GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 6 Şubat 2023'te gerçekleşen ve 11 ili etkileyen depreme ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:6
Birleşim:68
Tarih:02.03.2023

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Değerli Başkanım, kıymetli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Elemimiz, acımız hakikaten çok büyük, anlatılacak gibi değil. Herkese başsağlığı diliyorum, hepimize başsağlığı diliyorum ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu geçmiş olsun dileklerimi de en çok Serkan Bey'e iletiyorum.

Aslında benim konuşmam bambaşka bir mecrada seyredecekti ama Serkan Bey'in konuşması üzerine bir iki konuyu tavzih etmek ihtiyacı hissediyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin gelip gelmediğini bilmem, geldiklerinde, Antalya Büyükşehir Belediyesinin nasıl geldiğini filan, sizlere ben burada detaylarıyla anlatırdım da onlara girmek istemiyorum, polemik konusu yapmak istemiyorum ama şunu söyleyeyim: "AFAD yoktu." değil, AFAD'ın karargâhında sabahın ilk ışıklarıyla beraber Sağlık Bakanı Fahrettin Koca vardı. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'a bütün çalışmaları sebebiyle, koordinasyonu sebebiyle hassaten teşekkür ediyorum, oradaydı. Konya Büyükşehir Belediyesinin bütün ekibi oradaydı, ekipmanları oradaydı. KOSKİ Genel Müdürü Ahmet Demir'e özellikle teşekkür ediyorum. Her ne kadar başka belediye başkanları "Hatay, gözün aydın, suyunuzu veriyoruz." dedilerse de suyu veren, Ahmet Demir'in kıymetli çalışmaları ve ekip arkadaşlarıydı, Konya Büyükşehir Belediyesiydi. Bu gerçekleri burada, bizim ifade etmemiz lazım. Yani hamaset yapacaksak, eğer ideolojik birtakım şeyler yapacaksak yanlış olur. Serkan Bey'in acısını ben anlıyorum, özellikle ilçesiyle meşgul olduğunu da biliyorum ama biz -Hatay koordinasyonuyla- Süleyman Bey'le arkalı önlü gittik; o tipi de o karda önümüz açılıyor, arkamız kapanıyor. Süleyman Beyler bana telefon açıyorlar "Hocam gidebildin mi, açıldı mı, yolda mısın?" Yoldayım, gidiyorum, benden önce Konya Büyükşehir Belediyesi vardı. Dolayısıyla, ben, şimdi asıl konuya dönmek istiyorum, bunları yabana atmamak lazım, yiğidi öldürelim ama hakkını verelim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ama teşekkür etti Serkan, Serkan hepsine teşekkür etti. Vekilim, bakın, Serkan Bey hepsine teşekkür etti, sen İBB'yi ayırıyorsun.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - "AFAD yoktu." "Jandarmada teşkilat kurulmamıştı." "Fahrettin Koca orada değildi." "Uğur İbrahim Bey orada değildi." "Konya Belediyesi orada değildi." Adres veriyorum, İnci Bulgur'daki Konya Belediyesi konteynerlerini lütfen takip edin, lütfen.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Antakya'da ben vardım, yoktu mesela, ben de Antakya'daydım, yoklardı.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Herkes oradaydı...

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Ya, insanlar enkaz altında kaldılar, kepçe beklediler, yapmayın bu kadar da ya! AFAD'ın merkez kurması neye yarıyor ki yani tek başına orada!

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Bakın, ben Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda deprem bölgesindeki arkadaşlarımız sürekli konuşsunlar istedim çünkü bazı hususları buradan dile getirmenin lüzumsuz olacağını, onların acılarını paylaşmalarının daha uygun olacağını düşündüm ama acımızın büyüklüğü karşısında konuşulanların hafifliğini hissediyorum.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Kepçe yoktu, kepçe! Ayıptır ya!

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Acımız çok büyük, hayat gülmek ile ağlamanın, sevinç ile hüznün, acı ile tatlının, zafer ile hezimetin, ciddiyet ile mizahın iç içe olduğu karmaşık bir düzen içerisinde ilerliyor. Karmaşık bu düzen içerisinde de toplumlar yaşadıkları olaylarla, olgularla olgunlaşıyorlar. Millet, millet olma bilincini acıyla daha yakından hissediyor; milletin ferdi, o milletin ferdi olduğunu ve millet karşısındaki değerini acılar, felaketler karşısında daha iyi anlıyor, millet de fertlerinin kıymetini daha iyi anlıyor.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Acılara saygı duyun, acılara saygı duyun!

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Az önce burada bir hatibimiz konuştu, 45 bin kişinin ölmesi ile 1 kişinin ölmesi arasında "felaket" olarak nitelendirilme bakımından elbette bir fark yok ama "45 bin" 45 bin can demektir. 1 nerede 45 bin nerede? Elbette acımız 45 bin kat daha büyüktür ama bizim 1 insanımızı bile kaybetmeye tahammülümüz yoktur. Bizim ideolojilerimizi, dinî inançlarımızı, hedeflerimizi, gayelerimizi, partizanlıklarımızı bir kenara koyarak bu felaket karşısında biraz daha sorumluluk duygusuyla -ki millet bize bakıyor- metanetimizi koruyarak, gözyaşlarımızı içimize akıtarak, tenhada akıtarak daha serinkanlı değerlendirmeler yapmamız lazım. Eksiklerimizi tespit edelim, kusurlarımızı konuşalım; iyi yaptıklarımızı da konuşalım, nelerin yapılması gerektiğini de konuşalım ama sükûnetle, metanetle, vakarla, Meclise yakışır tarzda milletvekilliği özellikleri içerisinde bunları değerlendirmeye dikkat edelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Önce istifa edin, ondan sonra konuşalım.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Dolayısıyla, ben tamamen konuşmamın dışına çıkmak zorunda kaldım ama bu duygularımı da sizlerle paylaşma ihtiyacı hissettim, milletimizle paylaşma ihtiyacı hissettim. Biz burada eğer hesaplaşmaları yapacak olursak benim bildiğim de o kadar çok şey var.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ne biliyorsan söyle ya! Ne biliyorsan söyle. Ne biliyorsun?

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Ben bunların hesaplaşmalarını burada söyleyecek olursam, emin olun, çok çok garip, tuhaf şeyler yaşarsınız.

ERHAN USTA (Samsun) - Burası hesap verme yeri; hesap verme ve hesap sorma yeri burası, elbette hesap günü olacak.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Söylesene ne biliyorsan, söyle kardeşim! Ne biliyorsun, ne? Nasıl bir terbiyesizlik bu! Söylesene!

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Bir çorba ikram etmek üzere gelen bir büyükşehir belediyesinin çorbayı niye ikram edemediğini ben size söyleyeyim: Suyu unutmuş beyefendiler, çorbanın suyunu getirmeyi unuttukları için sıcak çorba ikram edemediler.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Ya, bizim komşumuz, dostumuz öldü ya! Aileler söndü, aileler!

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Daha başka birtakım şeyler de var, pek çok bildiğim şey var ama ben burada hesaplaşmanın derdinde değilim, sorumluluğun derdindeyim ve kendim dâhil hepinizi sorumluluğa davet ediyorum.

Saygılar sunuyorum.