Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 16 |
Tarih: | 14.07.2023 |
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Evet, bir ek bütçe görüşmelerindeyiz. Bu iktidar döneminde ilk önce on dokuz yıl önce bir ek bütçe yapılmıştı, bir de geçen yıl yapıldı. Şimdi, geçen yılın üzerine de aradan bir yıl geçti, yine ek bütçe ihtiyacı ortaya çıktı. Kaldı ki bu bütçeler yapılırken biz gerek geçen yıl gerek bir önceki yıl, bütçe dönemlerinde yaşanan ekonomik sorunlar ve sıkıntılar ortada olduğu için bu bütçelerin yeterli olmayacağını ve en kısa zamanda belki de bir ek bütçeye ihtiyacı olacağını o günlerde hep söylemiştik. İşte, gerek geçen yıl ve şimdi de bir ek bütçe olayıyla karşı karşıyayız.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ülkede ekonomi sadece ekonomiyle değil üretimin sağlıklı ve desteklenebilir olmasıyla, tarımın desteklenmesiyle ve yine yargıya, adalete olan güvenle, gençlerimizin geleceğe kaygıyla değil umutla bakacağı bir ülke olmasıyla, toplumsal barışın yeterli seviyede olmasıyla, eğitimin kalitesinin en üst seviyede olmasıyla, hukukun üstünlüğünün yine istenilen seviyede olmasıyla bir bütünlük arz etmektedir.
Şimdi, ek bütçeyle karşı karşıyayız ama bu ek bütçenin gerekçelerine en temel olarak baktığımızda, depremi öncelediğinizi görmekteyiz. Şimdi, tabii ki deprem vakası yaşandı ve bir ihtiyaç olduğu ortada ve yine, dün burada görüşülen torba yasayla da çalışanlarımıza birtakım iyileştirmeler, işte, maaşlarına zamlar yapılmasına dair kararlar da alındı yani çalışanlara ve emeklilere de sonuçta para lazım ancak ülkede şöyle de bir gerçek var: Bütçedeki rakamları ne kadar yükseltirseniz yükseltin, iktidar tarafından ne kadar süslü laflar söylenirse söylensin, işte "Biz ekonomiyi şu noktaya getirdik." "Bütçeyi bu rakamlara kadar yükselttik." denirse densin, ortada hayatın gerçekleri var. Hayatın gerçeği şudur: Vatandaşımız açısından, emeklimiz açısından, çalışanımız açısından, asgari ücretlimiz açısından hayatın gerçeği, cebine girecek olan paranın daha girmeden eridiğine hep birlikte şahit olmamızdır. Vatandaşımız bugün pazara çıktığında o pazar arabasının yarısını dolduramadan boynu bükük bir şekilde evinin yolunu tutar hâlde. Markete girdiğinde en kısa zaman dilimi içerisinde en fazla harcama yapılan araç market arabası hâline döndü; bakın, en kısa zaman dilimi içinde o marketten çıkarken en fazla parayı market arabasına verir hâle geldik. İşte, vatandaşımız zorunlu ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz bir dönemdeyken bugün iktidarın, işte "Şu duruma geldik." "Bu duruma geldik." laflarına vatandaşımızın inanmasını beklemeniz mümkün değil.
Tabii, ülkede birkaç kuyruk var, doğru. Ekonomisi düzgün olanların; iktidarın yarattığı ortamlardan, imkânlardan yararlanarak gelirini daha da artıranların bugün ülkemizde araç kuyruklarında beklediğini biliyoruz, ev kuyruklarında beklediğini de biliyoruz ama maalesef, bu ülkede daha geçen hafta dahi vatandaşımız tuvalet kâğıdı kuyruğunda beklemek zorunda kaldı. Çünkü sizin açıkladığınız vergi artışları, katma değer vergisi oranlarındaki artışlar nedeniyle cebindeki üç beş kuruş parayla en azından zorunlu ihtiyaç malzemelerini alabilme mücadelesine girişti bizim vatandaşımız. Yani siz ne derseniz deyin, evinin kirasını ödeyemeyen veya evlenme çağına gelip de ev kiraları nedeniyle ev tutamayan gençlerimize siz bunları inandıramazsınız.
Şimdi "ek bütçe" dedik; evet, bir ek bütçeyle karşı karşıyayız. 1 trilyon 119,5 milyarlık gelir ve gideri dengeli olan bir ek bütçe teklifinde bulunmaktasınız. Geçtiğimiz dönemlerde şuna şahit olduk, önce onu da ifade edeyim: Yaşanan tüm olumsuzluklarla ilgili olarak yani özellikle ekonomik olumsuzluklarla ilgili olarak iktidarın hep bahanesi oldu. Arada, kırk yılda bir iyi bir şey yapılmışsa "İktidar olarak biz yaptık." dediniz ama ne kadar olumsuzluk varsa onların bir sahibi vardı ama hiçbir zaman siz o olumsuzlukların sahibi olmadınız. Her zaman olumsuzlukların nedeni dış güçler oldu; efendim, küresel düzeyde sürmekte olan, yükselen enflasyon oldu; tedarik zincirindeki aksaklıklar oldu, emtia fiyatlarındaki dalgalı seyir ve daha belki bir buçuk sene bile olmayan Rusya-Ukrayna savaşını dahi siz ekonomideki daha önceki yılların bile belki de sebebi olarak sayabildiniz. Yine, 2020 yılında başlayan Covid neredeyse ülkenin içinde bulunduğu tüm olumsuzlukların sebebi olarak sayıldı.
Her zaman söylüyorum, 2018 yılında biz milletvekili olarak buraya geldiğimiz günden itibaren AKP iktidarının bu ülkede yarattığı ekonomik sorunlarla ilgili görüşmeleri, konuşmaları ve illerdeki vatandaşlarımızın yaşadıklarıyla ilgili çalışmalar yaptık ve o çalışmalara şöyle bir baktığımızda, sizin bugün bu saydıklarınızın hiçbiri onların gerekçesi değildi. Deprem nedeniyle, evet, ihtiyaç var; memura, işçiye, emekliye zam ve iyileştirme var ama bunların hiçbiri ülkedeki kötü gidişatın sebebi olamaz. Bu kötü gidişatın tek sebebi var, onu açıkça söylemek istiyorum; AKP iktidarıdır. İşte, bugün vatandaşımızın borcunu ödeyemez hâlde olduğu, evinin ihtiyacını alamaz olduğu, kirasını ödeyemez olduğu, çocuğuna harçlık veremeden okuluna göndermek zorunda olduğu bugünlerin tek sorumlusu AKP'nin kötü ekonomi politikalarıdır ve bunların en başında da israf ekonomisi gelmektedir. Özellikle kamu-özel iş birliği projeleriyle, gereksiz olan onlarca yatırımla milyarlarca paramız bugün birilerinin cebine hortumlanmaya devam edilmekte. Evet, geçilmeyen köprüye, yolcu uçmayan havaalanlarına paraların aktarılmasıyla, yandaşların kayırılmasıyla, yandaşların borçlarının silinmesiyle, yine kur korumalı mevduat sistemiyle belli kişilere yüksek faizlerin aktarılmasıyla gerçekten ekonomik anlamda büyük sorunlar yaratmaya devam etmektesiniz.
Şimdi, vatandaşımız gerçekten sizler ne anlatırsanız anlatın yaşadığını bilmekte ve görmekte. Evet, bugün vatandaşımız gerçekten büyük sıkıntı yaşamakta. Sizlerin de üretime destek vermediğinizi, bugün satmakla bitiremediğiniz çok sayıda fabrikanın... O cumhuriyetin zor koşulları içerisinde yapılan fabrikaların tek tek satıldığı dönemleri siz yaşattınız bu ülkeye.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ek bütçede önce şunu söylemek istiyorum: Ek bütçeyle önce depreme dayalı birtakım desteklemeler, bunun yanı sıra da farklı alanlarda da yine desteklemeler öngörülmekte. Bu ek bütçede örneğin 31 üniversiteye ödenek aktarıldığını görüyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii ki üniversitelerimizin hepsi birbirinden değerli ve önemli ancak 31 üniversiteye ödenek aktarılırken... Akdeniz Üniversitesi Antalya'nın en önemli üniversitelerinden biridir, kaldı ki Türkiye'nin de en önemli üniversitelerinden biridir; gerek tıp fakültesiyle gerek diğer fakülteleriyle birlikte gerçekten Türkiye'nin örnek üniversitelerindendir. Özellikle sağlık alanındaki önemli hizmetleriyle -organ nakli dâhil- bölgeye çok önemli hizmetleriyle desteklenmesi, sahip çıkılması gereken bir üniversitedir. Komisyonda da söyledim Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, Akdeniz Üniversitesine de bu bütçeden destek verilmeli çünkü o üniversitenin yaşatılması hem Antalya adına hem bölge adına hem de Türkiye adına çok önemli ve değerlidir.
Şimdi, yine bu ek bütçede deprem bölgesindeki elektrik ve doğal gaz ödemeleri için de 1,3 milyar TL ayrıldığını görüyoruz yani deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın bugüne kadar olan borçlarının karşılandığı miktar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, öncelikle şunu söyleyeyim: Sayın Genel Başkanımız yıl sonuna kadar bu desteklemelerin devam etmesi gerektiğini ifade etti.
Şimdi, biz buna karşı değiliz ve sonuna kadar da destekliyoruz ama siz şunu yaptınız geçtiğimiz yakın tarihte, seçim döneminde: Ülkemizin kaynaklarını, hepimizden toplanan vergilerden oluşan bütçeyi seçim döneminde kullandınız, seçime heba ettiniz ve seçimde bitirdiniz.
Şimdi, bakın, deprem bölgesindeki vatandaşların elektrik ve doğal gaz faturalarını karşılıyorsunuz, doğru, destekliyoruz ama peki, seçim döneminde bir ay boyunca bütün vatandaşların yani doğal gaz kullanan vatandaşların faturalarını da siz sildiniz. Yani içinde zengin olan var, kat kat zengin olan var, belki durumu orta hâlli olan var ama işte genel bütçeden harcanan bu parayla, doğal gaz ücretleriyle birlikte siz onu siyaseten bize karşı kullandınız.
Şimdi, ilk altı ay 123,4 milyar dolar ihracat yapıldı; 184,8 milyar dolarlık bir ithalat olduğuna dair bütçede bir bilgi verildi. Ben öncelikle teşekkür ediyorum, "Neden?" derseniz geçtiğimiz dönemde ithalat ve ihracat rakamları yönüyle baktığımızda hep ihracat rakamları bilgi olarak paylaşıldı, o bilgiler verildi yani sanki ihracatta devamlı gelişme oluyormuş gibi ama biz de hep ithalatı sorduk. Yani ithalat ihracat dengesini, ilk defa bu kadar net bir şekilde ihracatla ilgili rakam verilirken ithalat bilgisini de burada verdiğinizi görüyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar; belediyeler ve il özel idareleri için yine kanuni zorunluluk nedeniyle bu ek bütçede 110,4 milyarlık bir ödenek ayrıldığını görüyoruz. Ben bu konuda şunu söylemek istiyorum: Belediyelerle ilgili bu ödeneğin daha da arttırılması gerekirdi çünkü belediyeler, özellikle de Cumhuriyet Halk Partili belediyeler sosyal belediyecilik adına gerek pandemi döneminde gerekse yaşanan büyük yangınlarda, sel felaketlerinde ve özellikle de deprem döneminde çok önemli işler gerçekleştirdiler ve çoğunluğunda da kendi bütçelerinden harcayarak gerek yangın bölgesi gerekse deprem bölgesinde... O depremin ilk anından itibaren bugün de hâlen oralarda vatandaşlarımızın derdine derman olmaya, onların yaralarını sarmaya devam ediyorlar. Şimdi, iktidarın değişik kaynaklarla belediyelerini destekleme imkânları olduğunu biliyoruz ama hiç olmazsa, yine de eşit pay almaları adına bu bütçeden belediyelere özel bir destek daha vermesinde fayda var. Özellikle de son dönemde emekli sayısının artmasıyla birlikte ve yine asgari ücretin artmasıyla birlikte belediye bütçesinden çok önemli rakamlar oralara gitmek zorunda kaldı. Bu anlamda, bütün belediyelerde gerçekten bütçe açığı ortaya çıkmaya başladı. İşte, belediyeler yönünden bu kaynağın artırılmasında büyük fayda olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Yine, bu bütçede esnaf sanatkârlara ve çiftçilere sağlanan hazine faiz destekli krediler nedeniyle Halk Bankası ve Ziraat Bankası için 8 milyarlık bir ek bütçe ödeneği bulunmakta. Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, gerek Ziraat Bankası ve gerekse Halk Bankası üzerinden çiftçimize ve sanatkârlarımıza yapılacak olan bu desteğin de artırılmasında büyük fayda var çünkü bu ülkede gerçekten büyük sıkıntı çeken kesimlerin başında çiftçilerimiz gelmekte. Zaten çiftçilerimiz Tarım Kanunu'ndan kaynaklanan o yüzde 1'lik payını bugüne kadar hak ettiği şekilde alamamış, bugün çiftçimiz ürettiğinden para kazanamaz durumda. Daha yakın tarihte yani seçim öncesinde, örneğin, bölgemizde, Antalya'da sera üreticisi çiftçimizin tam para kazanacağı dönemde, seçime doğru giderken hiçbir nedeni olmadan ihracat yasaklandı ve böylelikle çiftçimizi iktidarın kendi almış olduğu kararla zarar ettirir hâle döndürdünüz. Ya, o ihracat alanları, ihracat pazarları öyle kolay elde edilmiyor yani "Ben yasakladım ihracatı." demekle olmaz değerli arkadaşlar. Bizim Antalyalı üreticimiz, seracılarımız üretmiş olduğu ürünün karşılığını alamadı, bu anlamda da büyük sıkıntısı var; esnafımız da yine aynı şekilde.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Şanlıurfa da alamadı, Şanlıurfa da alamadı.
CAVİT ARI (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, esnafımızın, iş adamımızın ve vatandaşımızın krediye ulaşması da artık zorlaştı, hatta bazı yerlerde de imkânsızlaştı. Yani siz ekonominin güzelliğinden, iyiliğinden bahsediyorsunuz; değerli arkadaşlar, gidin bakalım kredi çekebiliyor musunuz, kredi alabiliyor musunuz. Bugün neredeyse araç kredisi bile verilmiyor. Tüketici kredisi almaya gidin, limitleri bankalar iyice dibe indirdi veya size bir kredi verecekse bugün yüzde 4,5'lar seviyesini gördü bu ülke sayenizde. Gidin alın bakalım krediye ulaşabiliyor musunuz. Sayenizde, işte, bugün esnafımız, iş adamımız, üreticimiz veya ihtiyaç sahibi vatandaşımız artık krediye ulaşamaz duruma geldi. Yani siz kalkmışsınız ekonomideki rakamlardan, iyileştirmelerden falan... Ya, krediyi veremiyorsunuz, bankalar artık kredi vermiyor arkadaşlar; siz neden bahsediyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, şimdi, bakın, personel maaşlarıyla ilgili, yaklaşık olarak bu bütçeye maliyeti 794 milyar lira olacak yani 794 milyar liralık bir bütçe açığıyla karşı karşıya kalacağız ancak bu bütçe açığı -şöyle söyleyeyim- bu mevcut ek bütçeyle birlikte bütçede görülmemekte. Nerede? Daha dün görüştüğümüz torba yasa içerisinde gizlenmiş vaziyette. Şimdi, bütçe yapılırken ilk başlangıçta 2023 yılı bütçe açığı 659,5 milyardı. Peki, ne oldu dünkü torba yasada? Normal şartlarda yani kanuni anlamda söylüyorum, önce Hazine ve Maliye Bakanı tarafından yüzde 5, yine Cumhurbaşkanı tarafından yüzde 5 artırılarak bu bütçe açığı genişletilebilmekteydi ancak torba yasayla birlikte burada Cumhurbaşkanlığına Anayasa'nın da amir hükümlerine aykırı bir şekilde 3 katına kadar artırma yetkisi verildi. Yani böylelikle ne oldu? 2 trilyon 181 milyar TL'ye kadar çıkan bir borçlanma yetkisi verildi Cumhurbaşkanlığına, bu da Meclisin bütçe yapma yetkisinin ihlali anlamına gelmektedir ve açıkça Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektedir.
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, bugün konuşma yapacağımı duyan bir sigorta şirketi temsilcisi arkadaşımız "Sayın Vekilim, bu AKP iktidarı ekonomiden 'Ekonomiyi şu seviyeye getirdik.' diye bahseder ama sizden şunu rica ediyorum..." dedi. Değerli arkadaşlar, sigorta şirketlerinin zorunlu trafik sigortası poliçelerini artık kesmemek için mazeretler yarattığını sizlere duyurmak istiyorum. Bakın, zorunlu trafik sigortasını dahi yapmak istemeyen sigorta şirketleri var, yapsa da "Yanında diğer ilave sigortalarla -yani örneğin ferdî kaza- veya tamamlayıcı poliçeler kesersek yaparız." deme noktasına gelmiş durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) - Pardon, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
CAVİT ARI (Devamla) - Bu durumda ne olacak? Yani vatandaş kendi parasıyla neredeyse zorunlu sigortasını yaptıramayacak ya da yaptırsa bile pahalıya yaptıracak hâle düştü. Zaten o kaskoyu da hepimiz yaşıyoruz, hiçbir dönemde bu kadar kasko sigortaları da yükselmemişti. İşte bu durum dahi bugün sizin ülke ekonomisini getirdiğiniz noktayı açıkça ortaya koymaktadır diyorum.
Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)