| Konu: | "Yeter, söz milletindir!" sloganına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 01.02.2023 |
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk siyasi tarihine damgasını vurmuş 1950 seçimlerini beş dakikada anlatmak kolay olmayacak, inşallah elimizden geleni yapacağız.
"Kendi elimle kesip yâre verdiğim kalem, Fetva-yı hûn-ı nâhakımı yazdı ibtidâ" diyor 1950 yılının 14 Mayıs akşamında CHP iktidarının Başbakan Yardımcısı ve Bayındırlık Bakanı Nihat Erim. Bunu neden söylemiş birazdan söyleyeceğim. Sözün anlamı şu: Kendi elimle ucunu açıp yâre, dosta verdiğim kalem ilk önce benim idam fermanımı yazdı.
Demokrat Parti 1946'da kurulur kurulmaz halkın teveccühünü almaya başladı. Bunu gören Cumhuriyet Halk Fırkası bir baskın seçimle bunun önüne geçmeye çalıştı, muvaffak da oldu. Tüm engellemelere rağmen 66 milletvekili çıkardı 46'da çünkü o zamanki seçim kanunu şöyle 1946'da: "Açık oy, gizli tasnif." Bu yüzden, bu seçimlere "sopalı seçimler" denir Türk siyasi tarihinde. Çünkü vatandaş geliyor, CHP'li idarecinin gözü önünde, onun bakışları altında oy kullanıyor, sonra oylar gizli sayılıyor; ne olduğunu kimse bilmiyor. İşte, 1950'ye giderken seçim kanunu değişiyor; gizli oy, açık tasnif usulü getiriliyor. Yani Türk siyasi tarihinde ilk defa bir Seçim Kanunu oluşturuluyor şubat ayında, kabul ediliyor. Daha önce partiler Dernekler Kanunu'na tabiler. Ayrıca, 5 ilde aday çıkaranlara radyoda propaganda yapma hakkı veriliyor. Diğer bazı hususlar var, onları es geçmek durumundayım.
Seçimlere doğru giderken her iki taraf propagandaya başlıyor, seçim beyannamesini oluşturuyor. Demokrat Partinin en çok uğraştığı şey "muvazaa partisi" ithamı yani danışıklı dövüş, "Bu, gerçek bir parti değildir." ithamıyla karşı karşıya kalıyor ve propagandasını Cumhuriyet Halk Fırkasının vaatlerinin gerçekçi olmadığına dair propaganda yaparak inşa ediyor. Cumhuriyet Halk Fırkası ise dini aklına getiriyor çünkü Demokrat Parti sıklıkla CHP'yi din düşmanı olmakla suçluyor ve ne tesadüftür, tam da o günlerde, seçimlere doğru giderken birdenbire dinle alakalı reformlar yapmaya başlıyor: 1946'da hacca gitme serbestisi getiriliyor. 1947'den itibaren din eğitimi ve din adamı yetiştirme gündeme alınıyor. Yine, 1947, 7'nci Büyük Kurultay'da parti programına kanun tarafından yasaklanmayan ayin ve ibadetlerin yapılabileceği ekleniyor. Din eğitimi dersleri başlatılıyor, dershaneleri açılıyor 1947'de. Şubat 1949'da genelgeyle ilkokullarda din eğitimi dersi okutulmaya başlanıyor. Yine, 1948'de bayramlarda kametler Arapça okunabiliyor, Haziran 1949'da Ankara Üniversitesine bağlı olarak İlahiyat Fakültesi açılıyor ve devam ediyor. Nihayet, seçimlere iki ay kala 4 Martta bir kanun değişikliğiyle tekke ve zaviyeler açılıyor. Şimdi, vatandaş tabii ki bunu görüyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İmam-hatipleri kim açmış, imam-hatipleri?
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) - Fakat bunların hiçbiri başarıya ulaşmayacaktır.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yirmi yılda ne yaptınız?
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) - Nihayet, seçim günü -"Beyaz İhtilal" deniyor buna o gün- kansız, sıkıntısız, herhangi bir şiddet eylemi olmadan iktidar değişikliği olduğu için bu seçimlere "Beyaz İhtilal" denir, bunu da vurgulamak isterim.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - "Beyaz İhtilal"i göreceksiniz 14 Mayısta.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) - Ve o gün Cumhuriyet Halk Partisinin en çok istediği şey, çoğunluk sistemi yüzünden büyük bir hezimete uğruyor. Çoğunluk sistemi şu: Bir ilde en çok oyu alan parti tüm vekilleri alıyor. Bunu almak için çok mücadele ediyor CHP.
BURHANETTİN BULUT (Adana) - Ya, senin baban da CHP'liydi.
ORHAN SÜMER (Adana) - Yetmiş yıl geçmiş, yetmiş yıl; bugüne gel, bugüne.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) - Yeni seçim kanunu yapıldığı hâlde buna diretiyor ve bu yüzden, bu kanun yüzünden yüzde 40 oy almasına rağmen milletvekillerinin sadece yüzde 14'ünü alıyor. Demokrat Parti yüzde 53 oy almasına rağmen milletvekillerinin yüzde 84'ünü alıyor. Bu yüzden Nihat Erim diyor ki: "Kendi elimle kesip yâre verdiğim kalem,/Fetva-yı hûn-ı nâhakımı yazdı ibtidâ." "Kendi elimle açtığım kalem,/ilk önce benim idam fermanımı yazdı."
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Bugüne gel, bugüne.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sonuçta, demokrasiyle çoğulculuğa geçilmiş. Siz ne yaptınız? Seçimlerde şiddet uyguladınız Urfa'da.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) - Yani kurdukları tuzağa kendileri düştüler. Tıpkı 1999'da Cumhurbaşkanımızı hapse attıkları zaman olduğu gibi, 2007'de e-muhtırayla, 367 garabetiyle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) - Daha önce nasıl ki kendi açtıkları kuyuya kendileri düştülerse yine o gün de kendi açtıkları kuyulara kendileri düştüler.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ben geldim, 2018 seçiminde Urfa'daydım.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) - 2012'de MİT kriziyle, 2013'te Gezi olaylarıyla, 17-25 yargı darbesiyle, 2016 FETÖ darbe girişimiyle hepsinde birer kuyu kazdılar, bu kuyulara kendileri düştüler. (CHP sıralarından gürültüler)
14 Mayıs 2023'te milletimiz vesayete "Yeter!" diyecek, darbe sevicilerine "Yeter!" diyecek, yirmi yıldır elde ettiği kazanımları bitirmeye çalışanlara "Yeter!" diyecek, Anayasa'dan Türklüğü çıkarmak isteyenlere "Yeter!" diyecek, Recep Tayyip Erdoğan'ı Joe Biden ve onun gibileriyle bitirmek isteyenlere "Yeter!" diyecek çünkü AK PARTİ iktidarında dağlar yol, viraneler bağ oldu. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - "Türkiye Cumhuriyeti"ni tabelalardan siz sildiniz, "Türkiye Cumhuriyeti"ni siz kaldırdınız tabelalardan; bak, Ziraat Bankasında "Türkiye Cumhuriyeti" yazmıyor sizin sayenizde.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)