| Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 07.03.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Değerli milletvekilleri, (2/4901) esas numaralı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümünü kapsayan 1 ila 12'nci maddeleri üzerinde İYİ Partinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yılbaşından bu tarafa görüştüğümüz kanunlar son derece önemli kanunlar, doğrudan doğruya ekonomimizin performansıyla ilgili ve önümüzdeki orta ve uzun vadeyi, beş ve on yılı yakından etkileyecek yasalar. Dolayısıyla geçen haftaki EYT yasası tartışılırken de söylediğim gibi, bu yasalar yapılırken üzerinde çok düşünmek, iyi irdelemek ve dolayısıyla sağlıklı bir yasa yapmak zorundayız. Şu anda görüşmekte olduğumuz yasa Komisyona geldiğinde 24 maddeden ve 1 geçici maddeden ibaretti fakat Komisyon aşamasında geçici madde çıkarıldı ve dolayısıyla şu anda yürürlük ve yürütme maddeleri dâhil 24 madde üzerinden yasayı görüşüyoruz.
Tabii, söz konusu 24 maddelik torba yasa teklifinin özü, esası adından da anlaşılacağı üzere bazı alacakların -ki özellikle bu kamu alacaklarını gösteriyor- kamu alacaklarının ve dolayısıyla özel sektörde de yarı kamu olan bazı aidat ödemesi vesaire gibi alacakların yeniden yapılandırılmasını hedefliyor ama bu kanunun geriye kalan kısmı birbirinden farklı 12 kanunda değişiklik yapıyor, gerçekten tam bir torba yasa.
Şimdi, son dönemin en kapsamlı düzenlemesi olan bu yasada vergi ve Sosyal Güvenlik Kurumu prim borçlarının yeniden yapılandırılması, vergi cezaları, idari para cezaları, gecikme zammı, gecikme faizleri, gecikme cezalarının üzerinden yapılacak olan indirimler, bazı diğer kamu alacaklarından veya kamu alacağı niteliğinde olmayan alacaklardan söz ediliyor ve dolayısıyla bunlar yeniden yapılandırılıyor.
Komisyon aşamasında, görüşmeler başlamadan önce usul tartışmaları her kanun görüşmesi öncesinde açılıyor ve her defasında da en azından bir saatimiz, bir buçuk saatimiz, belki daha fazla bir süre bu usul tartışmalarına gidiyor. Usul tartışmalarının özü, esası da gerçekte "Bu yasayla ilgili olarak herhangi bir etki analizi yapılmış mı? Bize verilecek olan herhangi bir doküman var mı?" sorusuna geliyor. Arkadaşlarımız konuşmaya başlıyorlar, üç beş kişi konuştuktan sonra, görüşmelerin yarı yerinde "Evet, bir doküman var." diyorlar ve ortaya bir doküman çıkıyor. O dokümanları bizim incelememiz, irdelememiz ve dolayısıyla oradan bir sonuca varmamız o aşamada kesinlikle mümkün olmuyor. Dolayısıyla -Komisyon Başkanımız burada değil ama- önümüzdeki günlerde tekrar bir yasa teklifi görüşeceğiz; depremle ilgili bir fon kuruluyor, kurulacak o fonla ilgili yasa teklifi. Eğer bununla ilgili olarak da yapılması gereken bir değerlendirme var ise, herhangi bir iç ve dış borçlanma yapılacaksa bununla ilgili olarak da bilgi ve belgelerin, tabloların bize -Komisyondan önce- yasa teklifiyle birlikte verilmesi gerekiyor diye düşünüyorum zamandan kazanmak için ama maalesef bunlar yapılmıyor. Dolayısıyla önümüzdeki beş yılımızı, on yılımızı etkileyecek olan, son derece önemli olan bu yasa 521,2 milyar TL'lik bir vergi ve 316,1 milyar TL'lik ferî alacakları ilgilendiriyor. Dolayısıyla 837 milyar TL'lik bir kamu alacağı söz konusu.
Bu kanunun Komisyona gelmesi son derece acele oldu. Dolayısıyla Komisyonda bizim bu yasayı tartışacak çok fazla vaktimiz olmadı. Teklifin esas komisyonu olarak Plan ve Bütçe Komisyonu gösterildi. Onun dışında, tali komisyon olarak Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havale edildi fakat buralarda bu yasa görüşülmedi; teklif sadece Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü. Oysa bu teklifin 1, 2, 3, 6, 7, 9, 10'uncu maddeleri Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunu ilgilendiriyor; çok önemli. Yine 1, 2, 3, 9, 10, 18, 20'nci maddeleri Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunu; 12 ve 17'nci maddeleri Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunu ilgilendiriyor. 1, 2, 3, 9, 10 ve 22'nci maddeleri İçişleri Komisyonunu; 15'inci madde Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunu ilgilendiriyor. Bunların hiçbirisi maalesef komisyonlarda tartışılmadı, bu komisyonlar çalışmadı; sadece Plan ve Bütçe Komisyonu çalıştı.
Oysa 518 sayılı Kanun ve 2018 yılında yürürlüğe giren 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname bize bu kanunlarla ilgili olarak detaylı bir etki analizinin yapılmasını ve dolayısıyla önümüzdeki üç yıllık orta vadeli mali programın ve onun dışında da yirmi yıllık bir aktüeryal hesabın yapılmasını emrediyor fakat bunların hiçbirisi yerine gelmedi ve getirilmedi. Buradan hareketle şunu söylemek istiyorum: Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla kamunun toplam borç anapara miktarı 4,1 trilyon TL; bunun 2,6 trilyon da faizi var dolayısıyla toplam borç 6,7 trilyon TL. 2023 yılı başında hazinemiz bir borçlanma programı ortaya koydu; buna göre, 564 milyar lirası anapara, 519 milyar lirası faiz olmak üzere 1 trilyon 83 milyar lira borç servisi olacak ama bunun da 211 milyar TL'si dış borç, 918 milyar TL'si iç borç ve dolayısıyla toplam alınması gereken borç 1 trilyon 129 milyar; buna göre borç çevirme oranı yüzde 104 oluyor. Bu şu demek: 100 liralık vadesi gelen borcunuza karşı 4 lira fazla borçlanmanız gerekiyor. Bu hesabın içerisinde deprem yok ama bugün geldiğimiz noktada deprem önemli bir maliyet ortaya çıkardı. Değişik kurumlar, Dünya Bankasından Türkiye'deki TÜRKONFED'e ve akademisyenler de dâhil olmak üzere değişik hesaplar yaptılar. Bu hesapların ortalamasını aldığımızda gelirler tarafında en azından 80-100 milyar TL'lik bir azalma olacak, harcama tarafında en az 400 milyar TL'lik bir artış olacak. Dolayısıyla, bunları da hesaba kattığımızda, toplam olarak borç çevirme oranımız nereden bakarsak bakalım yüzde 169 oluyor. Yani vadesi gelen 100 TL'ye karşılık 69 TL fazla borçlanmamız lazım. Dolayısıyla da borcun anaparası ve dolayısıyla toplam borç stoku artmaya devam ediyor. Bu hesabı dikkate aldığımızda 2023 yılında kamunun toplam borcunun millî gelire oranı yüzde 42'leri geçecek ki bunun içerisinde yap-işlet-devlet, kamu-özel iş birliği vesaire yok. Oralarda zaten çok fazla bir bilgiye de sahip değiliz.
Dolayısıyla, yapılması gereken şey, bu yasa teklifinin başında da söylendiği gibi, gerekçesinde de söylendiği gibi, ekonomiyi tekrar bir büyüme patikasına oturtmak, o büyüme patikasının içerisinde insanların, bireylerin, kurumların gelirini artırmak, o artırılan gelirle borçlarını ödenebilir hâle getirmek. Şu anda öyle bir ikilemle karşı karşıyayız ki bir tarafta borcunu ödeyemeyen yurttaşlar var; onların yanında, borcunu ödeyebilecek kapasitede oldukları hâlde isteyerek, bilerek bu aflardan dolayı borcunu ödemeyen yurttaşlarımız var. Öbür taraftan herkes bu borcunu ödese bile depremden dolayı ortaya çıkan bir maliyet var. Bir tarafta akıl diyor ki: "Bu alacaklarından vazgeçme çünkü paraya ihtiyacın var; bunları tahsil et ve bunu harca."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Ama maalesef ekonominin içinde bulunduğu koşullar buna izin vermiyor. O nedenle, hamaseti vesaire, bunları bir kenara bırakıp önümüzdeki dönem depremin ortaya çıkardığı yıkımdan dolayı ortaya çıkacak maliyeti açık ve net olarak ortaya koymak ve oradan ortaya çıkan maliyetin nereden, nasıl, kim tarafından finanse edileceğinin, yükün toplumun hangi kesimi tarafından yüklenileceğinin topluma açık ve net olarak söylenmesi ve dolayısıyla bir rıza üretilmesi, o üretilen rızayla ortaya konulan programın açık ve net olarak uygulanması gerekir. Ama ortada ben böyle bir şey görmüyorum, el yordamıyla gidiyoruz, dolayısıyla Allah sonumuzu hayreylesin.
Hepinize teşekkür ediyorum.