| Konu: | Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 04.01.2023 |
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülkenin ne şekilde yönetildiğinin aynalarından biri de o ülkede bulunan cezaevlerinde yaşanan vakalar, yaşanan olaylardır. Özellikle AKP Hükûmeti ve onun Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, her ağzı açıldığında 12 Eylül 1980 darbesi ve Kenan Evren şahsındaki bütün cuntacıları eleştirerek mahkûm eder. Hatta son gelişmelerde, tüm kamuoyunun malumu olmak üzere, Kenan Evren'in dünya işkence tarihine geçirdiği ve 1980 yılında dünyada denenmemiş işkence yöntemlerinin denendiği Diyarbakır Cezaevi mevcut AKP iktidarı tarafından tasfiye edilip bir müze hâline getirilme kararı alındı. Bakın, aynı iktidar bunları yaparken, diğer tarafta, gerçekten Kenan Evren cuntasını aratmayacak, onun ötesinde cezaevlerinde uygulamalar yapmaktadır. Şu anda Bolu Cezaevinde hükümlü bulunan Mehmet Zahar Oluk yargılanmış ve sekiz yıl altı ay olmak üzere hüküm giymiştir. Cezaevinde geçirmiş olduğu süre şartlı tahliye edilmesini ve koşullarını gerçekleştirmiş, şartlı tahliye edilmesi gerekirken cezaevi idaresinin vermiş olduğu bir raporla bu hakkı elinden alınmıştır. Buna yönelik ceza infaz hâkimliğine yapmış olduğu itiraz da yine ceza infaz hâkimliği tarafından reddedilmiştir. Şimdi, Mehmet Zahar Oluk şahsında buradan soruyoruz: Bolu Cezaevi, Türkiye Cumhuriyeti yasalarının uygulanmadığı bir yer mi, farklı bir cumhuriyet mi? Bu cezaevinde bulunan, Mehmet Zahar Oluk'la aynı durumda olan yaklaşık 15 siyasi tutsak yine şartlı tahliye koşulları gerçekleşmesine rağmen tahliye edilmemiştir. Hatta, Bolu Cezaevi yönetimi sadece siyasi tutsaklara değil, orada hükümlü bulunan adli hükümlülere yönelik de şartlı tahliye hükümlerine uymamaktadır. Yapılan itirazların tümü ama tümü de ceza infaz hâkimliği tarafından reddedilmektedir. Bunların içerisinde haklı olan hiç mi bir talep yoktur? Yine, Mehmet Zahar Oluk'un şartlı tahliye talebinin reddedilmesinin gerekçeleri olarak idare tarafından şöyle deniliyor: "Suyu fazla kullanma, elektriği fazla tüketme, verilmiş olan kitapları okumama." Oysa verilen kitapları her gün... İki günde bir, bir kitap okuyor, elektrik ve su aşımının da olmadığı aşikâr, ortada. İşte, cezaevleri gerçekliği bu. Yine, bir toplumu oluşturan insanların tek tek vicdanları o toplumdaki adaleti oluşturur.
Özellikle AKP Grubu, bakın, Mehmet Emin Özkan, tam 84 yaşında; hâlen cezaevinde hükümlü olarak tutulmakta. Hepinizin babaları var, dedeleri var; vicdanlarınız mı kurudu? Mehmet Emin Özkan ağır kalp hastası, 5 defa kalp krizi geçirdi, şeker hastası, görme ve işitme kaybı var, kemik erimesi var; hastanelerin "Cezaevinde kalamaz." raporu olmasına rağmen bir türlü tahliye edilmiyor. Mehmet Emin Özkan'ın cezaevinde yaşamını yitirmesi hâlinde bütün sorumluluk özelde şu andaki Adalet Bakanlığı olmak üzere AKP iktidarınındır. Bu ölüme ve benzer ölümlere son vermek için, cezaevlerinde yaşayan bütün hasta tutsakların tedavileri yapılmalı, cezaevlerinde tedavileri mümkün değilse öncelikle de tahliye edilip dışarıda tedavi imkânları sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Yine cezaevlerinden Afyon F Tipi Cezaevinde de sistemli, sürekli bir şekilde, burada bulunan mahpuslara, hükümlülere yönelik darp, cebir, zamansız bir şekilde koğuş baskınları, koğuş aramaları, ayakta sayım almalar... Bunlar bir gün değil, iki gün değil, üç gün değil, sürekli bir şekilde, aylarca uygulanmış bir hâlde. İşte bu uygulamalara karşı yasaların uygulanması, hukukun uygulanması için, burada hükümlü bulunan 5 siyasi hükümlü bedenlerini açlık grevine yatırdılar. Şimdi, yasaların uygulanması için insanların bedenlerini açlık grevine yatırmaları mı gerekir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Vicdanlarınız kurumasın, cezaevlerine çözüm olun.
Saygılar. (HDP sıralarından alkışlar)