| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE MORİTANYA İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK VE TIP BİLİMLERİ ALANLARINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN (S.S.: 292) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 19.03.2013 |
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) - Değerli arkadaşlar, bunları ben üretmedim. Sayın milletvekili diyor ki: "Bu maddeyle ilgili bir şey söyle." Bu anlaşmanın 2'nci maddesinin (d) fıkrasıyla ilgili bütün görüşlerimi anlattım. Bu birinci muhalefet notumdu ve muhalefet notum var Sayın Milletvekili. Ben hayatımda hiçbir zaman, bu kürsüden, anlaşma dışında hiçbir şey konuşmadım, konuşmam da tarzım değil, ihtiyacım da yok ve konuştuklarıma bakarsanız ben size "Bu anlaşmayı reddedin." diyorum. Çünkü, bu anlaşmayı reddettiğiniz zaman, diğer kısmı gündemden kalkacak ve Moritanya'ya siz bunları götüremeyeceksiniz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Doğacak çocuk meşru mu, gayrimeşru mu; anlaşmada var mı bunlar?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, bakın, bu anlaşmayı niye "Hayır." demelisiniz, onları anlatıyorum Sayın Milletvekili, sinirlenmeyin.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Anlattıklarınızın anlaşmayla bir ilgisi yok ki.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Benden bu kadar, dinleyeceksin, dinlemeyecekseniz siz bilirsiniz. Ben size anlatacağımı anlattım, daha ne anlatayım?
Şimdi, bir şey daha yaptınız yüz kızartıcı olarak?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Muhalefetin konuşması doğru bir şey değil aslında(!)
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bir şey daha yaptınız yüz kızartıcı olarak, bunu da artık Moritanya'ya da götüremezsiniz ama ola ki yanlış anlarlar diye onu da söylüyorum: Siz "Sağlık.NET 2" diye bir sistemle bütün mahrem bilgilerimizi toplamaya kalktınız, hatta bir kısmını topladınız. Bakın, bunlar, hayal ürünü şeyler değil arkadaşlar, Türkiye'de yaşanan ve sizin Sağlık Bakanınızın Türkiye'ye hediye ettiği sorunlardır. Allah'tan, bu Sağlık.NET 2 sistemiyle toplayacağınız mahrem bilgiler maddesi bizim Anayasa Mahkemesine başvurumuzla iptal oldu da mahrem bilgilerimizi kurtardık. Bu mahrem bilgileri siz sadece devlet hastanelerinden değil, üstelik özel doktorların muayenehanelerinden bile toplamaya kalktınız. Orada sorduğunuz sorular akla hayale sığmaz. Kadının son âdet tarihinden tutun da korunma yöntemine kadar olan her türlü mahrem bilgiyi sordunuz ve bu sorulan bilgileri Sağlık.NET 2 sistemine aktararak herkesin görmesine olanak tanıdınız. Şimdi diyeceksiniz ki: "Herkes giremez." Herkes girdi arkadaşlar. Bundan tam bir sene önce ben yine bu kürsüden çıkıp size demiştim ki: Aile hekimliği bilgi sistemimiz hack'lendi yani aile hekimlerinin yazdığı bütün bilgiler birilerinin eline geçti, muhtemelen bu bilgiler birilerine satıldı; bu konuda bir şeyler yapalım. Bir cevap bile vermedi Sağlık Bakanı.
Şimdi siz bana kalkmışsınız, diyorsunuz ki: "Biz sağlıkta bunları yaptık, bunları Moritanya'ya göstereceğiz ve Moritanya da bunları yapsın." Ama ben görüyorum sizlerin hâlini. Bakın, sizler bile hop oturup hop kalkıyorsunuz, "Olmaz böyle şey." diyorsunuz. Evet, haklısınız olmaz böyle şey.
TÜLAY BAKIR (Samsun) - Hayır, hiç öyle demiyorum, yok öyle bir şey. Hayır, ben demiyorum.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Evet, "Hayır." diyenler var, "Hayır." demeyenler var. İçinde insanlık damarı olanlar "Olmaz böyle şey." demeye devam ediyorlar.
TÜLAY BAKIR (Samsun) - Demiyorum, demiyorum.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Hakaret etmeden konuşsanız Hocam. Hocalığınıza yakışır konuşsanız çok daha güzel.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Efendim, kışkırtmazsanız daha yakışır konuşurum.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Olur ama hakaret etmeyin.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Peki, hakaret etmem, merak etmeyin ama siz de?
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Kimin ar damarının patlayıp patlamadığı senin haddin değil Hocam.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bak, şimdi sen böyle konuşursan ben de cevap veririm.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Lütfen Hocam?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ama, yani eğer haddimizi bileceksek karşılıklı bileceğiz.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Peki, Hocam; lütfen...
BAŞKAN - Sayın Atıcı, lütfen karşılıklı konuşmayalım.
Sayın milletvekilleri?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sayın Başkanım, yani evet, milletvekillerimiz sataşabilirler, onların sataştığı ölçüde ben de onlara cevap vereceğim çünkü bu da benim yasal hakkımdır. Onlar da kendi yarattıkları sağlık sistemini görecekler çünkü haberleri yok bir şeyden, çünkü dünyadan haberleri yok.
Gelen, sağlıkla ilgili kanunlar üzerinde konuşuyorum, hiçbirinden haberiniz yok. Haberiniz olsa ben içinizde bazılarınızın buna "Hayır." diyeceğine eminim. İçinizden birileri buna hayır? Çünkü, burada bile diyorsunuz "Olmaz öyle şey." diyorsunuz. Evet, haklısınız olmaz ama yapıyorsunuz.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Ben öyle şey demedim.
AYTUG ATICI (Devamla) - Sen demiyorsun ama başka AKP'liler diyor. Yani doğru söylüyor, "Olmaz böyle şey." diyor ama sizler "Olur." diyorsanız, o zaman buyurun yani eşinize, kızınıza ilk yirmi dört saatte "Bu çocuk meşru mu, gayrimeşru mu?" diye soru sorulmasına izin verin, buyurun.
TÜLAY BAKIR (Samsun) - Kimliği çıkacak Hocam, kimliği çıkacak.
AYTUG ATICI (Devamla) - Efendim, doktorlar nüfus memuru değildir, çocuğun kimliği çıkacaksa o çocuk meşru da olsa çıkacak, gayrimeşru da olsa çıkacak. Bunu yirmi dört saatlik lohusa bir kadına sorma edepsizliğini hiç kimse gösteremez, hiçbir hekim de bunu sormayacaktır. Hekim olanlar beni daha iyi anlayacaktır.
Bakın, bir şey daha yapmayın: Sağlıkta şiddeti nasıl kışkırttığınızı Moritanya'ya sakın söylemeyin, sakın. Sağlıkta şiddeti kışkırta kışkırta öyle bir noktaya getirdiniz ki hekimler ölmeye başladı. "Olmaz böyle şey." diyebilirsiniz, oldu yani hayaldi gerçek oldu, hekimler öldürülmeye başlandı,. Öldürülüyorlar. Biz, şiddet artıyor; hekime, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet artıyor, gelin buna bir dur diyelim dediğimiz zaman, bu odada bulunan, bu Mecliste bulunan sağlıkçı milletvekilleri bile "Hayır, şiddet artmıyor, araştırmaya gerek yok." demişlerdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 10 kere dedik.
AYTUG ATICI (Devamla) - Ne oldu? Bir doktor öldürüldükten sonra kabul etmek zorunda kaldınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ersin öldürüldü.
AYTUG ATICI (Devamla) - Bunu Moritanya'ya lütfen anlatmayın. Şiddeti kışkırttığınızı onlara lütfen söylemeyin.
Bakın, Moritanya'ya "SABİM diye bir hat kurduk, çok memnunuz." demeyin. SABİM'i iyi niyetle kurmaya kalkarlar, hafazanallah, tıpkı bizde olduğu gibi bir şikâyet hattına dönüşebilir. Moritanyalı milletvekilleri de çıkıp derse ki: "Ya bu SABİM'e benzer bir şey kurduk, Türkiye'den örnek aldık. Bak ya bu kötü bir şey yani bu iyi işlemiyor, her isimsiz telefonda bile ilk zamanlarda hekimler hakkında soruşturma açılıyor, hemşireler hakkında soruşturma açılıyor yani bunu değiştirelim." derlerse o zaman sizi örnek almaya devam ederler ve tıpkı bizim buradaki feryatlarımızı duymadığınız gibi onların da iktidarı bu feryadı duymayabilir. Ne zamana kadar? İşte, bu SABİM dolayısıyla hakkında soruşturma açılan bir kız kardeşimiz -Melike- elinde SABİM'in kâğıdı yüksekten atlayıp intihar edene kadar. Bu sizin devri iktidarınızda oldu. SABİM'i düzeltin, düzeltin, düzeltin dedik; tıkadınız kulakları. Kızcağız intihar etti, öldü; şimdi diyorsunuz ki: "Ya, evet, haklıymışsınız, SABİM'i bir filtreleme sisteminden geçireceğiz." Bunu siz diyorsunuz. Ee, bu filtreleme sistemini daha önce yapsaydınız da bu kızcağız ölmeseydi olmaz mıydı? Bu şiddeti kabul etseydiniz de bizim Ersin Arslan isimli Gaziantep'teki uzman doktor bıçaklanarak öldürülmeseydi iyi olmaz mıydı? Bunları, Moritanya'ya ne olur bu şekilde anlatmayın, "Biz SABİM'imizden çok memnunuz." demeyin.
Ha, sakın Moritanya'ya "Biz `tam gün' diye bir şey çıkardık, çok memnunuz, siz de uygulayın." demeyin. Zaten siz de memnun değilsiniz aslında ki "tam gün, tam gün" diye bağırıp çağırıp çıktınız, şimdi tam günden de geri adım atıyorsunuz. Yakıştı mı bu AKP'ye?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Geri adım atmıyoruz.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Koskoca Başbakan çıktı dedi ki: "Tam gün istiyoruz. Hekimler artık bıçak parası almayacak, hekimler elini vatandaşın cebinden çekecek." Güzel, iyi. Tam gün çıktı; hekimlerin kimi istifa etti kimi kaldı. Ne oldu da şimdi, birdenbire tam günde değişiklik yapmaya kalktınız, karar verdiniz? Üstelik yine Sayın Başbakan açıklayacakmış. Yakıştı mı? "Bu kadar oy alıyoruz." diyorsunuz. Halk size bunun için mi oy veriyor arkadaşlar, Halk size sağlığı yapboz tahtası hâline getirin diye mi oy veriyor?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Eczacıları batırın diye mi oy veriyor?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, o yüzden "Biz tam günü uygulayacağız, siz de bizden örnek alın." demeyin çünkü daha siz bile tam günü uygulayamıyorsunuz.
Bakın, sakın Moritanya'ya "Biz mecburi hizmet yasası getirdik, çok güzel." demeyin çünkü siz mecburi hizmet yasasını kaldırmıştınız, sonra "Allah kahretsin, olmadı bu iş." dediniz, tekrar getirdiniz. Şimdi, tekrar kaldırır mısınız, bilmiyorum. Yani, siz, daha Türkiye'deki sağlık sistemini yapboz tahtasından çıkaramadınız. Ne olur, bu bilgileri Moritanya'ya vermeyin çünkü oradakiler de bizim kardeşlerimiz, nihayetinde onlar da insan.
Sakın Moritanya'ya "Sevk zinciri çok iyidir, biz çok güzel sevk zinciri kurduk." filan demeyin.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Kandırmayın adamları. Biz yandık, onlar yanmasın.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sevk zincirini kurdunuz, 4 vilayette kurdunuz, on beş gün içerisinde apar topar derhâl kaldırdınız. Bu odada, bu Mecliste bulunan bütün sağlıkçılar -ayırt etmiyorum, hekimiyle, teknikeriyle- herkes sevk sisteminin, basamaklandırma sisteminin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de iyi olduğunu bilirler ama siz on bir yıldır bunu yapmadınız, yapmadığınız için de giderek giderek kötüye gidiyor her şey. O yüzden, sakın bunu götürüp de Moritanya'ya anlatmaya kalkmayın. Hele hele?
Ya, gene sürem bitti. Neyse, bir madde daha var, herhâlde orada da konuşurum. Ben burada bir virgül koyuyorum, diğer madde de görüşmek üzere. (CHP sıralarından alkışlar)