GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN İLE ORMAN KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S: 428)
Yasama Yılı:3
Birleşim:73
Tarih:05.03.2013

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi tabii, değerli konuşmacılar tarımla ilgili konuştular yer yer, zaman zaman ve tarımla ilgili olarak da gerçek dışı birtakım ifadeler kullanıldı. Hem çiftçinin alacak-verecek, kredi bulamama vesaire konusu, borçluluk konusu gündeme getirildi hem de bunun dışında yine tarımla ilgili olumsuz bir tablo çizildi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle kayıtlara geçmesi açısından ifade etmek istiyorum, biraz önce burada dile getirildi, biz iktidara geldiğimiz yıl Türkiye'de çiftçiler Ziraat Bankasından 227 milyon lira kredi kullanabilmiş. Yüzde 59 faizle Ziraat Bankası, yüzde 68 faizle de tarım kredi kooperatifleri Türkiye'de çiftçiye kredi kullandırıyordu.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - O kredilerin çekilip kullanım oranını söyler misin?

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - 59 değil Sayın Bakan.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Yüzde 59'du, yüzde 68 de tarım krediydi.

Şimdi, Türk çiftçisi 227 milyon kredi alıyor. Bunun ne kadarını geri ödeyebiliyor biliyor musunuz? Sadece yüzde 38'ini yani aldığı 100 liranın 38 lirasını geri ödeyebiliyor, 62 lirasını geri ödeyemiyor. 2012 yılında, sadece Ziraat Bankası 22 milyar lira kredi kullandırıyor -22 milyar, milyon değil- bunun yüzde 99'a yakınını da çiftçi geri ödüyor. Yani bu, şu demektir: Çiftçi 22 milyar lira krediyi alıyor, doğru yerde kullanıyor ve borcunun da 100 lirasının yaklaşık 99 lirasını geri ödeyebilecek hâle geliyor ve faiz oranı da yüzde 0 ila yüzde 7,5 arasında değişen oranlarda. Bu önemli bir husus, özellikle bunu ifade etmek istiyorum.

Şimdi, tarım arazilerinden, bunların kullanılmamasından, emlakçıların açılmasından falan bahsedildi. Biz bir kanun çıkardık, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu. Bu kanun bizim tarafımızdan ilk defa çıkarıldı ve bununla biz, tarım arazilerinin amaç dışında kullanılmasını önledik. Eğer biz bu kanunu çıkarmasaydık 500 bin hektar arazi daha bugün tarım dışına çıkmıştı. Bizim çıkardığımız kanunla başvuru yapıp kendisine izin verilmeyen ve dolayısıyla tarımın içerisinde kalan 500 bin hektar civarında arazi korunmuş oldu, bu şekilde amaç dışına çıkmamış oldu. Bu da yine önemli bir konu.

Şimdi, tarım sektörünün büyümesinden, vesaireden bahsedildi. Tarım sektörü Türkiye'de büyüyor. 23,7 milyar dolarlık bir tarım hasılasını Türkiye 62 milyar dolara çıkardı ve 62 milyar dolarlık hasılayla da Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde 1'inci sıraya, dünya ülkeleri içerisinde de 7'nci sıraya yükseldi.

Şimdi, sözün burasında, Fransa'yla ilgili bir husus söylendi, "Çiftçi ve tarım, Tarım Bakanının gündeminde yok. Tarım Bakanının gündeminde Fransa'dan aldığı şövalye nişanı var." denildi. Onu da söyleyeyim, Avrupa'nın en büyük tarım üreticisi ülkesi Fransa idi 2002 yılında ve biz 2008 yılından itibaren Fransa'nın önüne geçtik, dolayısıyla şu anda Türkiye'nin tarımsal üretim değeri Avrupa Birliğinde Fransa'nın da önünde ve 1 numara.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Fransa'dan ithalatımız ne oldu Sayın Bakan?

GIDA, TARIM VE  HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Söyleyeyim, söyleyeyim.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İthalatımızı söyleyin.

GIDA, TARIM VE  HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Söyleyeceğim. Bakın, söyleyeceğim, oraya geleceğim zaten tam da onu?

Şimdi, bir arkadaşımız dedi ki: "Tarım Bakanı Fransa'dan işte ithalat yaptı, onun için ona şövalyeli nişanı verdiler." Eğer ithalat ile şövalye nişanı verilseydi, bizim Fransa'ya vermemiz gerekiyordu. Bizim Fransa'ya vermemiz gerekiyordu, neden? Şimdi şurayı iyi dinleyin: 2011 yılında Türkiye'nin Fransa'ya tarım ihracatı 487 milyon dolar, aldığı da 365 milyon dolar, fark 127 milyon dolar yani Türkiye 127 milyon dolar tarımsal dış ticaret fazlasına sahip. Kiminle? Fransa'ya karşı. 2012 yılında Türkiye 469 milyon dolar tarım ihracatı gerçekleştirmiş Fransa'ya, aldığı da 338 milyon dolar. Fark ne? 131 milyon dolar yani Türkiye'nin Fransa'ya 2012 yılında da dış ticaret fazlası 131 milyon dolar.

Şimdi, eğer ithalat ile şövalye nişanı verilecekse bizim Fransa'ya vermemiz lazım, Fransa Tarım Bakanına vermemiz lazım; Fransa Hükûmetinin Türkiye'nin Tarım Bakanına vermesi değil. Dolayısıyla, orada onu istismar etmeyin. Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanına verilmiş, benim şahsım hiç önemli değil, benim şahsımın yerine bir başka arkadaşım olabilirdi ama kesinlikle bir AK PARTİ'li olurdu o, dolayısıyla ona verilirdi bu nişan. Bu, Türkiye'ye verilmiş ve orada da açıklaması da şu, Fransız Hükûmeti şunu söylüyor, diyor ki: "Türkiye Cumhuriyeti Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı, G20 sürecinde, dünyadaki gıda güvenliği ile ilgili olarak yaptığı olumlu katkılardan ve alınan kararlardaki olumlu etkilerinden dolayı, Türkiye'deki tarımsal gelişmelerden dolayı, tarım alanında şövalye nişanına layık görüldü." diye veriliyor. Onu da özellikle burada sizinle paylaşmak istiyorum.

Türkiye'de gerek tarımda gerek hayvancılıkta sektör diğer sektörlerde, diğer alanlarda olduğu gibi büyüyor. On sene önceye göre daha az insan aynı alandan daha fazla üretim yapıyor. Bu, destekleme politikasıyla sağlanan bir husustur; yapılan stratejiyle başarılan, elde edilen bir başarıdır. Nasıl oldu? 1,8 milyar liralık toplam tarım desteğini biz 2013 yılında 9 milyar liraya çıkardık. Bu senenin sadece ilk iki ayında ödediğimiz, yaklaşık 2 milyar lira ve iki ayda ödediğimiz 2002 yılında Türk çiftçisine bir yıl içerisinde verilen toplam destekten daha fazla.

Dolayısıyla, bu Hükûmet bir stratejiyle bu meseleyi ele aldı. Türkiye'nin gerek bilgi ve teknoloji kullanımı gerek girdilerinden sağlanan gelişmeler gerekse bu alanda verimlilikle ilgili alınan tedbirler ve tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi, alt yapı hizmetlerinin geliştirilmesiyle birlikte bu sektör büyüdü, önemli bir noktaya geldi. Bundan sonraki süreçte de inşallah çok çok daha iyi bir noktaya gelecek, bizim beklentimiz, çalışmamız bu yönde.

Gerek gıda güvenliği ile ilgili gerekse güvenilir gıda ile ilgili, bunun temini ile ilgili alınan birçok tedbir var. Türkiye bu alanda dünya standartlarında -gerçekte- şu anda hem üretim yapıyor, gıda güvenliği sorunu yok hem de üretilen gıdalar sağlık ve hijyen yönünden güvenilir. Bu alanda da Türkiye büyük bir başarı sağlamış, dünyanın birçok ülkesine örnek teşkil edecek düzeyde.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben bu açıklamayı yapmak durumunda kaldım, özellikle kayıtlara geçmesi açısından.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)