| Konu: | TÜRK POLİS TEŞKİLATININ SORUNLARINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 27.03.2012 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, geçen hafta şehit olan askerlerimize ve polislerimize Allah'tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı diliyorum.
Sizlere bugün, halkın algısından kaçırılan ve bunu da sistematik bir şekilde yapan AKP Hükûmetinin bize ve Türk halkına unutturduklarından bahsetmek istiyorum. Asıl konuya gelmeden önce, bir iki örnek verirsem konu iyi anlaşılır diye düşünüyorum.
Sıkça "dünya lideri" diye bahsetmiş olduğunuz Başbakan, şimdi soruyorum size, İsrail'den özür diletebildi mi? Diledi de benim mi haberim yok? Mavi Marmara'da 9 Türk'ün hunharca katledilişini Türkiye unuttu değil mi veya unutturuldu mu acaba?
Kıbrıs'a bir gemi yolladınız, adını hatırlayan var mı içinizde? Ben hatırlatayım isterseniz, adı Piri Reis idi bu geminin. Olayı da hatırlamazsınız ama sadece ben Türk insanına unutturduklarınızdan örnek veriyorum, bu nedenle de detayına girmeyeceğim.
Bir de CHP'li belediyelerin Alman vakıflarından yardım aldığı meselesi vardı. Başbakan bunu da unuttu. Sizce niye bu konudan hiç bahsetmiyor acaba?
Bu örnekleri çoklandırabiliriz ama şimdi asıl konuya geldiğimizde: AKP Hükûmeti, ne acıdır ki, PKK terör örgütü tarafından kaçırılan ve aylardır kendilerinden haber alınamayan devlet görevlilerini de unuttu. Dokuz aydır haber alınamayan bu insanlar, sizin Habur'da davul zurnayla karşıladığınız, Oslo'da gizli görüşmeler yaptığınız örgüt tarafından kaçırıldı. Oslo'da yaşanan rezaletin basına yansımasının ardından, her zaman yaptığınız gibi, dava açan savcıyı da görevden aldınız.
MİT'in başına geçmeden önce Başbakanlıkta müsteşar yardımcısı olarak görevliyken, PKK'yla Oslo'da Hükûmet adına pazarlık yapan, olayın basına sızması üzerine kişiye özel yasa çıkartıp koruma zırhına aldığınız müsteşarınız, bir görüşme de bu görevliler için yaptı mı acaba? Bence yapmadı tabii. Siz onları unuttunuz, unutmakla kalmadınız artık yok saydınız. Sizin unuttuğunuz ve yok saydığınız Astsubay Abdullah Söpçeler, Uzman Çavuş Zihni Koç tam iki yüz altmış gündür; kaymakam adayı Kenan Erenoğlu tam iki yüz otuz gündür, polis memuru Nadir Özgen tam iki yüz gündür, Uzman Çavuş Kemal Ekinci tam yüz seksen gündür terör örgütünün elinde. Siz, bu devlet için hayatlarını feda eden ordumuzun 3 ferdini, polisimizi, kaymakamımızı da unuttunuz. Unutmakla kalmadınız, onları yok saydınız ve yok saymaya da devam ediyorsunuz.
Terör örgütü tarafından kaçırılan ve yaşadığını sizlerin de terör örgütünün yayın organı TV'den öğrenebildiğiniz polis memuru Nadir Özgen'in maaşını bile bloke ettiniz. Gerçi Maliye Bakanının çok komik ve düşündürücü gerekçesini unutmamak lazım. Ne diyor Sayın Bakan: "Kaçırılan polisin maaşını terör örgütü çekmesin diye bankada bloke ettik." Sayın Bakan, burası muz cumhuriyeti mi diye sormak lazım. İsrail askeri Şalit'i kurtarmak için gösterdiğiniz gayretleri bu vatan evlatları hak etmiyor mu?
Geçen hafta bir televizyon kanalında yürekleri parçalarcasına ağlayıp feryat eden polis Nadir Özgen'in annesinin feryadını duymazdan gelmeye devam mı edeceksiniz? Müşerref Özgen'in sözleri sizin canınızı hiç acıtmadı mı? Yedi aydır evladının yolunu gözleyen, her kapı çaldığında yüreğine ateş düşen bu ananın haykırışları vicdanınızı hiç yaralamadı mı? "Analar ağlamasın" diyen sizler, ağlayan, feryat eden Müşerref anadan ne yazık ki bihabersiniz, yedi aydır kapılarını çalıp hâliniz nedir diye sormadınız. PKK'nın kaçırdığı polis Nadir Özgen`in babası Hidayet Özgen, 28 Ocak Cumartesi günü AKP`nin Söke ilçe kongresinde AKP Milletvekili Mehmet Erdem`in önünde diz çökerek "Hükümetsiniz, ne olur göz yaşlarımızı dindirin." diyerek yalvarırken, Sayın Erdem'in gözü yaşlı babayı "Girişimlerimiz sürüyor." diyerek geçiştirmesinin takdirini sizin vicdanlarınıza bırakıyorum.
Görüyorum ki asıl konuşması gereken iktidar sahipleri, suskunluk, çaresizlik, acizlik içinde. Daha önce Hikmetyar'a diz çökenler bugün milletin kendisini diz çökmekle karar kıldılar galiba. Yeni bir gündem olsa da bu olaylar gündemden düşse beklentisi içerisindesiniz.
İçişleri Bakanı, dokuz aydır terör örgütünün elinde olan, aileleri tarafından dört gözle yolları beklenen, devlet görevlilerinin akıbetleri hakkında üç maymunu oynuyor, "Görmedim, duymadım, bilmiyorum." diyor.
Polisler hangi şartlarda çalışıyor biliyor musunuz? Ben söyleyeyim: Sabah göreve gelen bir polis, akşam ne zaman eve gideceğini bilemez; fazla çalışma saatlerinin ne zaman olacağı, ne şekilde yapılacağı belli değildir. Üstelik bunu yaparken de tek kuruş ekstra ücret alamazlar. Yılda onlarca polis intihar eder. Ne yazık ki basit gerekçelerle bunları da geçiştiriyorsunuz.
Bakın size açıkça çağrıda bulunuyorum: 10 Nisanda Türk Polis Teşkilatının Kuruluşunun 167'nci Yılı'nı kutlayacağız ve artık bu insanları kandırmayın. Onların robot ve masal kahramanı olmadıklarını öğrenin ve görün. Onları kendi siyasal amaçlarınız için kullanmaktan vazgeçin ve cemaatlere mahkûm etmeyin diyor, saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akar.