| Konu: | Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 20.03.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülen Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşülen kanun teklifi 41 maddeden oluşan, orman köylülerimizle ilgili olumlu maddeler içerse de olumsuz sonuç doğuracak birçok düzenlemeyi bünyesinde barındıran bir kanun teklifidir. Teklifin gerekçelerinde, tarımda üretim yapılması, yapılacağının ifade edilmesi, çiftçilere üretim dayatması ve sonucunda ceza verilmesi düzenlenmektedir. Söz konusu teklifle, siyasi iktidarın yirmi bir yıl boyunca göz ardı ettiği çiftçilerimizi, besicilerimizi ve orman köylülerimizi desteklemek yerine onlara yeni yükler getirdiği aşikârdır. Tarımda çok zor şartlarda üretim yapan çiftçilerimize pozitif ayrımcılık yapılması gerekirken ceza verilmesi şeklinde bir düzenleme kabul edilemez. AKP iktidarında "Ananı da al da git."le başlayan çiftçimizi cezalandırma süreci bugün hâlâ devam etmektedir. Bağımsız araştırma kuruluşlarının yaptığı çalışmaya göre, tarım ve besicilikte memnuniyet oranı 2022 yılında yüzde 22 oranına kadar düşmüştür yani her 5 çiftçiden 4'ü yaptığı işten memnun olmamasına rağmen üretime devam etmeye çalışmaktadır. Getirilen kanun teklifinde de hâlen çiftçiyi, besiciyi, orman köylüsünü memnun etme değil, cezalandırma peşine düşmüş bir iktidarla karşı karşıyayız ve bu zihniyetin bugün tarım ve hayvancılığı getirdiği nokta ortadadır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifine göre orman alanlarının korunması, geliştirilmesi ya da rehabilite edilmesi gerekirken orman alanlarının ranta çevrilmesine kapı aralanmaktadır. Kanun teklifine göre AKP iktidarında maden, enerji, turistik tesis, konut ve yollar için pervasızca imara açılan orman alanları yine rant kapısı olarak görülmeye devam etmektedir. Ormanların ranta açılmasını düzenleyen bu kanun teklifinde de karşı karşıya olduğumuz gıda krizi yoktur, bu kanun teklifinde karşı karşıya olduğumuz su krizi yoktur, bu kanun teklifinde deprem bölgesinde yaşayan 300 bin civarında çiftçi yoktur, bu kanun teklifinde çiftçiye destek yoktur, üretime teşvik yoktur, her geçen gün artan gıda fiyatlarına çözüm yoktur.
Değerli milletvekilleri, eskiden tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten ülkemiz, bugün AKP'nin yirmi bir yıllık iktidarında bitme noktasına gelmiştir. Yirmi bir yılda istikrarlı bir tarım politikası uygulanamamış; çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan vatandaş üretime küstürülmüş; tarım alanları, meralar, ormanlar rant için feda edilmiş; sulama problemleri çözülememiş; tarımsal desteklemelerin bütçe içindeki payı sürekli düşmüş; Tarım Bakanlığı ithalat bakanlığına dönüşmüştür.
Tarımda ithalat sadece bu yılın ilk ayında önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,1 artarak 1,9 milyar dolara ulaşmıştır. 2023 yılının ilk ayında 347,8 milyon dolarlık buğday, 151 milyon dolarlık ham ayçiçeği yağı ithali yapılmıştır. Şimdi de artan et fiyatları yüzünden et ithalatı hazırlığı yapılmaktadır. AKP'nin hayvancılığı bitirmesinden dolayı et fiyatları sadece son iki ayda yüzde 50 artmıştır. Yılbaşında 120-130 lira bandında olan karkas et bugün 175-180 lira bandına gelmiştir. Vatandaşlar biraz daha ucuz et alabilmek için Et ve Süt Kurumu şubelerinin önünde metrelerce kuyruklar oluşturmaktadır. Tarım Bakanlığının çözümü ise yine ithalat ve yurt dışından et getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin gerekçesinde, Tarım Bakanlığınca çiftçilerin hangi ürünü ekeceğinin belirleneceği, böylelikle gıda fiyatlarındaki dalgalanmanın önüne geçileceği ifade edilmektedir ama AKP yine sorunu anlayamamış, yine uygun çözümü getirememiştir. Ülkemizde tarımsal ürün ve gıda fiyatlarının sürekli artmasının esas nedeni çiftçinin ektiği ürünün ne olduğundan ziyade tarımsal üretim maliyetlerinin sürekli artmasıdır. Yirmi bir yıllık AKP iktidarında ülkemiz ne yazık ki tarımsal üretimde ithalata bağımlı hâle getirilmiştir. Bunun sonucu olarak da Türk lirasının döviz karşısındaki büyük değer kaybı üretim maliyetini aşırı derecede artırmıştır. Özellikle son bir yılda tarımsal üretimde kullanılan gübre, mazot, tarım ilaçlarına yüzde 300 zam gelmiştir. Geçen sene gübre fiyatlarına gelen büyük zam pek çok çiftçinin üretimde zorlanmasına ve üretimin sekteye uğramasına sebep olmuştur. Yani siz istediğiniz kadar çiftçiye "Şu ürünü ekeceksin." deyin, çiftçi tarlaya yeterli gübreyi veremezken, tarladan çıkan ürünlerde büyük bir rekolte kaybı yaşanırken, tarladan çıkan mahsuller verimsiz olurken pazarda, markette sebze ve meyveler ateş pahasına satılmaya devam edecektir. Dolayısıyla çiftçinin hangi ürünü ekeceğinin Bakanlıkça belirlenmesinin ne çiftçiye ne de vatandaşa yararı olacaktır. Ayrıca teklife göre Bakanlığın istediği ürünü ekmeyen çiftçiler tarımsal desteklemeden muaf bırakılarak bir nevi cezalandırılacaktır.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak AKP iktidarında iflas eden tarım ve hayvancılığa bu kanun teklifinin yararı yoktur, hatta tam aksine bu teklif tarım ve hayvancılığı daha da kötüye götürecektir. Artık tarım konusunda ciddi bir reform ve istikrarlı politikaya ihtiyaç vardır, artık çiftçimizin cezalandırılmadığı, destek ve teşviklerle ödüllendirildiği bir sisteme ihtiyaç vardır. İthalatla aracıları, başka ülkelerin çiftçilerini zengin etmek yerine kendi çiftçimizi zengin edeceğimiz bir tarım ekonomisine ihtiyaç vardır. Buğdayın ana vatanı olan bu topraklarda buğday ithalatı yapan başarısız zihniyetin değişmesine ihtiyaç vardır. Türkiye'yi su fakiri ülkeler arasına sokan, herhangi bir su politikası olmayan bu iktidarın değişmesine ihtiyaç vardır. Çiftçiyi üretemez hâle getiren bu yapının değişmesine ihtiyaç vardır.
Değerli milletvekilleri, Millet İttifakı olarak, tarım ve hayvancılığı içine düştüğü bu cendereden biz çıkaracağız. Tarım ve Orman Bakanlığını "Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı" olarak yeniden yapılandıracağız. Tarım Orman Şûrası'nı etkili biçimde çalıştıracağız. Sigortalama ve tarımsal desteklemede pek çok çiftçimizi dışarıda bırakan Çiftçi Kayıt Sistemi yerine tarla tapularını ve kira kontratını esas alan geniş kapsamlı tarımsal üretim kayıt sistemini kullanacağız. Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesinde öngörülen, ancak bugüne kadar hiç uygulanmayan tarımsal destekleme programlarına bütçeden ayrılacak kaynağın gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'inden az olmayacağı hükmünü yerine getireceğiz. Tarım desteklerini tapuya değil, üreten çiftçiye vereceğiz. Tarım, su ürünleri ve ormancılıkta kullanılan üretim araçları ve makineler için mazotta ÖTV yükünü kaldıracağız. Çiftçilere kullandığı gübre maliyetinin yüzde 50'sini destek olarak vereceğiz. Çiftçilere kullandığı tohum maliyetinin yüzde 50'sini destek olarak vereceğiz. Tarımda indirimli elektrik tarifesi uygulayacağız. Tarımsal sulama ve elektrik faturalarının hasattan sonra tahsil edilmesini sağlayacağız. Temel tarım ürünlerinde taban fiyatlarını maliyet, kur, enflasyon ve çiftçilerimize insan onuruna yaraşır gelir sağlamayı dikkate alarak belirleyeceğiz. Tarımsal ürün alım fiyatlarını ekimden önce ilan edeceğiz. Ziraat Bankasını futbol kulüplerine, medya imparatorlarına kredi veren banka olmaktan çıkarıp tekrar çiftçinin bankası yapacağız. Çiftçilerimizin bankalardan ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kullandıkları kredilerin faizini silip yeniden yapılandıracağız. Çiftçilerimizin traktörüne, hayvanına haciz koyan bu düzeni değiştirip traktör, biçerdöver, tarım makineleri gibi tarımsal üretim araçlarının ve canlı hayvan varlığının hiçbir şekilde haczedilmemesini sağlayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Tamamlayın o zaman.
Buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla) - Cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılında tarımda yeniden kendi kendine yeten, hatta ihracatçı olan bir Türkiye'yi inşa edeceğiz.
Buna çok az kaldı diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.