GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi için Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:15
Tarih:13.07.2023

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

19'uncu madde üzerinde deprem ve depreme bağlı olarak vergilerle ilgili iki aşamalı bir konuşma planladım, kısaca sizlere arz etmek isterim. Öncelikle, deprem bölgesinde 27'nci Dönem milletvekili arkadaşlarımız, Genel İdare Kurulu ve Divan üyeleriyle bölgede vatandaşlarımızın yanında olduk, yaralarını sarmak ve onlarla birlikte acılarını paylaşmak adına bölgedeydik.

Bu durumun akabinde, orada, depremden tam beş ay önce, dönemin İYİ Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Sayın Ahmet Çabukel'in Kahramanmaraş'ın merkezinde, göbeğinde, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığının önünde kamuoyuna bir açıklaması oldu hem genel iktidarı, Hükûmeti hem yerel iktidarı hem de kamuoyunu bilgilendirmek adına. Bu -Türk bilim insanlarının ve dünyadaki bilim adamlarının- Kahramanmaraş merkezli fay hatlarının çok etkin olduğuna ve kısa bir dönem içinde 7'nin üzerinde büyük bir depremle karşı karşıya kalınacağına dair bir açıklamaydı. Bu açıklamanın sonunda hiçbir şey yapılmaması, yüzyılın felaketinin üstüne, büyük acılara yeni acılar ekledi ama bazı belediyelerin, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, Maraş'ın ilçelerindeki ve diğer yerdeki belediyelerin o süreçte yaptıkları şeyler de vardı tabii: Tarım arazilerini imara açmak, 4 katlı yerleri 14 kata çıkarmak ve bunun neticesinde birçok insanın kanına girmekti. Buradaki işin sonunda sadece birkaç müteahhit ve yapı denetim firmasının dışında bu belediye başkanları, bu izni veren, bu onayı veren belediye başkanı ve meclis üyeleri hiçbir şekilde sorumlu tutulmadı; bu da milletimizin takdirinedir.

Tabii ki bölgede olduğumuz süreçte iki önemli hususu da aktarmak isterim: Bir tanesi cep telefonlarının çekmemesi, sosyal medyanın kısıtlanmasıydı. GSM operatörleri -dikkat ederseniz- Türkiye'nin neresinde bir konser olsa mobil araçlarını oraya göndererek kendileri namına telefonların düzenli çekmesi ve itibarlarının düşmemesi adına bir çalışma yaparlardı fakat deprem bölgesine on bir gün boyunca bir tane mobil araç göndermediler ya da birileri tarafından gönderilmedi.

Bu çok acı, ızdırap verici bir olay, izlemişsinizdir, bir kız çocuğu babasına âdeta yalvarırken o sesi duyuramadı ve on bir gün sonra o mesajı, sesli mesajı babası televizyonda hepimizle paylaşarak dinletti. O kız çocuğu umutlarını tüketerek orada rahmetli oldu, o baba yarınki umutları olan çocuğunu duyamadan yarınki umutlarını kaybetti. Bunu Habertürk'te söylediler, sordular, Habertürk'te söylenen şeye, Bakanımızın verdiği cevabı hepiniz biliyorsunuz.

İkincisi: Ebrar Sitesi'ndeki bir hadisedir. Ebrar Sitesi'nin 4'üncü katında asılı kalan bir kız çocuğumuz -bedeninin yarısı içeride, yarısı dışarıda- tam on yedi saat yalvardı, ağladı, yalvardı, yalvardı, on yedi saat dirisi, üç gün ölüsü orada durdu, yoktunuz, Hükûmet olarak yoktunuz, üç gün boyunca yoktunuz; nasıl ki karlı dağın zirvesinde, devlet her çağırdığında koşan ama bir kere ihtiyacı olduğunda yanında olmadığınız Muhsin Yazıcıoğlu gibi, yoktunuz; nasıl ki Ege Üniversitesinde kampüsün ortasında bıçaklanarak şehit edilen Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun sizi çağırdığında gelmediğiniz gibi, yoktunuz; nasıl ki Taksim Meydanı'nda Ali İsmail Korkmaz dövülerek öldürüldüğünde olmadığınız gibi, yoktunuz; Ankara'nın göbeğinde Sinan Ateş öldürüldüğünde nasıl yanında olmadıysanız, yoktunuz; nasıl ki Diyarbakır'da Yasin Börü, 16 yaşındaki evladımız hunharca şehit edildiğinde olmadığınız gibi, yoktunuz. Bu milletin ihtiyacı olan hiçbir yerde yoktunuz ama bu milletin ensesinde boza pişirmeye gelince, zam yapmaya gelince -1 araç yerine 3 araç aldırarak devlete vergi yüküyle- o zaman varsınız ya da çiftçinin mazotuna zam geldiğinde varsınız, ilaca zam geldiğinde varsınız ama yüce Türk milletinin evlatları sizi çağırdığında ve ihtiyacı olduğunda yoksunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bağlayalım lütfen.

RIDVAN UZ (Devamla) - Çanakkale Ezine Lisesinde okurken çok sevdiğim bir edebiyat öğretmenim vardı, Hasan Özdemir -Allah rahmet eylesin- çok güzel bir dörtlüğü vardı kendi yazdığı. Derdi ki: "Bülbülün kanıdır gülü boyayan/Biz de hüneri gülde bilirdik/Gönüldeymiş meğer şakıyıp duran/Yazık, yazık; dudakta, dilde bilirdik."

Kıymetli AK PARTİ'liler, sizin söylediğiniz bu sözler artık Türk milleti tarafından itibar görmüyor. Ne yaptığınıza bakıyoruz, ne söylediğinize değil, tıpkı "Ebu Cehil" "esfelisafilin" dediğiniz İsveç'i, "NATO'ya giremez." dediğiniz İsveç'i şimdi NATO'ya nasıl sokarız derdiyle dertlendiğiniz gibi ama Müslüman Türk milleti bu sınavı nasıl vereceğinizi çok merak ediyor.

FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Bir ay önce Türk milleti bize itibar gösterdi Sayın Vekil.

RIDVAN UZ (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)