| Konu: | Afet Yeniden İmar Fonunun Kurulması ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 15.03.2023 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli Genel Kurul; herkese sevgi ve saygılar.
8'inci maddeyle bahsi geçen Fondaki finansın bahse konu kurum ve kuruluşa tahsisi için Hazine ve Maliye Bakanına yetki verilmesi öngörülüyor, bu talep ediliyor yani. Şimdi, Fondan önce, televizyonda naklen yayınlanan sizin bağış kampanyanızda 115 milyar 146 milyon 528 bin TL toplandığı kamuoyunun, cümle Ümmetimuhammed'in, cümle kâinatın huzurunda söylendi. Şimdi, Cumhurbaşkanı Yardımcınız Sayın Fuat Oktay'ın ifade ettiğine göre şu ana kadar 74 milyar 118 milyon 164 bin TL bu hesaba yatırılmış bağışçılar tarafından. Peki, geri kalan 40 milyarı aşkın para niye yatırılmamış bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen? Bir.
İki: Bölgeye gönderilecek konteynerlerin düzenli yapılmadığı, bununla ilgili imalathane bulunamadığı, imalatta sorun olduğu ve bu imalatın Çinlilere sipariş edildiği yolunda basında bilgiler var. Çinlilerin yapacağı konteynerlerde de efendim, lavabo ile banyonun olmayacağı, bildiğiniz düz konteyner olacağı yönünde bilgiler var, nedir bunun doğruluğu?
Bir başka şey, Evrensel gazetesinden Sevgili Eda Aktaş'ın haberine göre -ki biraz önce Züleyha Vekilimiz de bir kısmını söyledi- yirmi sekiz ay önce İzmir'de gerçekleşen deprem için konut yapamayan iktidarınız, hâlâ depremzedeleri konteynerlerde tutarken şimdi yeni depremzedeler gelecek diye mevcut konteynerleri boşaltıyormuş ve bu konteynerlerde de tek başına yaşayan kadınlar çoğunluktaymış -ya da bir iki çocuğuyla beraber yaşayan kadınlar- bunlar apar topar sokağa atılmışlar; hatta, internette yayınlanan, sosyal medyada yayınlanan bir görüntüde kadıncağız diyor ki: "Ben eşyalarımı bile alamadım." Yirmi sekiz ay önce olmuş deprem için kalıcı konut yapamamışsınız, şimdi onun konteynerini şey için kullanıyorsunuz. Velhasılıkelam, efendim, deprem yıktı, sel bastı ve bu sel baskınında Hakk'a yürüyen canlarımıza tabii ki rahmet diliyoruz, kalanlara tabii ki inayet olsun, himmet olsun lâkin burada çok çarpıcı bir vaka var arkadaşlar. Sevgili AK PARTİ'liler, bu, sizin için bir tarihî göstergedir, bunu bir yere kaydedin; bu, tarihî bir nişanedir, bunu bir yere kaydedin. "Ruhumu bıraktım bir ıssız çölde, bedenim yanıyor Balıklıgöl'de. Kalbimi ortadan ikiye böl de birini alsana Halil-ür Rahman." Halil-ür Rahman makamını mil bastı, çamur bastı. AKP iktidarında oldu bu; bu, sizin için bir göstergedir. Orada yangın, ateş ve suyun çatışması vardı. Şimdi, ateş ve suyu, kutsal Halil İbrahim ve Ayn-ı Zeliha makamını çamurun altında bıraktınız. Yazık size, günah size, vah size! Rahmetli Feridun Yazar ağabeyim yapmış orayı CHP'den 12 Eylül öncesi Belediye Başkanı olduğu dönemde. Onu da buradan rahmetle anmış olalım.
Şimdi, bakınız, hani komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildi? Oysa komşusu enkaz altında ölürken sarayında sefa süren, umursamayanlar, siz bizden misiniz, değil misiniz? Komşusu, bırakın aç kalmayı, enkaz altında ölürken bir umursamazlık, bir aymazlık, bir yalanlar dizisi ve arkasından gelen tehdit ve şantajlar. Hani "Devleti yaşat ki insan yaşasın."dı? İnsanıkâmil bunu ne için söylemişti, buradan defalarca açıkladık, Şeyh Edebali insanıkâmil. Siz, insanı katlettiniz, yoksa beraber devleti de mi katlettiniz, yoksa katlettiğiniz devlet miydi? İnsanı yaşatmak böyle mi olur? Kendinizle bir yüzleşin, kendi gerçeğinizle bir yüzleşin lütfen.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, yeni kentler kurulacak. Bakın, size bir şey söyleyeyim: Selçuklu devri geçti, Osmanlı devri geçti ve cumhuriyetin tekçilik devri de geçti. Artık burada yerleşiksiniz arkadaşlar; sevgili Türk halkı, Türkiye halkları, artık Anadolu'da yerleşiksiniz, başka bir yere gitmeyeceksiniz, burayı yurt edinin ve burada kadim zamandan beri bulunan halklara saygı duyun, birlikte ortak yaşayalım. Bunu ne için söyledim biliyor musunuz? Yapılacak kentleri baştan savma, eğreti, gecekondu mantığıyla yapmayın. Burası Türk'ün, Kürt'ün, Alevi'nin, Sünni'nin, Arap'ın, Ermeni'nin, inananın, inanmayanın, kadının, mazlumun, masumun, herkesin ortak yurdudur. Ona göre sahip çıkın buraya lütfen.
Saygılar sunuyorum.