GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: NİĞDE İL MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRÜ TARAFINDAN BİR CAMİDE VELİ TOPLANTISI DÜZENLENMESİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 12/3/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 13 MART 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:77
Tarih:13.03.2013

ÖMER SELVİ (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP'nin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, CHP'nin bu grup önerisi, Niğde ilimizde İl Millî Eğitim Müdürümüz tarafından bir camide veli toplantısı düzenlenmesinin araştırılmasını öneriyor. Öncelikle, ben konuya şuradan girmek istiyorum: Bu bir veli toplantısı mıdır ve daha doğrusu veli toplantısı nedir? Veli toplantısı, biliyorsunuz ki, belli periyotlarla o sınıftaki öğrencilerin sınıf öğretmeni veya öğretmenleri tarafından toplanıp, o öğrencilerin özel olarak yaptıkları, yapacakları ve durumları noktasında bilgi paylaşımı noktasında gerçekleşir. Veli toplantısına bir okulun müdürü, ilçe veya bir il millî eğitim müdürü katılmaz. Bir millî eğitim müdürünün veli toplantısı yapmak gibi bir görevi yoktur ve bizim Millî Eğitim Müdürümüz de bu kurumda yirmi üç yıldır çalışmaktadır ve bunu bilmektedir, bunu bilmediğini düşünmek de CHP Grubu adına çok büyük bir ayıptır bence.

Diğer taraftan, aynı şekilde, veli toplantılarıyla ilgili şu söylenmektedir, denmektedir ki: "Veli toplantısı camide yapıldı, halk ayrıştırıldı, kadınların camiye gelmesi gibi bir durum söz konusu olamaz." Aynı şekilde, Millî Eğitim Bakanlığında özel statüye sahip olan şehit çocukları ve yetimlerinin velilerinin yok sayıldığı iddia edilmektedir. Aynı önergede ve gerekçesinde şöyle bir şey vardır: "Cuma buluşmaları" adıyla yapıldığı söylenmektedir. Evet, burada bu program, veli toplantısı olarak düzenlenmemiştir, aslında burada böyle bir program da söz konusu değildir. İnsanlar camiye gitmişlerdir ve bunu fırsata çeviren bir İl Millî Eğitim Müdürü vardır. İl Millî Eğitim Müdürü, her yerde fırsata çevirmiştir ve burada öğrencilere değil, velilere bilgi vermiştir. Verdiği bilgi esnasında da kesinlikle ve kesinlikle siyaset yapmamıştır, herhangi bir siyasi partinin icraatlarını veya yaptıkları veyahut yapamadıklarını oradaki velilerle paylaşmamıştır. Paylaştığı şey sadece şudur: Burada çocuklarımızın eğitimine nasıl katkıda bulunuruz? Nasıl çocuklarımızın daha iyi eğitim almasını sağlarız? Bu şekilde ülkeyi nasıl kalkındırırız? Bunu yapmıştır ve buna "cuma buluşmaları" ismini koymuştur. Bunu "veli toplantısı" adı altında öneri olarak getirmeyi doğru bulmuyorum.

Diğer taraftan, aynı önerge gerekçesinde başka bir şey vardır. Burada aynen okuyorum: "14 Haziran 1973 tarih ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 12'nci maddesinde, Türk millî eğitiminde laiklik esastır. Din kültürü ve ahlak öğretimi, ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır." Şimdi, bakın, bunu gerekçe olarak buraya koymak bence akıl alır gibi bir yanlış değildir. "Neden?" diye sorarsanız, sanki buradaki Millî Eğitim Müdürü öğrencileri okuldan almış, "Çocuklar gelin, sizin eğitim yeriniz burası değil, sizi camiye götüreceğim ve size orada eğitim vereceğim." gibi bir algı oluşturmaya çalışılmaktadır, bu, doğru değildir. Burada camiye gelmiş olan gerek veli gerek veli olmasa bile velilerle yakınlığı olan insanlarla, toplumun belli bir kesimiyle bilgi paylaşımı yapılmıştır. Bunu, buraya gerekçe olarak koymak bence akıl alır gibi değildir.

Tabii, aynı şekilde, burada bir laiklik vurgusu yapılmaktadır. Laiklik vurgusu yapılırken şurada bir hataya düşülüyor: Laiklik nedir? Laikliğin tanımı nedir? Görüyoruz ki hâlâ CHP, laikliği tanımlarken yanlışa düşüyor. Burada, bir bürokrat gitmiştir, siyaset yapmamıştır, orada insanlarla bilgi paylaşımında bulunmuştur ama bunu laikliğe bağlamak, CHP'nin yapabileceği en büyük yanlıştır ve akıl alır gibi değildir.

Bugüne kadar beni şaşırtan diğer taraf da şudur: Biliyorsunuz, son zamanlarda CHP laiklikten vazgeçmişti, çok laiklik vurgusu yapmıyordu. Tekrar buna niye döndü bilemiyorum ama doğru kulvarda gitmiyor. Buradan, tekrar vazgeçmesini tavsiye ediyorum çünkü bugüne kadar laiklik vurgusu yaparak, laikliği savunarak laikliğe en büyük zararı verenin CHP olduğunu kendileri de görmüştü.

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) - Türkçe konuşmayı bir öğren önce. Türkçeyi doğru konuş, öğren.

ÖMER SELVİ (Devamla) - Bizimle CHP'nin seçmenleri bunları paylaşıyorlar, kendi partilerinin laikliği bu kadar savunma noktasında, laikliğe zarar verdiği noktasında bilgi aktarımında bulunuyorlar. CHP'nin, tabii ki de partinin kendisiyle paylaştıklarını düşünüyorum. Bu sebepten dolayı ben onların bundan vazgeçtiğini düşünüyorum. Tekrar, bunu gündeme getirmeleri şaşırtıcı bir durumdur.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, olayı başka yere saptırıyor, olayı CHP'ye getiriyor. Böyle bir şey olur mu Sayın Başkan? Ne ilgisi var?

ÖMER SELVİ (Devamla) - Tabii, diğer taraftan aynı gerekçede, cuma namazlarında din adamlarının cuma vaazlarından bahsedilmektedir?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Hatip tek bir kelime şey konuştu mu?

ÖMER SELVİ (Devamla) - ?bu gerekçe olarak verilmektedir, vaazlardan dem vurulmaktadır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan ancak Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine müdahale eder, AK PARTİ milletvekillerine müdahale etmez.

ÖMER SELVİ (Devamla) - CHP'nin tabii ki de en büyük ve bana göre de hakikaten en önemli ve gerçekten olumlu anlamda tek mirası, Atatürk'ün kurduğu parti olmasıdır.

Peki, şuna ne diyecektir CHP? Mustafa Kemal Atatürk, Balıkesir'de hutbe vermiştir, "din adamı" sıfatıyla vermiştir. Yine, İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Millî Mücadele esnasında cami cami, şehir şehir gezmiştir, burada Millî Mücadeleyle ilgili, insanlara vaazlar vermiştir.

MUHARREM IŞIK (Erzincan) - Kurtuluş Savaşı başlattınız.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Savaş mı var?

ÖMER SELVİ (Devamla) - Bunları yapan insanlar dinî sebeplerden dolayı mı yapmıştır? Camide böyle bir fırsat yakalamış, bunu kullanmıştır.

Son olarak söyleyeceğim şey şudur ki: Bir bürokrattan bahsediyoruz, Bir bürokrat üzerinden de bir iktidarı vurmak doğru değildir. Hatta, burada bürokratları da zan altında bırakmak durumundasınız çünkü şöyle bir şey vardır: Hangi bürokratın hangi partiye sevgi beslediği, hangi partiye oy verdiği, hangi partiden olduğu bilinmemektedir.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ona sen de inanıyorsun yani!

ÖMER SELVİ (Devamla) - Oradaki bir bürokratın gidip orada bilgi vermesinden, hatta ve hatta siyaseti bulaştırmadan sadece genel konular hakkında, çocukların eğitimi hakkında bilgi vermesinden, buradan iktidara ulaşmak, bana kalırsa çok yanlış bir yöntemdir. Bu yöntemle siyaset yapan CHP her geçen gün erimektedir, böyle devam ettiği takdirde eriyeceği aşikârdır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Farklı bir tane bürokrat gösterin, biz de görelim?

ÖMER SELVİ (Devamla) - Son sözde diyeceğim şudur ki, aslında bunları konuşmaktan ziyade iktidarın yaptıklarını konuşmak çok daha doğrudur.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir tane farklı bürokrat gösterin?

ÖMER SELVİ (Devamla) - İktidar ne yapmıştır? Defaatle, bu kürsüden iktidarın yaptıkları, bu AK PARTİ iktidarının yaptıkları paylaşılmıştır değişik milletvekillerimiz tarafından.

Ben birkaçından bahsetmek istiyorum, hepsine girmek istemiyorum çünkü burada bahsedersem zaten zamanımın yetmeyeceğini de biliyorum.

Ne yaptık? Kısa olarak: 76 tane üniversite vardı ülkede, biz bunu 170'e çıkardık. Üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. İşte, bunları konuşmak lazım. Laiklik tarafından gelip de bir bürokrat üzerinden iktidarı vurmak doğru bir yöntem değil.

Ne yaptık? Yeni 181.419 tane derslik açtık. Burslarda müthiş katkılar yaptık. Şartlı eğitim noktasında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'ndan 2003'ten 2012 Temmuzuna kadar yaklaşık 21,5 milyon öğrencimize, çocuğumuza yaklaşık 2,5 milyar Türk lirası destek aktardık.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Babanın kesesinden mi yapıyorsun? Devlet yapıyor, devlet.

ÖMER SELVİ (Devamla) - Doğru söylüyorsunuz, devlet yapıyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Devlet yapıyor, devlet.

ÖMER SELVİ (Devamla) - Aynen, devlet yapıyor.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Bugüne kadar niye yapmıyordu?

ÖMER SELVİ (Devamla) - Orada da o bürokrat da devletin bir parçasıdır, iktidarın bir parçası değildir, tamam mı?

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Biz gelene kadar neredeydi?

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Neredeydi o devlet?

ÖMER SELVİ (Devamla) - Onun dışında, gene ilk ve ortaöğretim öğrencilerine burs ücreti olarak 2002 itibarıyla sadece ve sadece 12,63 lira verilirken ve 95 bin öğrenciye verilirken 2012 Ekim itibarıyla -ki bu rakam arttı- 121,71 liraya çıktı, yaklaşık 10 kat arttı ve öğrenci sayısı da 191 bine yükseldi. Bunları konuşmak lazım. Kalkıp da bir bürokrat üzerinden iktidara vurmamak lazım. Bunlar doğru şeyler değil. Daha bunlar çok artırılabilir.

Benim size önerim -siz burada öneri verdiniz ya, ben de size öneride bulunuyorum- bu laiklik ilkesinden şunu görmeniz lazım: Laikliği bu kadar "savunuyorum" derken laikliğe en çok zarar veren CHP'dir. Diğer taraftan, laikliği en çok şekilde sağlam tutan AK PARTİ Hükûmetidir. Bunu da görmenizi istiyorum.

Son sözde bu grup önerisinin aleyhinde olduğumu ifade ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)