| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 13.03.2013 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bir enerji kurumu kanunu görüşüyoruz ve geçici maddelerine geçtik. Bunlardan bir tanesi de biraz evvel bahsetmiş olduğumuz kayıp kaçak oranlarını da maliyet üzerinde etken olarak gösteren maddeler var ve "ulusal tarife" diye bir tarifeyle ortak tarife uygulanmasından bahsediliyor. Ne zaman? 31/12/2015'e kadar. Aslında farklı maliyetler olması nedeniyle bir ulusal tarife öngörülüyor. Niye öngörülüyor anlamak da mümkün değil çünkü? Aslında anlıyoruz. Neye göre anlıyoruz? İşte, yapılan anlaşmalar gereği doğal gaz ile elektrik üretimi sonucu pahalı elektrik üretiyoruz. Yap-işlet-devret modeliyle üretilen elektriği yine pahalı bir şekilde alıyoruz. Özel termik santrallerde üretilen elektrikler pahalı bir şekilde ve garanti alım süreleri var ama kendi santrallerimizde ürettiğimiz elektrik enerjilerini ucuza üretiyoruz. Tabii bunları da bir şekilde, diğerleriyle ortalama bir maliyet çıkartabilmek için "Maliyet farklılıklarından dolayı bir ulusal tarifeyi 31/12/2015 tarihine kadar uygularız." diyor. Ama bu da yetmez, sadece bunu demiyor. Ne diyor? "Beş yıl Bakanlar Kurulu kararıyla da uzatılabilir bu." diyor. Bu beş yıl değil, bir elli yıl falan uzatılır diye düşünüyorum, bu yap-işlet-devret modelleri nedeniyle.
Burada bir başka problem de "kayıp kaçak" diye bahsedilen, faturalara yansıtılan olay. Kayıp kaçak, gerçekten, Türkiye'nin en büyük problemlerinden bir tanesi kaçak elektrik kullanımı. Şimdi, buna "kaçak elektrik kullanımı" diyemiyorlar. Ne diyorlar? "Kayıp kaçak" diyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde bunu "kayıp kaçak" diye birleştiren yok, sadece bizim ülkemizde bir kayıp kaçak olayı var. Kayıpla, bütün dünya standartlarında ve Avrupa standartlarında yüzde 1,5'la 4 oranında, enerji üretim hatlarındaki kayıplardan bahsediliyor ki bu da doğal kabul ediliyor. Yani siz bunu maksimum kabul ederseniz yüzde 4, minimum kabul ederseniz yüzde 1,5. Ama bizim kayıp kaçaklarımız öyle değil arkadaşlar. Bizim kayıp kaçaklarımız yüzde 75, yüzde 67, yüzde 52 gibi kayıp kaçaklar. Peki, ne oluyor şimdi bu kayıp kaçaklar olduğunda? Benim kentimdeki kaçak oranı, kayıp kaçak denilen oran 6,50 verilmiş, 6,50. Bunu maksimum kayıp olarak kabul ettiğimizde, yüzde 4 kabul etsek, yüzde 2,5 kaçak var. Bir başka bölgeye bakıyoruz, bölgecilik yapmak istemiyorum ama, yüzde 67. Yüzde 4 maksimum kaybını düş, yüzde 62. Yüzde 63 ne kullanıyor kaçak elektrik kullanıyor. Benim bölgemdeki vatandaş, benim bölgemdeki sanayici, benim bölgemdeki asgari ücretli, 774 liraya çalışan asgari ücretli yüzde 67'sini kaçak kullanan bir bölgedeki vatandaşın elektrik parasını ödüyor. E, şimdi bu hak mı, adalet mi? Bunu sormak lazım. Size soruyorum: Bu hak mı adalet mi?
Şimdi, petrol fiyatları, benzin fiyatları, mazot fiyatları bölgelere göre değişebiliyor ama elektrik fiyatlarına gelince "ulusal tarife" diyor. Aslında arkasında yatan neden bu değil. O pahalı alım yaptıkları doğal gaz ve ithal kömürle elektrik üreten termik santrallere alım garantileri verilmesi idi maliyetleri artıran. Çok rahatlıkla bugünkü sistemde de bunlar düzeltilebilir.
Yine bir başka madde, 9'uncu maddede diyorsunuz ki: "Kendi görev alanları dışında başka işler de yapabilir? Dağıtım faaliyetleriyle birlikte yürütülmesi, verimlilik artışı sağlayacak nitelikteki piyasa dışı bir faaliyetin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." Nedir biliyor musunuz bu? Bu dağıtım şirketleri sayaçları değiştirecekler, oraya elektronik sayaç takacaklar, birer de fiber optik kablo çekecekler. Hani, dağıtım şirketlerinde sayaç okuma işini yapan vatandaşlar var ya, on-line yerlerinden izleyecekleri için ve şirketlerden evlerin veya konutların, müesseselerin ne kadar elektrik sarf ettiklerini izleyecekleri için bunların hepsinin işine son verecekler. Yalnız bu özelleştirmeler yapılırken maliyetlerin içerisinde "Bu kadar adam çalıştıracağım." diye var. Bu ücretler hesaplanarak yapılıyor. Ama sayaç okuma bedeli aynı zamanda da bu faturalara yansıtılacak. Bakın, bir taşla iki kuş vuracak vatandaş. Alacak bu ihaleyi, özelleştirmeden aldıktan sonra sayaçları değiştirecek, fiber optik kabloları döşeyecek, on-line izleyecek, 774 liraya çalışan vatandaşın işine son verecek ve ne yapacak? Onu da vatandaştan sayaç okuma bedeli olarak ayrıca alacak. Hani, bankalara diyoruz ya EFT bedeli, elektronik haberleşme bedeli, aslında bunların bir masrafları yok ama aynı şeyi de burada getiriyorsunuz, vatandaşın sırtına bir kez daha yük bindiriyorsunuz diyorum.
Yine özel şirketlere bakıyorum. Hep "Kalite artacak, verimlilik artacak, temiz enerji kullanacağız." diye bahsediyorsunuz. Yine kendi bölgemden bir örnek vermek istiyorum. 2011 yılında 53.046 olan kesinti adedi 59 bin adede çıkmış. 53 bin adet olan kesinti adedi özelleştirildikten sonra, yine özelleştirme?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Devamla) - ?ile beraber 59 bine çıkmış. Bayağı bir kaliteyi artırmışsınız arkadaşlar!
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)