| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE MORİTANYA İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK VE TIP BİLİMLERİ ALANLARINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN (S.S.: 292) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 19.03.2013 |
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) - Değerli arkadaşlar "Konuşsun ama adam gibi konuşsun." deniyor, "Hakaret etmesin." deniyor. Eğer, tutanaklardan bir hakaret çıkarırsanız özür dileyeceğim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Arkadaş, bir doktor olarak -şişman diye arkadaşım- nasıl "obezite" lafını kullanırsın? Ayıp yahu! Ayıp değil mi?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Ayıp, ayıp!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Vazgeçtim,? Eğer hakaret ettiğim kimseler varsa özür dilerim. Ben kimseyi muhatap almıyorum, ben sadece bir hekim olarak görevimi yerine getiriyorum, riskleri anlatıyorum. Öyle, burada, bir insanın kalp krizi geçirmesi de kimsenin hoşuna gitmez. Ancak, şurada oturan milletvekili diyor ki: "Bırakın, tipi bozuk."
Şimdi, bir insana yakışır mı bu söylenen laf? Bir insana yakışır mı? Öyle el altından fısıltıyla söylemek delikanlılık değil.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Sen belden aşağıya niye vuruyorsun?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bağırma, bağırma!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bağırma, çık konuş, bağırma!
BAŞKAN - Sayın Korkmaz, lütfen?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, çıkın, burada, delikanlıca beni eleştirin. Benim sizi eleştirip ciğerinize hançeri soktuğum gibi siz de benim ciğerime hançeri sokun.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - 500 milyon liraya el pençe divan durdunuz!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Çık kürsüye konuş, bağırma!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bu iş bağırmayla çağırmayla olmaz?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Cevap ver cevap! İnsanlar hastanelerde rehin kalıyorlardı, sen konuşuyorsun burada.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ben demin bir laf söylemiştim, tekrardan söylemeyeyim.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Söyle, bir daha söyle.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bu lafa cevap vermiyorum.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Veremezsin ki!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bu lafa cevap vermiyorum çünkü laf değil. Ne dediğini anlamadım bile.
Şimdi, siz orada, oturduğunuz yerde bana hakaret edeceksiniz?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Ben hakaret etmiyorum.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - ?ben de -hakaret edenlere söylüyorum- burada susacağım!
BAŞKAN - Sayın Atıcı?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Depremden gelen yardımları bağış diye dağıttınız, sonra?
BAŞKAN - Sayın Korkmaz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, arkadaşa beş dakika ver, kürsüye çıksın, konuşsun ya.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, siz kalkacaksınız "Moritanya'ya yardım edeceğiz." Diyeceksiniz, ondan sonra da Moritanya'ya burada uyguladığınız sağlık sistemini koymaya çalışacaksınız. Diyeceksiniz ki Moritanya'ya: "Sakın ha, anne sütü bankacılığı yapma. Biz denedik, vatandaşın bütün parasını anne sütü bankasına yatırdık, sonra bazı insanlar dedi ki: `Zinhar olmaz.' ve geri adım attık." Oraya anne sütü bankacılığını kurdurmayacaksınız.
Bakın, kırk yılın başında iyi bir iş yapıyordunuz sağlıkta? Birkaç tane daha iyi işiniz var, bakın, iyi iş yaptığınız zaman söyleriz. Anne sütü bankacılığı iyi bir şeydi. Sayın milletvekili, bebek ölüm hızlarından bahsetti, benim çocuk hekimi olduğumu muhtemelen unuttu. Bu ülkede bebek ölümlerini azaltmak için yaptığım hizmetleri bilmiyor olabilir ama şunu herkes bilir ki anne sütü hayat kurtarıcıdır, anne sütü bebeklerin hayatını kurtarır. Siz "Moritanya'da bebekler ölüyor." diye burada zıplarken?
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) - Suriye'de de ölüyor, Suriye'de de.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, bakın, eğer Suriye konusunu açacaksanız onu da konuşuruz. Hiç öyle? Şimdi, lafı nasıl değiştirdiğinize siz kendiniz bakın. Onu da konuşuruz, onu da çok konuştuk. Konuyu değiştirdiğiniz zaman hiçbir şekilde susacağımı zannetmeyin, siz konuştukça ben de yasal haklarımı sonuna kadar kullanacağım.
Anne sütü hayat kurtarıcıdır. Şimdi, siz, burada anne sütü bankacılığını yasaklayarak kaç bebeğin ölümüne imza attığınızın farkında mısınız? Hadi çıkın, bana buradan deyin ki: "Anne sütü hayat kurtarıcı değildir." Hadi çıkın, beni yalanlayın; oradan sataşmayın, çıkın yalanlayın, deyin ki: "Anne sütü bankacılığı, anne sütü bankası Türkiye'ye gereksizdir." Hadi deyin. Ama dediniz. Bakanınız, bu devletin parasını, milyarlarca lira parasını götürdü, İzmir'de anne sütü bankası kurmak üzere yatırdı. Sizin paranız ya, hepimizin parası? Yatırdı, sonra birileri çıktı, dedi ki: "Hayır, olmaz. Bu, dinen yanlıştır."
Kardeşim, yanlış ise o dine mensuplar -hürmet ederim, başımın üstünde yeri var- yapmasınlar. Ama o dine mensup olmayan, o inancı kabul etmeyen veya "Her ne olursa olsun, ben çocuğumun hayatını kurtarmak istiyorum, çocuğuma anne sütü verin." diyen insanları nasıl engellersiniz?
Bunu ben yapmadım ki siz yaptınız. Şimdi, kalkıp siz "Moritanya'ya anne sütü bankacılığını iptal edin." derseniz bebek ölümleri artar mı artmaz mı arkadaşlar? Yani, hakikaten düzgün konuşalım, hakikaten düzgün iş yapalım. Moritanya'ya tabii ki yardım edelim ama burada Türkiye'ye uyguladığınız sağlık sistemini Moritanya'ya götürmeyin, benim size söylediğim o.
Peki, çok zorunuza gitti, senaryoyu isterseniz biraz tersten alalım. Diyelim ki Moritanya'yla karşılıklı konuşma fırsatınız oldu, gene kabul edeceksiniz bu anlaşmayı ama? Peki, şunu yapmayın, bunu yapmayın demeyeceğim, yapın diyeceğim.
Gidin, Moritanya'ya giden arkadaşlarım, "Biz bu anlaşmayı imzaladık ama Başbakanınız sakın ola `Ben Moritanyalı doktorlara iğne bile yaptırmam.' demesin." deyin, bunu söyleyin. "Eğer Moritanya'nın Başbakanı `Ben Moritanyalı doktorlara iğne bile yaptırmam.' derse doktorlar gücenirler, doktorların motivasyonu azalır ve hayat kurtarma ihtimalleri düşer." deyin. Anlaşma yapacaksınız, bari bunları deyin.
Sonra, Moritanya'nın Sağlık Bakanına deyin ki: "`Doktorlar yaygara yapıyor.' deme çünkü bizim bir Sağlık Bakanımız vardı `Doktorlar yaygara yapıyor.' dedi, doktorlar çok üzüldüler ve gerçekten kutsal meslekleri zedelendi, bunu yapmayın."
"`Moritanya'daki profesörleri ayağınıza getireceğim.' demesin Sağlık Bakanınız." deyin çünkü bunu sizin Sağlık Bakanınız söyledi, Başbakanız söyledi, hatta ve hatta "Delikanlılarsa hastamı geri çevirsinler bakalım, geri çevirenin alnını karışlarım." dedi. Yani bu seviye iyi bir başbakan için, ben bu kürsüden milletin adına konuşurken seviye iyi değil ama bir başbakan "Ben doktorların alnını karışlarım." diyecek, bu seviyeyi beğeneceksiniz, herkes alkışlayacak. Bu mu yani! Yapmayın. "Biz bu hatayı yaptık, sizin Başbakanınız Moritanyalı doktorların alnını karışlamasın." deyin. "Sağlık Bakanınız `Doktor efendi devri bitti.' demesin çünkü `Doktor efendi' diye bir devir yoktu ki hiçbir zaman, yanlış yapan doktorlarımız vardı Türkiye'de, onları biz cezalandıramadık, bütün doktorları mahvettik ama siz bunu Moritanya'da yapmayın." deyin.
Sonra, Moritanya'ya deyin ki bu anlaşmayla? Hani benim itiraz ettiğim diğer konular vardı ya, o diğer konularda anlaşma yapma imkânınız var çünkü karşılıklı mutabakatla bizim muhalefet notu koyduğumuz maddeye her şeyi koyabilirsiniz ya, bir madde koyun, Sağlık Bakanlığına "Eğer Moritanya'da bir tabipler birliği var ise ve karşı çıkıyorsa onu kapatmaya kalkmayın. Kapatamıyorsanız da kolunu bacağını budamayın çünkü tabipler birliği siyaset üstü bir kurumdur, bütün siyasi görüşleri kucaklar ve din, dil, ırk ayrımı yapmadan herkese hizmet eder ve söyledikleri de önemlidir çünkü Türkiye'de biz bunu yapamadık, yapamadığımız için de büyük sıkıntılar yaşadık, Türk Tabipleri Birliğini kapatmaya kalktık, olmadı, Anayasa'mızdan bile döndü, evrensel hukuka aykırıdır, kendinizi rezil etmeyin." deyin. Bunları deyin, o 2'nci maddenin (d) fıkrasında bunu söyleyin.
Sonra, deyin ki: "Bakın, biz `performans' diye bir sistem denedik. Bu sisteme göre hekimlerimizi çalıştırıyoruz. Eskiden performans sistemi öncesinde hekimler bir ekipti, ekip ruhuyla çalışırlardı, hemşirelerle birlikte çalışırlardı, teknikerlerle birlikte çalışırlardı. Şimdi, performans sistemini getirdik, ekip ruhu bozuldu. O `Sen kaç hasta baktın?' `Sen kaç hasta baktın?'a döndü."
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Rakip oldu, rakip.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - "İki hemşire fazla geliyor, ben bir hemşire istiyorum. Yoğun bakımda bile biz çok hemşire isterken?"
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - SSK hastanelerinin önündeki kuyrukları çok çabuk unuttunuz, çok.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - "?artık doktorlar `Fazla hemşireye gerek yok çünkü ben gelirimi bölüşmek zorunda kalıyorum, bu da iyi bir şey değil.' noktasına geldi. Hekimler artık rakip oldular Türkiye'de. Ne olur Moritanya'da bunu yapmayın çünkü hekimler birbirine rakip olursa bebekler ölür. Hekimlerin, hemşirelerin, eczacıların, teknikerlerin bir ekip ruhuyla çalışması gerekir, bunu bozarsanız bundan en çok, en çok bebekler etkilenir."
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Eski bir SSK genel müdürü vardı, onun yaptığı politikaları bir hatırlayın.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - "Moritanya'da sakın iş yeri hekimliğini taşeronlaştırmayın." deyin. O 2'nci maddenin "d" fıkrasına bunu ekleyin, "Biz iş yeri hekimliğini taşeronlaştırdık, işçi ölümleri arttı. Moritanya'daki ölümleri azaltmaya çalışıyoruz, sakın iş yeri hekimliğini taşeronlaştırmayın. Hekimlerinizi çalıştırın ama çok çalıştırmayın. Çok çalıştırırsanız verimsiz olurlar, hastalar ölür." deyin diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)