| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 07.03.2013 |
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı'nın 14'üncü maddesinin (4)'üncü fıkrasında vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
14'üncü maddeye baktığımızda, lisanssız yürütülebilecek faaliyetleri düzenleyen bir yasa maddesi. Burada, daha çok, sisteme dâhil olmayan, küçük çapta üretim yapan yerlerin faaliyetlerinin nasıl düzenleneceğine dair bir madde üzerinde konuşuyoruz.
Bu 14'üncü maddede "Bu kişilerin sisteme bağlanmasına ilişkin usul ve esaslar ile satışa başvuru yapılmasına ve denetim yapılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir." diyor. Biz "usul ve esaslar"dan sonra gelmek üzere, bunun Bakanlık görüşü alınarak kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenmesini öneriyoruz.
Esasen Milliyetçi Hareket Partisi olarak gerçekten çok itiraz ettiğimiz yasalar var; çok karşı çıktığımız, direndiğimiz yasalar var ama özellikle bu yasa ya da bu madde çok fazla da dikkate alarak çok fazla muhalefet ettiğimiz bir şey değil. Bunun bu şekilde olup olmaması o kadar da önemli değil. Bizim önergemizin elbette ki kabul edilmesini istiyoruz ama çok üzerinde durduğumuz bir şey değil.
Esas ifade etmeye çalıştığımız şey, biraz evvel Sayın Bakanım burada cevap verirken dedi ki "Biz bu işe `Bismillah.' deyip başladığımızda, değil böyle büyük hesaplar, paralar vesaireler, Allah bize tek kuruşu bile nasip etmesin bu olayda." ve biz kesinlikle inanıyoruz Sayın Bakanımızın bu niyetle, bu şeyle çalıştığına ama bu yasalar masum vaziyette çıkarıldıktan sonra hizmete sunulduğunda bazı kişilere farklı davranılması, farklı yerlerden, farklı şekillerde yapılması muhalefeti, vatandaşlarımızı en çok endişelendiren konudur. Yani, yasanın işleyiş sürecinde bir kısım insanlara daha farklı davranılması, daha onların menfaatine sunuluyor gibi ya da adrese teslim yasalar gibi olmuş olmasından rahatsızız. Yoksa elbette ki bu yasaların tamamına kökünden karşı değiliz. Onun için diyoruz ki: Bu yasalar işlerken yandaşlar çok fazla korunmasın.
Bir de şimdi, burada Elektrik Piyasası Yasa Tasarısı'nı konuşuyoruz. Biz biliyoruz ki, elbette vatandaşlarımızın birçoğu elektrik ücretlerini ödemekte zorluk içerisindeler. Hakikaten, Samsun'da özellikle -sulamada kullanılıyor elektrik- ürünleri sulamada kullanılan elektrik giderlerini -ben biliyorum, defalarca gidiyorum, görüşüyorum orada- vatandaşlar ödeyemediler arkadaşlar, ödeyemiyorlar; taksitlendirilmiş, tekrar ödeyemiyorlar. Yani, vatandaşların ödeyebilecekleri bir seviyeye çekmeyi amaçlamalıyız fiyatları; başka yapılacak bir şey yok, çok zor durumda. Üretime de etkisi oluyor bunların. Vatandaşlar icralık oluyorlar, borçlarını ödeyemiyorlar. Onun için, bu yasaları çıkarırken birinci önceliğimizin mutlaka ve mutlaka, elektrik ücretlerinin vatandaşlarımıza bir dert olmaktan? "Acaba elektrik faturası kaç lira gelecek, bunu ödeyebilecek miyim ödeyemeyecek miyim?" derdinden kurtarmamız lazım. Yani, harcama kalemlerinde elektrik fiyatları eğer vatandaşta önemli bir yer tutuyor ve bunu ödeyip ödeyemeyeceğini düşünüyorsa? Bunun hakikaten dünyada böyle olmadığını, birçok ülkede elektrik fiyatlarının ne olduğunun vatandaş öderken farkına bile varmadığını biliyoruz ama Türkiye'de çok pahalı geliyor; bunu ucuzlatmanın bir yoluna gideceğimize yaptığımız şey şu, daha çok işte, kayıp-kaçaklarla, tahsil parasıyla vesaire bunları artırma yoluna gidiyoruz. Bütün sıkıntı buradadır Sayın Bakanım. Yani, benim arz etmeye çalıştığım, bizim arz etmeye çalıştığımız, elektrik fiyatlarının, elektrik birim fiyatlarının ücretlerinin vatandaşlar tarafından ödenebilir olmasıdır; onu ifade edeyim.
Bir de birçok yasada, biliyorsunuz çıkan yasalarımızda AB'ye atıfta bulunuluyor. Bu yasada da AB'ye atıfta bulunuluyor. Yani, AB'ye atıfta bulunulunca bu yasa daha iyi, cici gibi geliyor herhâlde. Bu AB'de gelinen noktada 2005'te müzakereler açıklandıktan sonra sadece bir fasıl açılmış ve kapatılmış; onda da bir ilerleme yok. O hâlde ona da burada atıfta bulunmasının bir yararı yok diye düşünüyorum.
Acaba Oslo süreci de, Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmeler de bir Avrupa Birliği süreci midir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Devamla) - Onun müktesebatına uyumlaştırmak için mi bu görüşmeleri yapıyorsunuz" diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)