| Konu: | Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 13.07.2023 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizleri ekranları başında izleyen sevgili vatandaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hazırlamış olduğum önergenin gerekçelerini açıklamak üzere huzurunuzdayım.
15 Temmuz darbe teşebbüsünün üzerinden yedi yıl geçtiği hâlde, bu darbe teşebbüsünü bastırmak amacıyla alınan tedbirler pek çok hukuka aykırılık sorunu içermiş ve bunlar çeşitli hak ihlallerine ve mağduriyetlere yol açmıştır; ne var ki bu mağduriyetler giderilememiştir. Hatırlanacağı gibi 21 Temmuz 2016'da Hükûmet bu darbe teşebbüsünü bastırmak için olağanüstü hâl ilan etmiş, bu uygulama her defasında üçer ay uzatılarak 19 Temmuz 2018'e kadar devam etmiştir. Bu süre içinde 31 adet olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi kabul edilmiştir. Bu kararnamelere ekli listelerle on binlerce yurttaşımız haklarında hiçbir disiplin soruşturması açılmadan, kendilerine savunma hakkı dahi tanınmadan kamu görevinden ihraç edilmişlerdir, unvan ve pasaportları da iptal edilmiştir. Böylece, bu on binlerce yurttaşımız ve aileleri âdeta sivil ölüme mahkûm edilmiştir.
Bu kanun hükmünde kararnameleri incelediğimizde, bunların pek çok hukuka aykırılık sorunu içerdiği görülmektedir. Her şeyden önce, bu kararnameler Anayasa'mızın cumhuriyetin niteliklerini düzenleyen ve değiştirilmesi yasaklanan 2'nci maddesinin içerdiği "hukuk devleti" ilkesini ihlal etmektedir. Hukuk devleti, devletin bütün organ ve makamlarının her tür eylem ve işlemlerinde hukuka uygun davranmakla yükümlü olduğunu ifade etmektedir. Bu ilkenin amacı, bütün bireyleri devlet otoritesi karşısında bu otoritenin keyfî tezahürlerine karşı koruyabilmektir. Oysa bu kararnameler hukuk devleti ilkesini açıkça ihlal etmiştir. Mesela bu kararnameler "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesini "sanığın masumiyeti" karinesini "ceza normlarının geçmişe yürümezliği" ilkesini, "yargılamasız ceza olmaz" ilkesini ihlal etmiş, bu yönüyle "devlete ve hukuka güven" ilkesi ayaklar altına alınmıştır.
Öte yandan, Anayasa'mız 7, 8 ve 9'uncu maddelerinde yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarını farklı organlara tevdi etmek suretiyle kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul etmiştir. Oysa, bu kararnameleri incelediğimizde kararnamelerin suç ve ceza yaratan yönü, yasama fonksiyonunun gasbı; cezaya hükmeden yönü ise yargı fonksiyonunun gasbı anlamına gelmektedir. Böylece, Anayasa'mızın "Hiçbir kimse veya bir organ kaynağını Anayasa'dan almayan bir yetkiyi kullanamaz."" şeklindeki 6'ncı maddesini ihlal etmiştir, bu ihlal aynı zamanda Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı" kuralını içeren 11'inci maddenin de çiğnenmesi anlamına gelmektedir.
Gene bu kararnameleri incelediğimiz zaman, ilginç bir biçimde, Anayasa'nın mülga 121'inci maddesinin son fıkrasının ihlal edildiğini görüyoruz. Bu fıkra olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinin Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılabileceğini düzenlemiştir. Oysa bu kararnameler incelendiğinde, kararnamelerin Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanmadığını gösteren ve çok ciddiye alınması gereken bulgular mevcuttur. Bu yönüyle de kararnameler ağır yetki tecavüzü içermektedir. Bütün bunlara ek olarak, Anayasa'mız temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralına yer vermiştir. Üstelik bu kural Anayasa'mızın mülga 121'inci maddesinin ikinci fıkrasıyla olağanüstü hâllerde de muhafaza edilmiştir ve daha da önemlisi olağanüstü hâllerde temel hak ve hürriyetler sınırlanırken 15'inci maddedeki ölçülülük ilkesiyle milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere riayet emredilmektedir. Ne var ki kararnameler, bütün bu hükümleri de ihlal etmiştir. Anayasa'mızın 129'uncu maddesinde kamu görevlilerinin disiplin cezası alabilmeleri için mutlaka kendilerine savunma hakkı verilmesi gerektiğini düzenlemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özbudun, sürenizi uzatıyorum, buyurun, devam edin lütfen.
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Devamla) - Oysa bu kararnamelerle ihraç edilen kamu görevlilerine hiçbir savunma hakkı tanınmamış, böylece ihraç edilmişlerdir. Bu, Anayasa'mızın 36'ncı maddesindeki adil yargılanma hakkının ihlalidir.
Genel bir değerlendirme yapacak olursak bu kararnameler, gerek Anayasa'mızın gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkını içeren hükmünü, ifade hürriyetini içeren hükmünü, özel hayatın korunması gerektiğini düzenleyen hükmünü, mülkiyet hakkını düzenleyen hükmünü, seyahat hürriyetini düzenleyen hükmünü ihlal etmiştir ve nihayet geçen yedi yıl içinde ihraç edilen kamu görevlilerinin bir kısmı açılan ceza davalarında beraat ettikleri hâlde bunların kamu görevine iadesi mümkün olmamıştır.
İşte bütün bu gerekçelerle ben yüce Meclisimizden bu kanun hükmünde kararnamelerin içerdiği Anayasa'ya aykırılık sorunları ile...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Devamla) - ...bunların yol açtığı mağduriyetleri inceleyecek ve çözüm önerilerini geliştirecek, bu mağduriyetleri bertaraf edecek bir araştırma komisyonunun kurulmasını talep ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadeti Partisi ve Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)