlandırmak ve tarımsal üretimi artırmak için 40 milyar liralık ödenek ayırma teklifimizi kabul ederdiniz.

Değerli milletvekilleri, deprem gerçeğini yaşadık. Dirençli konutlar yapmamız, dirençli üretim merkezleri yapmamız önemli ancak deprem olmasaydı da bugün burada ek bütçe üzerinde konuşacaktık. Bilimden uzak, inatla ekonomi yönetilemez. Bunun en büyük göstergesi de bu ek bütçedir. 2022'de neden ek bütçe kanunu yüce Meclise getirildiyse bugün de o sebeple ek bütçe tekrar getirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, iktidarın bütçe yapma yeteneği kaybolmuştur. Gerçeklikle bağı kopmuş bir iktidardan bahsediyoruz şu anda. 2023 bütçesini hazırladığınızda dolar 21 TL, bugün dolar kaç lira? 26 lirayı geçti. Ekonomik güveni tesis edebilseydiniz bu bütçeye gerek kalmayacaktı. Biz kur farkı yüzünden kaybettiğimizi ek bütçeyle tamamlamaya çalışıyoruz. Bu şekilde bir bütçe tekniği doğru bir teknik değil. Bundan vazgeçilmeli. Ayakları yere basan, sürdürülebilir ekonomi politikasına ihtiyaç vardır.

Dün, biz memurlar için zam öngören bir kanunu kabul ettik, maaş artışları yapıldı; yöntem olarak yanlışlığını doğruluğunu tartışabiliriz. Memurlarımız maaşlarındaki artışı sonuna kadar hak ediyor ama bu neden ek bütçede yer almıyor? Bütçe kalemlerinde "personel giderleri" kalemi yer almıyor, Cumhurbaşkanına bu yetki veriliyor ama ödenek ihtiyacı burada yer almıyor değerli milletvekilleri, bu yöntem doğru bir yöntem değil. Bazı gerçeklerin üzerini örterek gizleyemezsiniz, gerçek şu ki orta vadeli program çökmüştür. Bütçe kalemlerinde emeklilerimiz için de ödenek ayrılması gerektiğini savunduk, savunmaya da devam edeceğiz. "100 milyar lira ödenek ayrılsın, emeklilerimizin hak ettiği şekilde emekli aylıklarında iyileşme sağlansın." dedik, kabul etmediniz. Bu bütçenin yüzde 14'ü faiz giderine ayrılırken 100 milyar lira emeklilere ayrılmalıydı, bunu emeklilerimize verebilirdik. Bu ek bütçede emekliye, işçiye, çiftçiye, tacire, tüccara, girişimciye, sanayiciye ayrılan hiçbir kalem yok. Bütçe faiz giderlerine, borca ayrılmıştır; bunun yükü de ücretliye, emekliye yüklenmiştir.

Değerli milletvekilleri, "ek bütçe" demek yeni kaynaklar oluşturmak demek, bu bütçenin kaynağı nedir? Ek vergiler. Bütçenin yükünü vatandaşımızın sırtına yüklemek doğru değil. "Müjde" diye ilan edilen maaş zamları işçi, memur, emekli daha zam almadan vergilerle uçtu gitti. Ekonomi bilimine karşı çıktığınız için, şimdi, Merkez Bankası Başkanı ve Ekonomi Bakanı kapı kapı gezip kaynak arıyor. Arkadaşlar, Anadolu'da bir söz vardır: "Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz." Bunu unutmayın.

Ek bütçeye sebep olan diğer konu, AK PARTİ'nin seçim ekonomisiyle ülkemizi yönetmeye çalışması, iktidarda kalmaya çalışmasıdır. Bakın, seçim zamanında meydanlarda neler dediniz: "Aylık 10 gigabayt internet ücretsiz." dediniz, "Yüksek öğrenimdeki gençlere vergisiz telefon." dediniz, "tablet" dediniz. Gençlerin bahtına internete yeni vergiler; telefona, tablete de yeni vergiler düştü. Emeklimiz insanca yaşayabilmek için maaşlarında düzeltme beklerken, açlık sınırının üstünde bir yaşam koşulu beklerken bahtına tuvalet kağıdına zam gelmeden alabilmek için markette sıraya girmek düştü. İktidar seçimden önce kaşıkla verdiğini kepçeyle almaya başladı. Bu bütçe, seçim ekonomisini vatandaşa yük getirerek telafi etmeye çalışan bir bütçedir. Bu bütçe, iktidarın ekonomiyi yönetemediğinin itirafıdır. Geçtiğimiz yıl bir ek bütçe yapmıştınız; bu yıl da şaşırtmadınız, ek bütçeyle altı ayın sonunda Meclise geldiniz. Eğer bu politikalara devam ederseniz seneye bu zamanlar bir ek bütçe daha yapmak zorunda kalırız.

Bu ek bütçe görüşmeleri konuşan balık hikâyesine döndü. Değerli milletvekilleri, hikâyede, garson müşterisinin sipariş ettiği balığı yemediğini görür. Balığı neden yemediğini soran garsona müşterisi "Balıkla konuşuyorum." der. "Balık dilinden anlıyor musunuz? Ne konuştunuz?" diyen garsona müşteri "Bir hafta önce denize düşürdüğüm ayakkabımı sordum." der. "Ne cevap verdi?" diyen garsona "Balık 'Ben denizden çıkalı yirmi gün oldu, bilmem.' dedi." Sözün özü, bizim derdimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil ama sizin bütçeleriniz artık bayatladı.

Arkadaşlar, gençlerimiz yurt dışına gidiyor; doktorlarımız, mühendislerimiz yurt dışına kaçıyor; vatandaşlarımız bunu hak ediyor mu? Tabii ki, hak etmiyor. Eğer emeğimizi ülkemizde tutamazsak bu yoksulluk artar. Beyin göçünü engellersek kentler güzelleşir. Buradan sormak istiyorum: Düşük faiz politikanızın ülkemize maliyeti ne oldu? Bunu çıkıp açıklamanız lazım. Bütçe hesap demektir. Bir öz eleştiri yapmak zorundasınız. Biz rezervlerimizi neden sattık? Merkez Bankasının kaynakları ne için satıldı? Bunun sorumlusu acaba kim? Bunu sormayacak mıyız? Ama siz ne yapıyorsunuz? Enflasyonu düşük gösterip çalışandan, ücretliden keserek ekonomiyi düzelteceğinizi düşünüyorsunuz. KDV artışlarıyla, diğer vergi artışlarıyla vatandaşın cebinden keserek mi ekonomiyi ayağa kaldıracaksınız? Bu doğru değil. Ek bütçeyle gelen yük yoksulluğu daha da derinleştirecek, ekonomik kriz sosyal bir krize döndü; yoksulluk, işsizlik önü alınamaz noktalara geldi. Biz nitelikli, nicelikli eleman ararken eğitim modeli iflas etti, yazboz tahtasına döndü. Evet, biz artık kendi bölgemizde eleman bulmakta güçlük çekiyoruz. Kocaeli sanayinin başkenti, Kocaeli üretimin başkenti, Kocaeli teknolojinin başkenti; bunu herkes biliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayınız Sayın Çiler.

NAİL ÇİLER (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

Değerli arkadaşlar, ezbere dayalı eğitim sistemi iflas etmiştir. Bilgiyi inşa eden, veriden değer elde eden, yapay zekâya uyumlu teknoloji okullarına ihtiyaç vardır. Bir bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum: Kocaeli genelinde -geçen seneki rakamları söylüyorum- 1.424 tane okul var, bu 1.424 okulda okuyan 401 bin öğrencimiz var ama maalesef bunların yüzde 10'u bile meslek lisesi değil. Meslek lisesi öğrenci sayısı Kocaeli'nin tamamında 57.020 kişidir. Yani emeğin başkenti, sanayinin başkenti, üretimin başkentinde mesleki eğitime verdiğiniz değerler ortadadır.

Evet, bugün ulusal basında açıklandı: En fakir emekliler Türkiye'de yaşamakta.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NAİL ÇİLER (Devamla) - Bizde ortalama 289 euro; Avrupa'daki emeklilere baktığımız zaman, Fransa'da yaklaşık 1.400 euro, İspanya'da 1.250 euro, Hollanda'da 1.300 euro, Almanya'da 1.152 euro, Bulgaristan'da bile 350 euro.

Çok teşekkür ediyorum.

Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)