| Konu: | Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 01.03.2023 |
AHMET ŞIK (İstanbul) - Herkese merhaba.
Çok ağır bir şey yaşadık yani çok ağır bir yıkım. Gönül isterdi ki... Böyle bir kanunu değil de o yıkımın sorumlularını ortaya çıkaracak komisyonları oluşturmayı, tekrarlanmaması için ihtisas komisyonları oluşturmayı ve deprem yasalarını konuşmayı daha gerekli görürdüm herkes burada olsaydı ama maalesef yok, yapacak da bir şey yok. Dediğim gibi, çok ağır bir deprem yaşadık, yaşıyoruz; çok ağır bir travma yarattı, iyileşmemiz çok zaman alacak. Hayatını kaybedenlerin ve yakınlarına başsağlığı diliyorum, geride kalanlara geçmiş olsun diyorum, tüm ülkeye geçmiş olsun diyorum.
Yıkım çok ağır ama öfkemiz daha baskın. Çok öfkeliyiz çünkü hem depremin yıkımını hem de iktidarınızın enkazını yakından görmüş bir yurttaş olarak bunu söylüyorum size. Bir parti organına çevirdiğiniz devletin, iktidarınızın yurttaşı enkazın altında ölüme, kalanları da çaresizliğine terk ettiğini görmüş biri olarak söylüyorum, buna tanık olmuş biri olarak. Herkese caka satan, ihtişam ve itibar masalları anlatan, dünyaya kafa tutuyormuş illüzyonu yaratan saray rejiminin kendi yurttaşının canını, malını korumaktan ve kurtarmaktan âciz olduğuna tanık olduğum için söylüyorum. Saray rejiminin içini boşalttığı bütün kurumlar, hiçbir işten anlamaz parazitleri, akrabalarını doldurdukları bürokrasi tek bir kişinin ağzının içine bakakaldı. Bir virüs gibi bulaştınız devlete; günün sonunda, devlet namına sadece şatafatlı, çirkin bir dekor kaldı ortada. Saraydan çıkacak bir cümle olmadan hayat dahi kurtaramayan bürokrat yığınları, ATM memurları kaldı geriye. Eşiniz, dostlarınız ceplerini doldursun, akrabalarınız işe girsin diye, bir depremle ülke yerle yeksan oldu, yetersizliğinizden, beceriksizliğinizden on binlerce insan öldü. Altında kaldığı enkazın içinde bebeğini doğurup kurtulmayı bekleyerek öldü insanlar. Sağ kalanı bulmak için beklerken donarak öldüler. On binlerce canı, hayali, toprağın üstünde kırık bir parça tahtaya yazılı numaralara çevirdiniz. Umursamazlığınızdan, hayatta kalan ama kayıplarının yasını bile tutamayan on binlerce insana sahip çıkılamadı. Kefenle gömülebilmenin, soğuktan korunabilmenin, bir yudum temiz su içebilmenin lükse dönüştürüldüğü bir kıyameti yaşattınız, yaşatıyorsunuz bu halka. Soruyorum size ya, siz ne işe yararsınız?
Kimileri çıplak elleriyle insanları kurtarırken sizin yüzünüzden devlete ve kurumlarına güvenmeyen halkın dişinden tırnağından arttırarak gönderdikleri yardım kolilerine parti amblemi yapıştırdınız. İşini yapmaktan âciz AFAD, gönderilen yardım tırlarına el koydu. Yurttaş dayanışmasıyla kurulan yardım merkezlerine dahi kayyum atandı. İnsanlar hayat kurtarma ve hayatta kalma derdindeyken Kızılay utanmazlığın, ahlaki çöküntünün en korkuncunu gösterdi, soğuktan titreyen insanlara çadır sattı. Yıllardır bir soygun düzeniyle "vergi" adıyla haraç kestiğiniz, hayat kurtaracak iletişim sistemleri çökmüşken yerli, millî Goebbels'inizin başında olduğu İletişim Başkanlığı "asrın felaketi" diye uydurma bir slogan bulma peşindeydi. Yurdun her bir köşesinden koşup gelenler, bir can daha soğuğa, enkaza, açlığa kaybedilmesin diye ter dökerken saray rejimi kendi enkazını gizleyip reklamını yapma derdindeydi. Dahası, bunca beceriksizliğinizi dile getirene de küfür ve hakaretler eşliğinde parmak sallıyordunuz. Herhangi bir ahlaki, etik normla bağınız olmadığı için enkazının önünde, mezarlarının başında yakaranların, sosyal medyada sesini duyurmaya çalışanların, sokaklarda, statlarda beceriksiz olduğunuz için istifa etmenizi söyleyenin karşısına polisi dikiyorsunuz; kaba kuvvetle, yargı sopasıyla hakikatin üzerini örtmeye çalışıyorsunuz. Bu kaba kuvvet gösteriniz, bu zalimliğiniz daha âcizce ve her biri, içinde kıvrandığınız korkaklığınızı gizlemek için yapılan bir hoyratlıktan ibaret. Kurduğunuz sistem çürümüş ve hastalık yayan bir leşten başka bir şey değil. Şimdi de yitirilenlerin canı, yoksulun, çaresizin kanı üzerinden helallik istiyorsunuz; ne haysiyetiniz ne utanmanız var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, davet etmeyecek misiniz, düzgün bir dile?
AHMET ŞIK (Devamla) - Çıkardığınız imar afları, "kentsel dönüşüm" adı altında oluşturduğunuz rant tezgâhıyla bu yıkımın siyasi, hukuki ve ahlaki sorumlususunuz ama kalkmış "Helalleşelim." diyorsunuz. İnsanlar günlerce enkaz altında çığlık atarak, yardım dilenerek öldüler. Yok öyle yağma, hesap vereceksiniz; helalleşmeyecek, hesaplaşacağız. Okulları, Meclisi, televizyonları, sosyal medyayı, statları hatta isterseniz sokakları kapatın; ne yaparsanız nafile, içinizdeki korku dinmeyecek.
Beceriksizliğinizin üzerini örtmek için "Devlet her yerde." yalanına sığınanlarla değil, "Devlet nerede?" diye soranlarla; sorumluluğu üzerinden atmak için "Hükûmetimiz güçlüdür." diyenlerle değil, "Hükûmet istifa!" diyenlerle birlikte sizi ait olduğunuz yere, siyasetin çöplüğüne göndereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
AHMET ŞIK (Devamla) - Yirmi yıllık hukuksuzluk rejiminiz, yolsuzluklarınız, hırsızlıklarınız, sebep olduğunuz katliamlar, yağma ve talanınız şöyle dursun, sadece depremden sonraki kırk sekiz saatte yapabileceklerinizi yapmadığınız için hepiniz yargılanacaksınız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Önce kendini yargıla.
AHMET ŞIK (Devamla) - Bu dünyada bize yirmi yıllık bir cehennem yaşattınız. Size bunun hesabını soracağız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Önce kendini yargıla.
AHMET ŞIK (Devamla) - Hem kaybettiklerimiz hem de bu ülkede size rağmen hayatta kalmayı dayanışarak, el ele vererek başarabilmişler adına sizden bu hesabı soracağız, hepinizle hesaplaşacağız.
Sen de bir haddini bil ya!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen kendi haddini bil!
AHMET ŞIK (Devamla) - Çok terbiyesiz bir adamsın! Trollüğün vücut bulmuş hâlisin!
BAŞKAN - Sayın Şık... Sayın Şık...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Her zamanki hâlin! Her zamanki terbiyesizce konuşmaların!
AHMET ŞIK (Devamla) - Birazcık arın, namusun, haysiyetin olsa sen şurada sesini keser oturursun!
BAŞKAN - Sayın Şık...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Her zamanki terbiyesizce konuşmaların! Her zamanki terbiyesizce konuşmaların! Başka bir şey bilmiyorsun zaten! Terbiyesizce konuşuyorsun!
BAŞKAN - Sayın Aydemir...
Sayın Şık...
AHMET ŞIK (Devamla) - Haysiyetin yok! Utanman yok!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, kürsüye müdahale eder misiniz?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Her zaman terbiyesizce konuşuyorsun!
AHMET ŞIK (Devamla) - İnsani olan hiçbir şeyin yok!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Başka bir şey bilmiyorsun!
AHMET ŞIK (Devamla) - Vicdanın yok! Terbiyesizsin sen!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Başka bir şey bilmiyorsun!
AHMET ŞIK (Devamla) - Utanmazsın! Ahlaksızsın!