GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:51
Tarih:18.01.2023

CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizi ekranları başında dünden beri yakından takip eden değerli Bursalılar ve Türkiye'nin her yerinden gözü şu anda Mecliste olan doğaseverler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tutanaklara geçsin öncelikle, evet, AKP sıralarında 4-5 milletvekili var. Teklif sahibi olan hiçbir Bursalı Milletvekili şu anda Genel Kurulda değil ve boş sıralara meramımızı anlatacağız ama milletimiz ekranları başında izliyor neyse ki, onlara derdimizi duyuracağız buradan.

Yine tutanaklara geçsin, bugün 18 Ocak 2023, Uludağ'da kar yok. Uludağ'da kasım ayından itibaren her sene kar yağarken son yıllarda aralığa, derken ocak ayına kaydı ki ocak ayı itibarıyla da -sonuna neredeyse yaklaşmışken- maalesef kar yağmadı. Sebebi ne? Hepiniz çok iyi biliyorsunuz, dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri olan küresel ısınma, iklim krizi. Ona sebebiyet veren ne? Tabii ki insanlar ve insanların yaptıkları. Peki, bu kanunla ne yapılmaya çalışılıyor? Uludağ'ın bağrına yine beton hançerler sokulmaya çalışılıyor, Uludağ yok edilmeye çalışılıyor. Bu yüzden, şu görüntü var ya Uludağ'ın böyle karlı, bembeyaz hâli, maalesef sizin bu yapacağınız kanun ve sonrasındaki işlemler yüzünden tarihe karışacak ve belki bizden sonraki nesiller karın ne olduğunu sadece bu resimlerden görecekler. Çünkü siz bu kanunla ne yapmak istiyorsunuz? 20 milyon metrekareyi, arkadaşlarımız anlattı, millî park olmaktan çıkarmak istiyorsunuz, burayı imara açmak istiyorsunuz; yetmiyor, bu alanın sınırsız bir şekilde sınırlarını genişletme yetkisini Cumhurbaşkanına vermek istiyorsunuz. Sonra Komisyonda karşımıza çıkıp diyorsunuz ki: "Biz orayı koruyacağız, kollayacağız." Nasıl koruyacaksınız? "Para cezası getirdik." Tabii üç beş kuruş para cezasıyla oraya belki 20 katlı, 30 katlı gökdelenler, oteller, villalar dikecek insanların bu cezadan çekineceğine bizi inandırmaya çalışıyorsunuz, aklımızla alay ediyorsunuz. Üstelik Bursa'daki bu projelerle ilgili karneniz çok çok zayıf, Bursa'yı berbat ettiniz yönetiminiz döneminde. Bakın, şöyle göstereyim: Bu ne değerli arkadaşlar sizce, bu ne? Bu, kent meydanı; bu, Bursa'nın kent meydanı. Siz hiç böyle meydan gördünüz mü dünyada Allah aşkına? Bu, AVM. "Kent meydanı yapacağız." dediğiniz yere 3-4 katlı AVM yaptınız. Bu ne? Meşhur fotoğraf var ya, uzaydan bile görünüyor. Bu da şu: "Kentsel dönüşüm yapacağız." dediniz, işte, bu ucubeyi Bursa'nın ortasına hançer gibi sapladınız. Uludağ görünmüyor birçok yerden, Bursa'nın havası, soluğu kesildi. Bu da işte, sizin Bursalılara ne yapacağınızı göstermek açısından yaptıklarınızdan bir tanesi.

Ayrıca, 2016 yılında da Kocayayla'da yaptıklarınızı biliyoruz. Orada binlerce ağacı kestiniz, hem de o ağaçların her biri yüz, yüz elli yıllıktı. (CHP sıralarından alkışlar) Ve oraya ne yaptınız, biliyor musunuz? Beton döktünüz, çelik konstrüksiyon üstüne de ahşap görünümlü plastik evler diktiniz. O yüzden, Uludağ'a yapacaklarınızı düşündükçe uykularımız kaçıyor maalesef.

Evet, bu sene, maalesef, yerel gazetelerde "Uludağ'a kar yağdı" "Uludağ gelinliğini giydi" gibi manşetler görmedik. Evet, Bursalılar, kışın, namıdiğer Keşiş Dağı'nı gelinlik giymiş bir geline benzetirler, şairler de öyle. Ben Uludağ'ı hep bir semazene benzetirim; Uludağ, binlerce yıldır döner durur, bir eliyle karları toplar, öbür eliyle sularını Bursa'nın ovalarına yayar; bir eliyle binlerce ağacından yüzlerce yıllık çınarlarından, köknarlarından oksijeni toplar, diğer eliyle Bursa'nın üzerine oksijen yayar. Ne yapar Uludağ? Dereleriyle, nehirleriyle verimli toprakları Bursa Ovası'na yayar ve bereket salar. Ama siz ne yapmak istiyorsunuz? Bu güzelim beyaz eteklerini Uludağ ovasına, Bursa Ovası'na, Bursa'ya savuran bu semazenin eteklerini, ellerini, kollarını kesmek istiyorsunuz.

Ah, Uludağ'ın dili olsaydı size "Ben size su veriyorum, siz bana beton veriyorsunuz; ben size oksijen veriyorum, siz bana demir kafesler veriyorsunuz. Binlerce yıldır bağrımda baktığım, beslediğim, o sizin 'vahşi' dediğiniz ayılar, kurtlar, yırtıcı hayvanlar bana sizin kadar zarar vermedi ey insanoğlu!" diyecektir ama Uludağ'ın dili yok. Biz onların da vekili olarak, doğanın da bütün canlıların da vekili olarak onların sesini duyuralım.

Ne yapacaksınız? Diyorsunuz ki: "Yetki karmaşası var, biz buna bir düzen getireceğiz." Yapacağınız şey şu, Komisyondaki konuşmalarınızdan şunu anladık: Geniş geniş yollar yapacaksınız, yine binlerce ağaç keseceksiniz. Otoparklar yapacaksınız, beton dökeceksiniz; çok katlı oteller, villalar ve lüks tuvaletler... Konuşma yapan diğer şehirlerdeki vekillere diyorsunuz ki: "Siz hiç Uludağ'a geldiniz mi?" Yani şunu demek istiyorsunuz: "Bir gelin, şu otellerin kötü tuvaletini görün, siz de bizi destekleyeceksiniz." Hayır efendim, hayır. Biz doğaya, bu nesli tükenmekte olan canlılara, bitkilere kuşlara sizin baktığınız açıdan bakmıyoruz; rant olarak bakmıyoruz, çok farklı bakıyoruz. Biz onlara geleceğe bırakmamız gereken, sürdürülmesi gereken bir ekosistem olarak bakıyoruz, hiçbir zaman böyle bir kanun teklifini desteklemeyiz.

Yani velhasıl, oraya lüks tuvalet yaparak oraya turist çekilmez, asıl orada yapılması gereken şu: Dünyada örneği çok az olan türler -bizim sıralarımızda var- yok olmak üzere olan bitkiler, böcekler, kuşlar, işte, Türkiye'de sadece 160 çift olup 2 tanesinin Uludağ'da olduğu sakallı akbabalar; onları tanıtırsanız ve korursanız ve insan yükünden ve betondan ve otellerden korursanız Uludağ asıl o zaman ülkemizin de dünyamızın da nasıl göz bebeğiyse göz bebeği olmaya devam edecektir.

Biz diyoruz ki: Bir sorun varsa gelin, bu yetkileri Millî Parklara verelim, Millî Parklar bu sorunu çözsün, çözer çünkü Millî Parkların vicdanına, bugüne kadar yaptıklarına güveniyoruz ama şu anki hâliyle. Şu anki hâliyle diyorum çünkü bir iki hafta önce Millî Parklar Genel Müdürlüğüne Avrupa Yakası Millî Emlak Daire Başkanını atadınız. Millî Emlak ne demek? "Alım satım" demek. Ne demek oluyor? Millî Parkların başına bu kişiyi getirdiğinize göre bütün millî parkları satmak istiyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, şimdi ben de size soruyorum, oy kullanmadan önce size soruyorum: Siz hiç Uludağ'a arabayla gitmeden yürüyerek dolaştınız mı, yürüyüş yaptınız mı? Siz hiç Uludağ'daki ağaçların arasında o temiz oksijeni çektiniz mi? Aras Şelalesi'nin kenarında oturup o suyun serinliğinde dinlendiniz mi? Siz hiç Karagöl'ün kenarına oturup termostan çay içtiniz mi? Siz hiç Bakacak'a çıkıp Bursa'yı izlediniz mi? Ki bir rivayete göre Osman Gazi Bakacak'a çıkıp "Beni şu gümüşlü kubbenin altına gömün." demiştir, tarihî anlamda da öyle bir izi vardır. Bunları yapmadığınızı biliyoruz, arabayla gidip sadece otellerin döküntülerine bakıyorsunuz. Diyorsunuz ki: "Biz Bursalılara sorduk, Bursalılar bizi destekliyor." Hayır efendim, hayır; Bursalılar desteklemiyor çünkü bu kanun teklifi geldiğinde Bursa Su Kolektifi imza toplamak için meydana çıktı ve sizin Osmangazi Belediyesi zabıtalarınız engellemeye çalışırken Bursa halkı o Su Kolektifi üyelerine sahip çıktı. Üç günde 3 bin imza topladılar, şu anda "Change.org"da 10 bin imzayı fazlasıyla geçmiş durumda vatandaşlarımızın bu kanun teklifine karşı çıkışları. Ve gerçekten bu söylediğinizde samimiyseniz buyurun bir daha hep beraber gelin, Bursalılara bir daha sorun diyorum "Bu kanun teklifini destekliyorlar mı desteklemiyorlar mı?"

Evet, asıl amacınız biliyoruz ki Uludağ'da daha önce gerçekleştirilmek istenen plan değişikliğine, projelere karşı 20 civarı dava açıldı Bursa Barosu öncülüğünde, hepsinden de bu planlar, projeler geri döndü; bunu aşmaya çalışıyorsunuz. Tek amacınız rant, para. Yani endemik bitkiler diyoruz, soyu tükenmekte olan canlılar diyoruz, bunlar size komik geliyor biliyorum maalesef. (CHP sıralarından alkışlar) Ama o yok olmak üzere olan türler var ya, bak, Alan Başkanlığı ilan ediyorsunuz ya şurayı, şu kırmızı noktalar, bu kırmızı noktalar o endemikler yani sadece Uludağ'da veya sadece Bursa'da olan bitkiler. Hani, diyorsunuz ya "Ya altı üstü bir kaya parçası, çorak alanlar; o yüzden biz burayı genişletiyoruz, burada bir şey yok." diyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Asıl o endemikler, nesli tükenmekte olan bitkiler o ilan edeceğiniz alanın içerisindedir; bunu da bilin. Oradaki her taşın, her kayanın, her çakılın, her çöpün bir anlamı var, bir sebebi var, doğaya bir katkısı var. O yüzden bunları böyle küçümsemeyin diyorum.

Gelin bu kanun teklifini geri çekin. Geri çekmezseniz de biz elbette ki Anayasa Mahkemesine götüreceğiz, biz elbette ki -az kaldı seçime, artık dört beş ay zamanımız kaldı- iktidar olduğumuzda bu kanun teklifini tabii ki ortadan kaldıracağız. Peşkeş çekmeyeceğiz hiçbir sermayedara, hiçbir yandaşa peşkeş çekmeyeceğiz ve Uludağ'ı gelecek nesillerimize bırakacağız. (CHP sıralarından alkışlar) Uludağ hep yaşayacak, insanlar ölse bile Uludağ binlerce yıl orada var olacak.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)