GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Büyük Birlik Partisi Kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatının 14'üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:6
Birleşim:79
Tarih:27.03.2023

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk milletinin gönlünde müstesna bir yer edinen Büyük Birlik Partisi Kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatının seneidevriyesinde gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.

Gelişiyle bizleri sevince gark eyleyen, gönlümüze huzur ve sükûn veren on bir ayın sultanı ramazan ayınızı tebrik ediyor, bu vesileyle de afette mahzun kalan gönüllerimizin esenliğe kavuşmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Ömür yolculuğunu ölümle bitiren her insan baki âleme göçerken ardında izler bırakır. O izlerin kimi gün akşama yaslanınca, kimi seneidevriyesinde, kimi de yıllar içerisinde kaybolur gider ama bazı insanlar vardır ki yürüdüğü yolun hususiyeti ve yürüyüş asaletinden dolayı ardında bıraktığı izler geceye karışıp gitmez, tarihe ve insanlığın hafızasına âdeta nakşolur ve yürüdükleri yol zaman içerisinde kalabalık ve aydınlık bir caddeye dönüşür; insanlık için büyüttükleri hayallerle büyüyen mücadeleleri onları bayraklaştırır ve milletin kalbinde ölümsüzleştirir. Bayrak mübarek bir kavramdır; içinde vatan vardır, dökülen kan vardır, din vardır, iman vardır; önünde saygıyla, ihtiramla eğiliriz, başımızın üstünde taşırız ve bağımsızlığımızın nişanesidir o. Bir de bayraklaşan şahsiyetler vardır, o şahsiyetler ilanihaye hep yüreğimizde durur, milletin yüreğine genetik olarak kazınır. İşte, böyle bir bayrak şahsiyetin vefat yıl dönümündeyiz.

Sivas'ın bağrından çıkmış, Anadolu'nun kurak topraklarında filiz vermiş, hiçbir dayatmaya, baskıya boyun eğmemiş bir yiğit delikanlı niçin, niye bayraklaştı? Onun hiç kimseyle derdi yoktu, insanlarla derdi olmadı; derdi, davasıydı; milleti için ölümü göze almış biriydi. O İlayıkelimetullah davasını yüreğine hasretmişti, milleti için de ölümü göze almış biriydi. Onun için millet onu yüreğine koydu; o bu kürsüden milletin hissiyatını dile getirmiş, çıkıp, en zor zamanlarda bile herkes korkudan tir tir titrerken o "Müslümanların iktidarına mâni olmayacağım." diyerek yiğitçe bir ses verdiği için bayraklaşmıştı. İnancı ve davası uğruna gençliğini buz gibi avuçlarının içine alıp memleketin en soğuk, en karanlık zindanlarına koyan ve bu uğurda zindan kiracılığı yapan büyük fikir ve dava adamı Muhsin Yazıcıoğlu "Allah'ın birliği ve Yüce Peygamber'imizin risaleti dışında hiçbir mutlak hakikat tanımıyoruz." derken muhtaç olduğumuz şuurun esasa kalıbını döküyordu. O Allah, vatan, bayrak uğruna bir ömür adayan, Secdeyirahman'da iki büklüm olurken mevzu vatan olunca aslanlar gibi kükreyerek "Kan dökmeyi seven bir millet değiliz ama söz konusu vatan olursa dünyanın şah damarını keseriz." diyen ve bu uğurda bedel ödemeyi tereddütsüz göze alan Kürşat tavırlı bir serdengeçti, gerçek bir Müslüman'dı. O "Düz yaşayacağız, düz yürüyeceğiz, dik duracağız ve doğru gideceğiz." derken olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olmayı izzet bilen, emrolunduğu yolda dosdoğru olma gayretinde, içerisindeki Yesi güvercini, gerçek bir inanç eriydi. Ege'de zeybek, Karadeniz'de horon, Anadolu'da halay, Doğu'da zılgıt, memleketin her zerresinde kendi gönlüyle bütünleşen yedi iklim bir bahar yıldızıydı. Onun bakışlarında gizliydi Anadolu'nun merhameti ve sesinde yükselen cümleler her birimizin fikirleriydi. Mazluma, mağdura koca bir dağ gibiydi yüreği; haine, kalleşe cehennem ötesiydi öfkesi. İsmiyle müsemma bir Anadolu delikanlısıydı, bizden biriydi, bizim gibiydi; o "Bir saniyesine bile hâkim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için fırıldak olmanın anlamı yoktur." diyen ve üç günlük dünya için hiç kimseye eyvallah etmeyen hormonsuz dava adamı, teni kavruk Anadolu insanıydı. O, millî kavgaların adamı olarak savunduğu değerler üzerinde asla pazarlık yapmamış, yaptırmamıştır. Dünyalık, makam ve taht sahibi olmak için değil, iktidar vizesinden önce Hakk'ın ve halkın rızasını kazanmak için siyaset yapan, milletin gönlünde taht kuran, onurlu, ilkeli siyasetin asil bir temsilcisiydi. Onun siyaseti hesabi değil, hasbiydi. Erliğin darlıkta belli olduğu günlerde milletin bu kürsüsüne gelerek milletin hissiyatına tercüman olmuş, her türlü dayatma, baskı, tehdit, şantaja rağmen millî iradenin dışında hiçbir güce boyun eğmemiştir.

O 28 Şubatın şedit dönemlerinde zulmün karşısına dikilerek "Namlusunu milletine çevirmiş tanka asla selam durmam." diyerek 28 Şubatta en onurlu cümleyi kuran ve şubat karanlığına gök kuşaklar sağlayan yeleli bir yiğitti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Tabii, Muhsin Yazıcıoğlu için söz söylemenin ne kadar zor olduğunun farkındayım. Hangi cümleyi söylersem söyleyeyim, hangi sözü söylersem söyleyeyim mutlaka eksik kalacak. Buna ne dağarcığımdaki kelimeler yetecek ne zaman yetecek onu anlamaya ve anlatmaya. Bunun da farkındayım, dilimin döndüğünce, aklımın erdiğince bir şeyler söyledim, belki de en güzeli şimdi söyleyeceğim dörtlükte diye düşünüyorum. "Tez gittin be bizden uzak ellere/Ver kokunu getirsin yellere/Senin kokun cennetten, cennetin bağlarından/Çıkıp gelemez misin tutam o ellerinden/Bir yiğit delikanlı, sordum aslı Sivaslı/O Muhsin Yazıcıoğlu." Mekânı cennet, makamı ali olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)