| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 01.02.2023 |
AK PARTİ GRUBU ADINA EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizdeki 403 sıra sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'yle ilgili grubum adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde nitelikli insan gücü yetiştirme ve bilimsel araştırma yapma görevlerini emanet ettiğimiz yükseköğretim kurumlarımız yıllar içerisinde sürekli artmış ve yükseköğretim sistemimiz öğrenci, akademik personel sayısı, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yürütüldüğü alanlar ve coğrafi bakımdan giderek genişlemiştir. Türk vatandaşı öğrencilerimizle birlikte uluslararası öğrenci sayımızın da her geçen gün artması hem kimi Avrupa ülkelerinin uluslararası öğrenci tercihlerinin ülkemize kaymasından dolayı dikkatlerini çekmekte hem de yükseköğretim sistemimizin belirli standartlara ulaştığını göstermektedir. Artık fen, mühendislik, sağlık ve sosyal bilimler alanından mezun öğrencilerimiz yurt dışındaki akranlarıyla rekabet edebilmekte ve alanlarında çalışma fırsatı bulabilmektedir. Bugün görüştüğümüz kanun teklifi, yükseköğretim sistemimizin artan bu ihtiyaçlarına yönelik düzenlemeler yapmayı ve yargı kararları gereği ortaya çıkan sorunlarına çözüm getirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda teklifle düzenlenmesi öngörülen hususlara değinmek istiyorum.
Bildiğiniz üzere, yükseköğretim kurumlarımızın sayısı artırılırken niteliklerini göz ardı etmemek, iç ve dış kalite güvencesi, akreditasyon süreçleri ve bağımsız dış değerlendirme kurumlarının yetkilendirilmesi süreçlerini yürütmek, eğitim öğretim ve araştırma faaliyetleri ile idari hizmetlerinin kalite düzeylerine ilişkin ulusal ve uluslararası kalite standartlarına göre değerlendirmeler yapmak üzere Yükseköğretim Kalite Kurulu 1 Temmuz 2017 tarihli ve 7033 sayılı Kanun'la kurulmuştu. Şimdi, önümüzdeki teklifle, üye ve çalışanları seçim ya da görevlendirme yoluyla süreli yani geçici çalışan kurumda, hafıza olabilecek sürekli bir kadro olarak uzman personel istihdam edilmesi öngörülmektedir.
Teklifteki bir diğer husus da... Biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesi 2022 yılında bir karar aldı, yükseköğretim öğrencilerinin disiplin işlerini düzenleyen yönetmelikle ilgili bir karar aldı. Bu aldığı kararda bu disiplin suçlarının yönetmelikle değil kanunla yapılması gerektiği kararını verdi. Şimdi, biz bu teklifle işte bunu kanun maddesi hâline getiriyoruz.
Peki, yeni ne var? Baktığımız zaman, 13 Nisan 1974'te ilk yönetmelik çıkarılmış, o zaman YÖK yok; sonra, YÖK'ten sonra 13 Ocak 1985'te yine yönetmelik var, Disiplin Yönetmeliği; bir de 18 Ağustos 2012'de. Baktığımız zaman, bu yönetmeliğin çeşitli maddeleri yargı denetiminden geçmiş, şikâyetler üzerine mahkemelere gidilmiş, idari yargı ve Danıştay bu yönetmeliği onamış. Şimdi, bizim yaptığımız, Anayasa Mahkemesinin isteği üzerine kanuna koyuyoruz. Baktığımız zaman, sadece iki husus var. Burada çok şeyler dile getirildi. Birincisi, sigara içme yasağı konuluyor belli alanlarda; diğeri de Hayvanları Koruma Kanunu ihlalinden dolayı bir cezai müeyyide konuluyor. Uyarma cezaları kaldırılıyor, daha özgürlükçü bir... Yani sıkıntılı hususlar çıkarılıyor, mağdura itiraz hakkı getiriliyor. Yapılan değişiklik bu ama bakıyorsunuz, bir bardak suda çok büyük fırtınalar koparılabiliyor.
Diğer bir husus da vakıf üniversitelerine getirilen teminat mektubu olanağıyla öğrenci gelirlerinin yüzde 2'sine tekabül eden meblağ da eğitim öğretim faaliyetlerinde kullanılabilecektir. Bir bankadan teminat mektubu almanın ciddi koşulları olan bir süreç olduğu düşünüldüğünde, bu konuda şartları yerine getirerek teminat mektuplarını alabilen vakıf üniversitelerimiz, kaynaklarını amaçları doğrultusunda daha verimli kullanabileceklerdir yani yüzde 2 nakit parayı bankaya koymak yerine teminat mektubu geçerli olacaktır.
Teklifle yapılan bir başka düzenleme ise akademik altyapıyla yetişmiş birçok gencimizin 2547 sayılı Kanun'un 50'nci maddesinin (d) fıkrası kapsamında istihdam edilmekteyken aynı kanunun 33'üncü maddesinin (a) fıkrası kapsamındaki şartları taşımaları hâlinde kadrolarının bulunduğu üniversiteye atanmaları hususudur. Teklifle, 50/d'li araştırma görevlilerinin 33/a'ya geçirilmesiyle yetiştirdiğimiz bu insan gücüne önemli bir imkân sağlanmaktadır.
Teklifle, bazı yükseköğretim kurumlarının isimleri de değiştirilmektedir. Üniversite isim değişiklikleri daha önce de pek çok kez burada yapılmıştır. Bu konuda üniversitelerimiz yerlerinin coğrafi belirliliğini arttırmak, isminin kullanımını kolaylaştırmak, tanınırlık ve daha çok uluslararası öğrenci çekebilmek gibi çeşitli sebeplerle isim değişikliği ihtiyacı duyabilmektedir. Böyle durumlarda kurucu vakıfların talepleri doğrultusunda yani YÖK'ün veya başka birinin talebi değil, vakıfların talebi doğrultusunda bu hususlar değerlendirilmekte ve mevzuata aykırı bir durum bulunmadıkça bu taleplere olumlu yaklaşılmaktadır.
Komisyon görüşmeleri sırasında yükseköğretim kurumlarından gelen isim değişikliği talepleri konusunda bazı endişeler belirtilmiştir ancak unutulmamalıdır ki bir üniversitenin isim değiştirmesi hiçbir şekilde önceki iş ve işlemlerinin takipsizliği sonucunu doğurmayacak, mali ve hukuki yükümlülüklerine veya YÖK tarafından haklarında yürütülen soruşturmalara etki etmeyecektir.
Teklifle getirilen diğer bir husus ise Millî İstihbarat Teşkilatı bünyesinde "Millî İstihbarat Akademisi" adı altında bir yükseköğretim kurumu kurulması ve söz konusu yükseköğretim kurumunun istihbarat ve millî güvenlikle ilgili alanlarda lisansüstü eğitim öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapabilmesi hususlarının hüküm altına alınmasıdır. Millî İstihbarat Akademisinin bir yükseköğretim kurumu olarak kurulması durumunda Anayasa'nın 132'nci maddesinde düzenlenen özel hükümlere tabi yükseköğretim kurumları kapsamına girip girmeyeceği de değerlendirilmiştir. Emniyet teşkilatının devlet organizasyonu içinde yüklenmiş olduğu görev ve sorumluluklar göz önüne alınarak Millî İstihbarat Teşkilatının 2937 sayılı Kanun'la belirlenen görevleri itibarıyla bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği görülmüştür. Yargıtay 8. Dairesinin, Millî İstihbarat Teşkilatının polis ve Jandarma teşkilatı gibi devletin iç ve dış emniyet muhafaza kuvvetlerinden olduğuna yönelik kararı da bu çerçeveyi desteklemektedir. Ayrıca, şu da hatırlanmalıdır ki kamu görevlilerinin her türlü özlük hakları Anayasa'ya göre kanunla düzenlenirken 2937 sayılı Kanun'un 12'nci maddesinde MİT personelinin görev, yetki ve sorumluluklarının genel hükümlere ilave olarak atama, hizmet süreleri, Teşkilata alınma usul, esaslarının yönetmelikle düzenleneceği hükmü bulunmaktadır. Söz konusu kanun Anayasa Mahkemesinin denetiminden geçmiş ve bu durumun kurumun faaliyetlerinin bir gereği olduğu da kabul görmüştür. Kurum içinde meslek içi eğitim amacıyla kurulmuş İstihbarat Akademisi ve Eğitim Merkezi hâlihazırda faaliyettedir, hatta yoğun bir talebe cevap verebilmek adına diğer ülkelerin istihbarat servislerine de meslek içi eğitimler verilmektedir. Buradaki eğitimlere yükseköğretim kurumlarından da öğretim üyeleri katılmakta ancak bu eğitimlerde akredite şekilde yüksek lisans ve doktora diploması verilememektedir. İstihbaratın akademileştirilmesi çalışmalarının dünyadaki iyi uygulama örnekleri de incelenerek Millî İstihbarat Akademisinin akredite bir eğitim kurumu olabilmesi için bu yasal düzenlemeye gerek duyulmuştur. Teklifle kurulması öngörülen akademi, YÖK'ün denetiminde olacak -bu husus da dile getirildi, bir kez daha altını çiziyorum- ve organlarının oluşumu YÖK mevzuatı çerçevesinde hayata geçirilecektir. Aksi takdirde zaten, amaçlandığı gibi, dünya çapında diğer benzer akademiler gibi akredite olması mümkün olmayacak, yüksek lisans ve doktora dereceleri veremeyecektir. Ayrıca, Millî İstihbarat Akademisinin kurulması ve işleyişi yönetmelikle belirlense de Meclis bünyesindeki Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunun MİT faaliyetlerini de denetlemesi gibi Millî İstihbarat Akademisinin faaliyetleri de ilgili Komisyon tarafından denetlenecektir.
Teklifteki bir diğer husus da Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesine dair Anayasa Mahkememizce verilen iptal kararlarına uyum sağlanması amacıyla yapılan düzenlemedir. Malumlarınız, söz konusu üniversite, 6742 sayılı Kanun'la onaylanması uygun bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti'nde Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin Kurulmasına Dair Anlaşma kapsamında 7034 sayılı Kanun'la kurulmuştu. İkili anlaşmanın 5'inci maddesine her iki ülkenin tayin edeceği Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Konseyinin akademik, mali ve idari konularda tamamen yetkili olduğuna dair bir ibare konulmuştu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Kanunun bu ibareye dayanılarak hazırlanan 7'nci maddesi, Anayasa'nın 130'uncu maddesindeki yükseköğretim kurumlarının denetimine ilişkin hükme aykırı bulunduğu için Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Görüşülmekte olan teklif kapsamında oluşturulan denetleme kuruluyla iptal kararına uyumlu yeni düzenlemeler hüküm altına alınmaktadır.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararında üniversiteye tahsis edilen araziyle ilgili hususun da doğru anlaşılması gerekmektedir. Türk-Japon Üniversitesine yapılan tahsis, arazinin sadece orman alanı vasfı taşıması nedeniyle iptal edilmemiştir. Söz konusu kararda, orman vasfı taşıyan arazinin denetimsiz şekilde tahsis edilmesi konusunda bir duyarlılık belirtilmiş ve yapılmakta olan düzenlemeyle bu hususlar giderilmiştir.
Teklifle yapılan düzenlemelerin ülkemiz için faydalı olmasını diler, yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)