| Konu: | Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 23.11.2022 |
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de konuşmama başlamadan önce, Düzce'de meydana gelen deprem neticesinde yaşamlarını yitirmiş olanlara Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Özellikle, bir deprem kenti olan Bingöl halkı adına da tüm ülkemize geçmiş olsun diyorum. Allah bir daha da yaşatmasın.
Değerli milletvekilleri, özellikle son dönemde, son beş yıldır, AKP Hükûmetinin yönetmiş olduğu, Adalet Bakanlığı sorumluluğunda bulunan cezaevleri 12 Eylül darbesini aratacak uygulamalarla karşı karşıya. Cezaevlerinde şu ana kadar yapılan uygulamalar artık işkenceyi aşmış; cezaevleri, cezaevi olmaktan çıkıp âdeta ölümevleri hâline dönüşmüştür. İnsan Hakları Derneği Genel Merkezinin verilerine göre, cezaevlerinde mahpus olan tutuklu, hükümlü ve hasta olan mahpusların toplam sayısı 1.605 olup bunların içerisindeki 604'ü ağır hasta mahpuslardır. Bu süre zarfında, 2020 yılı başından Eylül 2022 dönemine kadar en az 144 tutuklu hayatını kaybetmiştir. 2022 yılının Ocak ayından bugüne 69 tutuklu, hükümlü hayatını kaybetmiş, bunlardan da 30'unun hastalık nedeniyle yaşamları son bulmuştur. İşte, şu anda da -yaklaşık altı aydan beridir- 3 Haziran 2022 tarihinde yapılan bir operasyon neticesinde, Bingöl ili önceki dönem Eş Başkanımız Saadet Fırat cezaevinde tutuklu olarak bulunmakta, tutulmakta. Saadet Fırat yemek borusu kanseri hastası. Dolayısıyla, mutlak suretle tahliye edilip dışarıda tedavisinin yapılması zarureti hasıl oldu. Saadet Fırat'ın cezaevi koşullarında kemoterapi ve radyoterapi görme imkânı maalesef mümkün değil. Ayrıca, isnat edilen suçtan dolayı ifadesinin alınıp yine yasada belirtilen tedbirlerden birine hükmedilmesi gerekirken buna hükmedilmeyip, cezaevine atılıp cezaevinde tutulması da başlı başına bir sorun olarak ortada durmaktadır.
Arkadaşlar -bunlara kısaca değindikten sonra- şu anda maalesef ülkemizin içerisinde bulunduğu bir savaş atmosferi söz konusu. Bu savaştan kaynaklı da -ölümler, kan- gün geçmiyor ki bir yerlerden ölüm haberi gelmesin. İşte, bu ölüm haberlerinin, bu savaşın son bulması için özellikle yaklaşık yirmi üç yıldan beri İmralı Cezaevinde tecrit koşulları altında tutulan Sayın Abdullah Öcalan bir an önce barışa ses vermeli ve bugünkü savaş ve çatışmalı ortamın son bulması açısından kendisinin oynayacağı tarihsel role fırsat verilmeli, fırsat tanınmalıdır. Kaldı ki Ceza İnfaz Yasası düşünüldüğünde, kanunlara göre hüküm giymiş ve bu hükmü geçirmek üzere cezaevinde tutulan bütün tutsaklara yönelik uygulama, kanunlar önündeki, kanunlar karşısındaki eşitlik ilkesi gereği, Sayın Abdullah Öcalan'ın da bu kanunlardan kaynaklı haklarının kullandırılmasıyla mümkün olacaktır. Bunlar da gerek ailesiyle görüşme imkânı gerek avukatlarıyla görüşme imkânı, gerekse iletişim, haber alma kanallarının kendisine yönelik de açık tutulmasıdır. Bu neden gereklidir? Çünkü Türk-Kürt iç savaşını, çatışmasını, Türk-Kürt boğazlaşmasını isteyen uluslararası güçler... Başta dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in belirttiği gibi, durup dururken, hiçbir şey ortada yokken Abdullah Öcalan'ı bize neden teslim ettiler, bunun arkasındaki düşünce mantığı, düşünce silsilesi neydi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) - İşte bu, bugün de bin yıllardan beridir de birlikte yaşayan ve birlikte yaşamasını beceren Kürt ve Türk halkları arasında düşmanca çatışmalar yaratma peşinde olan uluslararası güçlerin işine yaramak oluyor maalesef; özellikle de bu son dönemde yaşanan operasyonlar, savaş hâlleri. Buradan bir çağrıda bulunuyoruz: Kürtleri düşman ilan etmeyin, Kürtleri düşman addetmeyin, Kürtlerle barış içerisinde, kardeşçe bir yaşamı esas alın. Kürt-Türk savaşı ve çatışması, ancak ve ancak şu anda uluslararası bu komploya sebep olan ve Öcalan'ı teslim eden Yunanistan, İsrail, ABD ve Rusya devletlerinin işine yarayacaktır.
Tüm Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)