| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 01.02.2023 |
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Ben tabii, burada konuşan bazı hatipler gibi çok heyecanlı, böyle ayranınızı kabartacak şeyler söylemek yerine ne yapmak istediğimizi, ne getirdiğimizi, niye böyle bir kanun teklifi sunduğumuzu arz ediyorum.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - AKEV'in adını niye değiştirmek istiyorsunuz, bunu gerekçeleriyle anlat, beni ikna et, ben de altına imza atayım.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Arz edeceğim, sabredin efendim.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Sabredeceğim.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Şimdi, özellikle "Hepinizi saygıyla selamlıyorum." derken Komisyonda da bunu ifade ettim ama Komisyonda olmayan arkadaşlarımız burada olduğu için bunu bir kez de Genel Kurulda ifade etmekte yarar görüyorum. Şu anda biz ramazan ayı öncesinde sadece Türk milletinin anlayışı çerçevesinde "üç aylar" olarak adlandırılan bir dönemin ortalarına neredeyse ulaşmış bulunuyoruz, üç aylarınızı tebrik ediyorum.
Güzel bir tasarıyla geldiğimizi tahmin ediyorum, iddia ediyorum, burada öğrenci gelirlerinin yüzde 2'sini, faaliyet izninin geçici olarak durdurulmasını veya kaldırılması hâlinde öğrencilerin eğitimlerinin tamamlatılması için kullanılmak üzere bir banka hesabına nakit olarak tutmak zorunda kalan vakıf yüksek öğretim kurumlarına -burada tüccar arkadaşlarımız var, sanayici arkadaşlarımız var, iş yeri çalıştıran arkadaşlarımız var; benim onlardan öğrendiğim- paradan asla farkı olmayan ve gayet de zor alınabilen banka teminat mektubuyla bu yükümlülüklerini yerine getirebilme imkânı tanınmaktadır. Bunun vakıf üniversitelerinin faaliyetlerini mali açıdan biraz daha rahatlatmak babında bir teklif olduğu şüphesiz hepinizin malumudur.
Şimdi, gelelim hararetle tartışılan konulardan bir başkasına. İzninizle, bunu gayet net biçimde sizlere izah etmek istiyorum. Bakın, Anayasa Mahkemesinden yönetmelik dönünce biz bunu kanunlaştırmak, yasalaştırmak üzere Meclise sevk ettik. Şimdi, mesele şundan ibaret: 13 Nisan 1974'te ilk Öğrenci Disiplin Yönetmeliği yayınlanmıştır; daha sonra 13 Ocak 1985'te bu Öğrenci Yönetmeliği yeni birtakım ilavelerle, çıkartmalarla, düzenlemelerle yeniden yayınlanmıştır; artı, 18 Ağustos 2012'de yeniden yayınlanmıştır. Peki, bu yeniden, yeniden, yeniden yayınlanmanın sebebi nedir diye soracak olursanız şimdi, arkadaşlarımız "Şöyle olacak, böyle olacak, böyle sakıncaları var, şu tip birtakım uygulamalar bizleri zor durumda bırakacak, öğrencilerimizi biz cezadan kurtaramaz hâle geleceğiz." diyorlar ya, ben size onları arz etmek istiyorum. Bu yönetmelikler idari yargı denetimiyle şekillenmiştir ve şu an yürürlükte olan yönetmelik son şeklini almıştır. Yönetmeliği, uygulamaları bazen üniversite, bazen öğrenciler idare mahkemelerine götürmüş ve idare mahkemeleri orada kararlarını vermiştir yani yönetmelik daha önce defalarca mahkemelere gitmiş gelmiş ve onaylanmış bir yönetmeliktir. Anayasa Mahkemesi, her nedense Anayasa Mahkemesine başvurular sonucu, daha önce yönetmelikle düzenlenen bu disiplin suçlarının yönetmelikle düzenlenemeyeceğini belirtti -daha önce de biz aynı komisyonda bunu çıkarttık- personelle alakalı da dedi ki: "Yönetmelikle siz bunu düzenleyemezsiniz." daha doğrusu, "657 sayılı Kanun'la düzenleyemezsiniz, kendi kanununuza dercetmeniz lazım." Biz onu çıkartmıştık. Şimdi de Anayasa Mahkemesinin bu mütalaası ve bu reddi üzerine herhangi bir değişiklik yapmadan, daha önce idare mahkemelerince defalarca test edilmiş bir hususu, bir yönetmeliği kanunlaştırıyoruz. Teklif edilen kanun metni bu yönetmeliğin Anayasa Mahkemesinin kararları doğrultusunda maddelerinin aynen alındığı bir metindir. Sadece iki husus eklenmiş buna yani öğrenci disiplin suçları yönetmeliğinde olmayan iki şeyi biz burada kanun maddesine ilave etmişiz; birincisi sigara içme yasağıyla alakalı alanın belirlenmesi hususu, ikincisi Hayvanları Koruma Kanunu'nun ihlali.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Zaten ayrı bir kanun var, zaten onların kanunu var.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ya, kanun var o konuyla ilgili Hocam, dedik ya Komisyonda.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Uyarma cezasının kaldırıldığını ve mağdura itiraz hakkı gibi birtakım iyileştirmelerin getirildiğini de ifade edelim. Şimdi geçiyorum bunu.
50/d'den 33/a'ya geçirilmeyle alakalı, gördüğüm kadarıyla ne Komisyon üyelerimiz arasında ne burada, Genel Kurulda konuşan hatipler arasında herhangi bir aykırı fikir olmamıştır; bu olumlu karşılanmış, teşvik edilmiş, alkışlanmıştır. Demek ki isabetli bir madde getiriyoruz.
Ayrıca, burada, Türk-Japon Üniversitesi... Onunla alakalı da zannediyorum arkadaşlarım bir değiştirme teklifi şu anda hazırlıyor. Ben bu hususun da tartışmalardan uzak bir şekilde hallolmuş olacağını görüyorum.
Millî İstihbarat Teşkilatı bünyesinde Millî İstihbarat Akademisi kurulması...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Sayın Özdemir, madde 2, disiplin, madde 2.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Ben dinledim sizi.
Orada, Millî İstihbarattan gelen, hukuk işlerinden sorumlu arkadaşımız diyalogların karşılıklı gelişmeleri içerisinde konuyu anlattığında üyelerimizin tamamının ikna olduğunu "Tamam, madem ki bu iş böyledir, biz de bu hususta itirazlarımızı geri çekiyoruz, Millî İstihbarat Akademisinin kurulmasına bizler de bu şekliyle razı oluyoruz." dediklerini biliyorum; herkes de oradaydı, hepiniz de biliyorsunuz. Ama orada karşılıklı bir diyalog olmuş, denilmiş ki: "Madem madde metni, kanun teklifi niye böyle yazıldı?" Arkadaşımız da demiş ki: "Efendim, teklifi ben yazmadım." Kaldı ki arkadaşımızın açıklamaları sayfalarca tutar, bana gönderdiği metinler sayfalarca tutar. Bunların hepsini bizim gerekçelere falan yazmamız mümkün değil. Orada böyle vuzuha kavuşturulunca karşılıklı konuşma içerisinde geçmiş bir sözdür. Bunu alarak kanun teklifini hazırlayan insanları itham etmenin herhangi bir tutarlı tarafı -biraz insafsızca buluyorum, kendim olduğu için değil- hakikaten olmadığı kanaatindeyim.
Bir başka husus, deniliyor ki: "Efendim, bu üniversitelerin isimleri niye değiştiriliyor? Bir üniversitenin ismine itirazımız yok, ikinci bir üniversitenin isminin değiştirilmesine itirazımız yok ama şu, şu üniversitelerin isimlerinin değiştirilmesine itirazımız var. Sebep de devam etmekte olan mahkeme sürecidir. Yargının sonuçlanmasını beklemeden niye böyle bir değişiklik önerisiyle karşımıza geliyorsunuz?"
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Evet, siz niye değiştiriyorsunuz?
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Çok iyi anladığımı ben biliyorum ve size de bunu biz Komisyonda çok net birtakım hatta basit denilebilecek ifadelerle... Ki ben bugün o kadar Genel Kurulda detaya girmek istemiyorum. Orada vaktimiz uzun olduğu için ben size uzunca örnekler vermiştim. Şunu biliyoruz biz: Bir üniversitenin isminin değiştirilmesi YÖK'ün bu üniversite hakkında sürdürdüğü soruşturmanın bu üniversiteden düşmesi anlamına gelmez.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Ahmet Hocam, onu biliyoruz. Değişikliği başka bir kanunda getir.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ödüllendirme oluyor.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Devam ediyorum: Bu değişiklik, bu üniversitenin borçları, bu üniversitede meydana gelen yolsuzluklar... Ki bunlar şu anda iddia aşamasındadır. Ben yine utanarak söylüyorum. Bu kadar hukukçu milletvekilinin olduğu bir yerde benim bunları söylemem, bir sosyal bilimci, bir ilahiyatçı hoca olarak benim için hakikaten zor ama söylemek zorundayım. Suç, mahkemede tescillenip suç olarak belirlenene kadar masuniyet ilkesi vardır.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Meclisi alet etmeyelim diyoruz biz. YÖK'ün denetiminde. YÖK bitirsin, öyle getirsin.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - YÖK denetiminde.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Masumiyet değil, masuniyet ilkesi vardır. Suçlar mahkeme tarafından tespit edildiği zaman ancak suçtur.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Üniversite öğrencilerini niye uzaklaştırdınız madem?
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Hocam, bunu değiştirmeyi ertelersen ne olur, kıyamet mi kopuyor? Kıyamet mi kopuyor?
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Şimdi hukuki herhangi bir etkileme olmayacak, YÖK'te herhangi bir etkileme olmayacak; sadece bir isim değişikliği...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Üniversite öğrencilerini yargı kararı olmadan niye uzaklaştırıyorsunuz? Masumiyet teorisinden bahsediyorsunuz.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Hocam, bakın, ben size anlatayım: Bunun herhangi bir etkisi olmayacak. Bu değişiklik herhangi bir şekilde hukuki süreci etkilemeyecek.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Peki, AKEV... Bu konuda karar çıkarsa vicdanın sızlamayacak mı Ahmet Hocam?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Sayın Başkan, sesi keselim, aralarında tartışsınlar.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Bu hususta YÖK'ün tutumunu size ben bunu defalarca söyledim, izninizle bir daha söyleyeyim.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Sizin gerekçenizi açıklar mısınız?
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Yıldırım Bey, lütfen, istirham ediyorum, istirham ediyorum.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Gerekçenizi açıklayın, isim değişikliği gerekçenizi açıklayın. Ben itiraz gerekçemi söyledim.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Yine söyleyeyim, YÖK'ün bu husustaki tutumu açık ve nettir. Herhangi bir üniversite, kendisine isim değişikliği teklifiyle geldiğinde bu teklifi onaylamaktadır, kabul etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Biz niye onaylıyoruz Meclis olarak YÖK'ün yanlışını?
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Ahmet Bey, biz noter değiliz ya, noter değiliz. Meclis buna "hayır" diyebilir, biz noter değiliz.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - YÖK'ün suçuna niye ortak ediyorsun bir de?
BAŞKAN - Sayın Kaya...
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Bugün biz, yine bu Mecliste, bu Genel Kurulun aldığı kararla şahıslara, vatandaşlarımıza bir defaya mahsus olmak üzere, herhangi bir şekilde sorguya tabi tutulmaksızın isimlerini değiştirme hakkı veriyoruz.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Mahkemede bile isim değişikliği sorguya tabi tutuluyor, etme ya!
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Üniversiteden bahsediyoruz, üniversiteden.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Bu isim değişikliği herhangi bir şekilde onun borçlarına, onun geçmişte yapmış olduğu suçların silinmesine vabeste değildir. Dolayısıyla bu hususta bir bardak suda fırtına koparmak üzere burada yapılan konuşmaları da ben doğru bulmadığımı şahsım adına özellikle ifade etmek istiyorum.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ödüllendiriyorsunuz Hocam üniversiteleri, ödüllendiriyorsunuz. Kanunları uygulamayanları ödüllendiriyorsunuz.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Bu şekilde kanun teklifini huzurlarınıza getirmiş bulunuyoruz. Burada herhangi bir aydınlatılmamış, açıklığa kavuşturulmamış husus yoktur. Gayet net bir tekliftir. Bu teklifi huzurlarınıza sunmaktan da büyük bir mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim.
Saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)