GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:50
Tarih:17.01.2023

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına 380 sıra sayılı Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Millî parklar, doğal güzellikler, tarihî eserler, ormanlar, nehirler, göller, dağlar, şehirler, kısacası çevre ve doğa bizim değildir, gelecek nesillerin bize emanetidir. Ülkemizde var olan bütün güzellikleri korumak ve onları sonraki nesillere teslim etmek vazifemizdir. Halkın siyasetten beklentisi de budur, bu olmalıdır.

Ülkemizde var olan bütün kaynakların, çevrenin, doğanın, madenlerin, insan kaynağının, hepsinin doğru yönetilmesi, korunması, geliştirilmesi, iktidarın görevidir. Defaatle buradan, madenler için yapılan doğa katliamlarından bahsettik. Madene zeytinliklerden daha çok önem verdiniz. İnşaatla gelecek gündelik kazanç Salda Gölü'nün güzelliğinden daha önemli oldu sizin için. Kanadalı bir firmanın altın için Kaz Dağları'ndaki ağaç katliamına göz yumdunuz. Marmara Denizi'ndeki müsilaj bilinçsiz çevre politikalarınızın eseriydi. Plansız HES'ler yüzünden su baskınları oldu, Karadeniz'i sele teslim ettiniz. Birçok vatandaşımızın canına mal olan dere yatağına yerleşim yeri kurulmasına izin verdiniz. Bunlar yalnızca birkaç örnek.

Bugün karşımızda duran, neden gündeme geldiği muğlak olan kanun teklifi kabul edilirse, Bursa Uludağ, iktidar partisinin gündelik hesaplarla yaptığı politikaların kurbanı olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Bu kanun teklifi yaklaşık 13 bin hektarlık alana sahip, 171'i endemik olmak üzere 1.320 bitki türüne, Avrupa ölçeğinde 54 ve küresel ölçekte 3 nesli tehlike altında olan bitkiye, 16 nadir türe ev sahipliği yapan, yılda 800 bin civarında ziyaretçiyi ağırlayan, Uludağ Millî Parkı'nı olumsuz etkileyecek. Üstelik buna da gerekçe olarak, biyolojik ve jeolojik zenginliklerin ekonomiye kazandırılması iddia edilmektedir. Kamuoyundaki tepkilere baktığımızda bu kanun teklifinin Uludağ'da yeni yapılaşmaların önünün açılmasına, halkın temiz hava ve su kaynağı olan bu alanın kirlenmesine, mevcut bitki ve hayvan habitatının önemli bir kısmının yok olmasına sebep olacağı, madencilik faaliyetlerine yol açacağı endişesi mevcuttur. Kaldı ki bu endişenin beyhude olmadığı da ortada. Nitekim çevreyi ve doğayı bu kadar ilgilendiren bir kanun teklifinin Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna getirilmiş olması, Çevre Komisyonundan bilgi ve görüş alınmaması bu endişeyi destekler niteliktedir.

Kanun teklifi sürecinde bir diğer ilginç nokta da Millî Parklar Genel Müdürlüğünün Uludağ çevresini iyi yönetemediğinin iddia edilmesidir, üstelik bu iddia teklifi desteklemek amacıyla yapılmıştır. Anlamadığımız nokta şu: Millî Parklar Genel Müdürlüğü yalnızca Uludağ Millî Parkı'nı mı iyi yönetemiyor? Genel Müdürlüğün sorumluluğundaki diğer alanları da kanun teklifi vererek birer birer Millî Parklardan almaya devam mı edeceksiniz? Madem sorun Millî Parklar Genel Müdürlüğünde o zaman onu düzeltmek daha makul bir çözüm değil mi?

Değerli milletvekilleri, gerekçede ifade ettiğiniz "jeolojik zenginlik" ne anlama geliyor? Jeoloji, toprak altı bilimi demektir; toprak altındaki petrol, maden ve yer altı su kaynakları akla gelmelidir. Jeolojik zenginlikleri ekonomiye kazandırmak demek bölgeyi ve alanı madenciliğe açmak demektir. Bir başka ifadeyle ülkemizin en nadide, en güzel doğa alanlarından birinin yok edilmesi demektir.

Bu sebeple, tüm halkımızın, özellikle Bursa'da yaşayan Bursalı vatandaşlarımızın önemli bir kısmının itiraz ettiği ve endişeyle yaklaştığı bu kanun teklifinden vazgeçmenizi, kamuoyunda doğa talanına dair herhangi bir tedirginliğe mahal vermeyecek, çevre dostu düzenlemelerle Uludağ hususunda olumlu katkılar yapmanızı bekliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)