GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi için Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:15
Tarih:13.07.2023

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Evet, bugün 6 Şubat depreminin üzerinden tam yüz elli sekiz gün geçti ve yüz elli sekiz günün sonunda hâlâ içme suyuna deprem bölgesinde erişilemiyor, hâlâ kadınlar pedlere ulaşamıyor, tampona ulaşamıyor, hâlâ deterjana ulaşılamıyor, hâlâ tuvalet kuyrukları var, hâlâ banyo yapılamıyor; böyle bir dönemdeyiz ve karşımıza böyle bir torba yasa geliyor. Bu torba yasanın 9'uncu maddesinde ilgilendiği sadece inşaat. Orayı bir inşaat rantı hâlinde gördüğü, torba yasanın bütün maddelerinde belli. Bu maddede şöyle diyor: "Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına yapılan teslim ve hizmetler KDV'den istisna sayılır." İyi bir şey ama hemen peşinde "ancak" var, her zaman bir "ancak" var, o "ancak"ta da diyor ki: Bu meslek kuruluşları bunu elde etmek için, istisna hakkını elde etmek için AFAD'la protokol yapmalı. Şimdi, ben bu AFAD'ın deprem bölgesinde nasıl bir icraat yaptığına bizzat tanığım. Deprem olduğu gün, gecesi ne yapabiliriz diye İstanbul'dan bir grup feminist kadın tartıştık ve hemen deprem bölgesine gitmeye karar verdik, uçakla gidecektik. Orada AFAD, arama kurtarmaya giden bizi arama kurtarma araçlarımızla birlikte tam yirmi dört saat bekletti ve biz beklerken Zonguldak maden işçilerinin de bekletildiğini görüyorduk. AFAD, bir afetin bir felakete nasıl dönüştüğünün örneğiydi benim açımdan ve her birimiz AKP-MHP iktidarının bir doğal afeti nasıl felakete dönüştürdüğüne bizzat tanık oldu, ben de bölgede bunlara bizzat tanığım. Nedir peki tanıklığım? Şimdi, bu torba yasada deprem bölgesiyle ilgili konuşuluyor ya, deprem bölgesinde yaşayanların, oradaki kişilerin yaşam kalitesini artırmak üzerine. Şimdi, madem böyle, gelin, bir bakalım; deprem bölgesindeki insanları nasıl görüyor? Depremin ilk bir ayında, ilk haftasında ben İslâhiye'deydim, bir hafta arama kurtarma çalışmalarındaydım afet gönüllüleriyle birlikte; sonrasında Adıyaman'daydım; sonrasında İspanyol sahra hastanesinde gönüllü çalıştım, Arsuz'daydım. Bakın, o zaman orada ne oldu, devlet nasıl vardı? AKP-MHP iktidarı nasıl deprem alanındaydı? Benim gözlemlerim zaten var ama ben size Uluslararası Af Örgütünün raporunu söyleyeyim, orada deprem bölgesindeki suçlarla ilgili diyor ki: "Kolluk görevlileri, doğal afet kapsamında ilan edilen olağanüstü hâli cezadan muaf şekilde, işkence ve kötü muamele yapma ve hatta öldürme serbestliği içinde davranıyor." Peki, biz buna nasıl tanık olduk? Deprem bölgesindeki tüm depremzede olan insanları; yetmez, oraya dayanışma için giden sosyalistleri, devrimcileri, feministleri kontrol altına almak isteyen hem kendisi yok hem onların yapmak istediği dayanışma faaliyetini engelleyen bir şey gördük. Yetmez, bir paket tuvalet kağıdı aldı diye bir marketten, makarna aldı diye bütün deprem bölgesinde yaşayanları yağmacı ve hırsız ilan etti. Ama sonra gördük ki asıl yağmacı, asıl hırsızlar çadırları parayla satanlardı, Kızılaydı; bir bütün olarak, bütün deprem bölgesine dayanışmak için gönderilen malzemeleri evlerinde stoklayan AFAD görevlileriydi. Şimdi aynı şey bu torba yasada da tanımlanıyor. Deprem bölgesindeki halkı nasıl gördüğüne dair tabir çok çok açık. Bakın, bizzat gerekçe bölümünden okuyorum, diyor ki: "Bu iskân alanları..." Hangi iskân alanları? Kamulaştırmak istediği, el koymak istediği iskân alanları. Ne için? Konut yapmak için. Orada diyor ki...

On iki saniyem kalmış, yetişmeyecek tamamını okumama belli ki. Onun için, bir beş saniye bu gerçekleri, hakikatleri açıklamak için gözlerinizi yandaş medyaya değil, mesela Mor Çatının raporuna dikin, mesela afet için feministlerin tanıklıklarına bakın, mesela TMMOB'un raporlarına bakın, Çağdaş Hukukçuların raporlarına bakın diyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Bakın, ne diyor gerekçe bölümünde? Oradaki halkı nasıl gördüğüne çok açık işaret. "Bu iskân alanları içerisinde yer alan taşınmazların işgalci olarak vatandaşlar tarafından kullanıldığı..." Vatandaşlara "işgalci" diyor. Kim diyor? AKP-MHP iktidarı. "Bu alanları zeytinliğe dönüştürerek, bu alanlarda meyve yetiştirerek, bu alanlarda bahçecilik yaparak, müştemilatlar yaparak buraları işgal etti." diyor, orada yaşayanlara, yaşamını kuranlara "işgalci" diyor. Ama biz biliyoruz ki asıl işgalciler, bütün orman alanlarını, bütün bu meraları yağmalamak isteyen 5'li çetenin şirketleri.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Hemen hemen hepsi, bütün ihaleler yandaş şirketlere peşkeş çekiliyor. Asıl işgalciler, bunlara peşkeş çektiren iktidar ve bu şirketlerdir diyorum.

Teşekkür ediyorum. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)