GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:30
Tarih:06.12.2022

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, çok konuşuldu, endekslerden falan da söz edildi, ben de ifade edeyim, bugün bir daha baktım. Dünya Adalet Projesi'nin 2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne göre hukukun üstünlüğüne bağlılık konusunda 140 ülke içerisinde 116'ncıyız.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Merkezi neresi oranın?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ama bunların hiçbir kıymeti yok. Bakın, bu endeksler...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Uganda mı? Uganda'nın başkenti değil mi merkezi?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, bunların hiçbir kıymeti yok. Kıymet ne benim için biliyor musunuz? Sizin için kıymet ne? Sayın Bakan, size de söylüyorum, ne kıymetli biliyor musunuz? Hasköy mahkemesinin kararı, Bulgaristan'ın Hasköy mahkemesinin kararı; ondan herkesin utanması lazım, başta AK PARTİ'lilerin. Bu endeksler değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi değil, Anayasa Mahkemesi değil, Bulgaristan'daki Hasköy Mahkemesi diyor ki...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Endekslerin hepsi uyduruk, uyduruk.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Kim için diyor? Özel Kuvvetlere mensup bir şüpheliyle ilgili olarak... O şüpheli her gün Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Merkezine gidiyordu, sonra Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili olarak şüpheli oldu; bakın "fail" demiyorum "şüpheli" diyorum yani onun da masumiyet hakkı var. Ne dedi mahkeme biliyor musunuz; ona bakacağız. Bulgaristan -yakın siyasal ilişkilerimiz var, Hükûmetinizin de devletimizin de- ne söyledi biliyor musunuz, dedi ki: "Türkiye'de adil yargılama yok. Ben bu şahsiyeti Türkiye'ye iade etmiyorum." Bunu kim söylüyor? Kim söylüyor bunu? Kim söylüyor bunu ya? (CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yazıklar olsun!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ya, bundan biraz utan, utan! Ben değil, sen utan! Hasköy mahkemesi bir cinayet zanlısını, bir örgüt üyesini, şüphelisini, kırmızı bültenle aranan adamı, Türkiye'ye iade etmiyor. Ne diyor? "Türkiye'de adil yargılama yok." Sayın Bakan, size soruyorum: Aradan bir hafta geçti, bir kelime ettiniz mi, her şeye konuşuyorsunuz. Soruyorum Ömer Çelik'e, bir kelime etti mi, her şeyi konuşuyor. Buna bir şey söylediniz mi? Bakın, bir mahkeme diyor ki yanı başımızda: Yakın zamanın önemli bir siyasal cinayeti sizin iktidarınızdan sadece bir ay sonra olmuş, belki de size karşı olmuş ve bunu iade etmiyor. Eğer konuşmuyorsanız demek ki ilişkiniz var; demek ki ilişkiniz var, koruyorsunuz, buraya gelmesini istemiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, sordum ben, cevap yok. Sofya Büyükelçiliğimiz o davaya kimseyi gönderdi mi göndermedi mi? Müdahil oldu mu olmadı mı? Kırmızı bültenle aranıyor ve "Adil yargılama yok." deniyor Sayın Bakan, bundan utanın. İstediğiniz kadar bu endekslere "Yok hükmündedir." deyin ama Avrupa ülkeleri, dünya bunlara bakıyor, Bakanın söylediğine değil. "Efendim, bizde adil yargılama var." Kimse bunlara inanmıyor, bakın, söyleyeyim sizlere kardeşim, kimse inanmıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, çıkacak diyecek ki: "Selahattin Demirtaş dosyasında biz onu tahliye ettik; başka suçtan hükümlü, tutuklu. Osman Kavala kararını yerine getirdik." Ya, git bunu külahımıza anlat ya! Biz bu işin kitabını yazdık, külahımıza anlatın. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Türkiye'nin itibarını yerlerde süründürüyorsunuz, yerlerde gerçekten. Yargı diye bir kurum kalmadı, bakın, yargı diye bir kurum kalmadı. Buradan söylüyorum ve size ödev, bürokratlarınız arkada, hemen bir çalışma yapın. Bakın, Gezi davası, Kemal Kılıçdaroğlu davası, Çağdaş Hukukçular davası -daha sayayım- 28 Şubat davası, gazetecilerin davası, Zaman gazetesi davası ve haftaya görülecek İmamoğlu davası, daha sayabilirim. Mahkeme kompozisyonlarına bakalım, kaç kere değiştirmişsiniz, kaç kere? Bir bakalım beraber, kaç kere değişmiş ve niçin değişmiş, nasıl değişmiş? İstediğiniz kadar "Yargı bağımsızdır." deyin, yargı sizin emrinizdedir çünkü siyasal tercihiniz değişti. Türkiye'deki rejimin adı demokrasi değil, otokrasi. Otokrasi, bağımsız, tarafsız yargı istemez, asker ister, memur ister. Görevini layıkıyla yapan hâkimlere, savcılara bir şey söylemiyorum, tek tük var ama elinizi vicdanınıza koyun ya; teamül bizim hukukumuzun parçası değil mi, birinci sınıfta öğretmezler mi, yargının ve Yargıtayın bir teamülü yok mu? Ya, bir günlük adamı Anayasa Mahkemesi üyesi yaptı -Türkiye'nin yüksek yargıçları- bir günlük, bir karara imza atmamış; ya, başka adam mı yoktu? Bakın, bu teamülleri yok ettiniz, yok ettiniz tümünü. Nasıl güveneceğiz bu Anayasa Mahkemesine, nasıl güveneceğiz o 109 Yargıtay üyesine? Bunu yapan Yargıtay üyesi her şeyi yapar, kendi teamülüne uymayan Yargıtay üyesi her kötülüğü yapar. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, yargı çürümüş. Ya, size soruyorum, burada sordum; Sayın Bakan, elini vicdanına koy, gel burada cevap ver: Ya, Tahir Elçi davası, hepimizin vicdanı, duruşmadaydım ben. Bir duruşma 23 Kasımdan 2023'ün Temmuz ayına, sekiz ay sonrasına ertelenir mi? Eğer bu suça ortak değilseniz o hâkimden hesap soracaksınız, nasıl sekiz ay erteler veya nasıl ara kararıyla Sayın Davutoğlu'nun dinlenmesi kararını geri çeker? Eğer ortak değilseniz, bakın, gelin burada söyleyin "Ortak değiliz, hâkim yanlış yapmıştır." Ne diyeceksin? "Efendim, hâkimler bağımsız ve tarafsızdır, duruşma defterine göre gün vermiştir." Külahıma anlat, külahıma. (CHP sıralarından alkışlar)

Son söz, hesabını soracağız; bunlarla helalleşmeyeceğiz, hesap soracağız ama adil biçimde, sizin yaptığınız gibi değil. (CHP sıralarından alkışlar)