| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 15.11.2022 |
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Süremi başlatma Başkanım. Mesele ağır, ben ne yapayım? İzninizle bir yerleşelim, eyvallah.
Teşekkür ederim.
"Daha Allah ile cihan yok iken
Biz onu var edip ilan eyledik
Hakk'a layık hiçbir mekân yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik
Onun henüz ismi yok idi
İsmi söyle dursun cismi yok idi
Hiçbir kıyafeti resmi yok idi
Şekil verip tıpkı insan eyledik
Allah ile orda birleştik
Nokta-i âmâya girdik birleştik
Sırrı küntü kenzi orda söyleştik
İsmi şerifini Rahman eyledik
Vahdet sarayına giren için
Hakk'ı hakkel yakin görenler için
Harabi bu sırrı bilenler için
Birlik meydanında cevlan eyledik."
Tarih boyunca bu hakikatleri söyledik, bu hakikatler üzerine yol yürüdük ve yürüttük. Bu yolu yürütürken tıpkı 17 Kasım 1937'de Buğday Meydanı'nda -dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil'in anlattığı gibi- on binlerce insana hitap ediyor gibi çıkıp "Evladı Kerbelâyık; bihatayık; ayıptır, günahtır, yazıktır." diyen Seyit Rıza gibi asılırken hiçbir hukuki, hiçbir hakkaniyetli, hiçbir adaletli sonuca tekabül etmeden katledildik, asıldık, yüzüldük, kesildik, kuyulara doldurulduk, yakıldık, acıyı bal eyledik, sıratı yol eyledik geldik bugüne ve bugün Seyid Rıza'yı 85'inci yılında bir kere daha sevgi ve saygıyla anıyoruz.
Peki, bugün, neyle karşı karşıyayız? Bugün karşı karşıya olduğumuz şey bir Alevi'siz Aleviliktir; karşı karşıya olduğumuz şey bir çözüm değildir. Bakınız, 3 Haziran 2009'da Alevi toplumuna dair açılım yapacağını söyleyen, Alevi açılımını, Kürt açılımını, Romen açılımını başlatan Hükûmet, 7 çalıştay sonucunu bu kitapta topladı. Bu kitapta dönemin Başbakanının -bugünkü Cumhurbaşkanının- konuya bakışı, konudan ne anladığı var ve konuyu elektrik, suya indirgemiyor; konuyu inançsal temelde, toplumsal temelde, tarihî temelde ele alıyor fakat bu çalıştayların sonuçları toplandı çöpe atıldı; ne zamana kadar? 2021 yılına kadar. 2021 yılında Alevi toplumundan devşirdikleri bir sivri akıllıyı cemevlerine gönderip -tıpkı efendi-köle ilişkisi gibi- "Süleyman Soylu'nun selamı var." -hani "Ağamın selamı var." denilir ya, onun gibi- "Bir emriniz, bir isteğiniz var mı?" "Para istiyor musunuz?" "Cemevinizin kapısı bacası söküldü mü?" gibi basit efendi-köle ilişkisini kurgulayan bir yöntemle Alevi toplumuna yaklaşıldı. Ve bu da yetmedi, yas-ı Kerbelâ orucu sırasında 3 tane cemevine saldırı oldu, bu saldırıların akabinde dikkat tamamen Alevi toplumuna, Alevi toplumsallığına çekilince AKP'nin Genel Başkanı önce Hüseyin Gazi dergâhına, arkasından Hacı Bektaş dergâhına, arkasından Şahkulu dergâhına gitti.
Şimdi, arkadaşlar, bakın, size birkaç tarihî örnek göstereceğim. Siyasetname, Nizâmülmülk'ün. Nizâmülmülk Farslardan devşirilmiştir, Türk değildir. Nizâmülmülk'ün aklına bağlı olarak Selçuklu kendi halkını katletmiştir, Türk ve Türkmenleri katletmiştir, Mazdekleri katletmiştir. Siyasetname'de yazıyor, merak edenler okuyabilir; bir.
İki: Bakınız, yine bir Fars devşirmesi olan İbni Bibi bir Selçuklu vakanüvisidir. Baba İshak katliamının ve Selçuklu döneminde yapılan Türk, Türkmen ve Alevi katliamlarının nasıl olduğunu burada açıklıyor. Son olarak da Türk Tarih Kurumu -Türk Tarih Kurumunun kitabı bakın bu- II. Mahmut döneminde Hacı Bektaş dergâhına, Bektaşi dergâhlarına yapılan kayyum atamalarını anlatıyor burada. Şimdi aynı yöntemle, kayyum atama yöntemiyle Aleviliğe, Bektaşiliğe, Bedreddiniliğe yaklaşılıyor. Bakınız, elbette Cumhurbaşkanı Alevi dergâhına gelebilir; elbette Cumhurbaşkanı bir Alevi ilçesine, bir Alevi cemevine, derneğine gelebilir. Fakat sevgili dostlar, değerli izleyiciler ve vekiller; şu iki kavrama interneti açın bakın: Bir, Rıza Şehri; iki Kırklar Cemi. Bizim inancımız, bizim yolumuz Rıza Şehri ve Kırklar Cemi üzerine yürür. Kırklar Cemi'ne Muhammed Mustafa geldiği zaman kapıyı çaldı, içerideki Kırklar sordu "Kimsiniz?" dediler "Peygamberim." dedi, içeri almadılar. Ne zamana kadar? "Hadimül fukarayım." diyene kadar. "Hadimül fukara" ne demek? Fakir fukaranın, kimsesizin hizmetçisi demek. Sayın Cumhurbaşkanı hadimül fukara olarak gelmedi; tahakküm eden, egemenlik yapan, efendilik yapan, azarlayan, kibirle, efendim, bu vesayetle geldi. Oysa cemevine geldiğinde yapılması gereken şey şuydu: Gelecekti, dara duracaktı, bizim pirimiz soracaktı: "Ey analar! Recep Tayyip Erdoğan'dan razı mısınız?" Gezi anneleri diyor ki: "Razı değiliz." Roboski anneleri, Madımak anneleri, bütün anneler, kadınlar diyor ki: "Razı değiliz." Ali İsmail'in annesi "Razı değiliz." diyor, Berkin Elvan'ın annesi "Razı değiliz." diyor. İşçi ve emekçilere soruyoruz: "Razı mısınız?" Razı değiller. Yoksullara, işsizlere soruyoruz; razı değil. Peki, toplumun bu kadar razı olmadığı biri rızalık üzerine yol yürüyen bir yolun sorunlarını çözebilir mi? Asla çözemez. Dolayısıyla rızalık alınmadan, Rıza Şehri'nin bir gereği yapılmadan yürütülen bu çalışmanın bırakın pratiğini, bırakın ortaya çıkardığı sonuçları, bırakın çözme çabasını, Alevi toplumunda bir karşılığı yoktur. Neden? Çünkü yüzyıllardır yaşadığımız acıyı, çünkü Osmanlı'dan devraldığınız zihniyetten kaynaklı olarak bize uygulanan zulmü bir nevi meşru görme anlayışınız, bu zulümle yüzleşmemiş olmanız bunu getiriyor.
Bakın, bir, Alevi sorunu aslında makropolitik bir sorundur, siyasi bir sorundur. İki, ekonomik sorundur. Üç, hukuksal sorundur. Dört, kamusal sorundur. Beş, eğitim sistemiyle ilgili bir sorundur. Altı, toplumsal etikle ilgili bir sorundur. Hemen her gün Alevi toplumuna karşı nefret suçu işleniyor, hemen her gün hakaret ediliyor, kapımız işaretleniyor. Bir tane yargılanan gördünüz mü? Hakkında bir tane dava açılan gördünüz mü? Hayır. Dolayısıyla bu toplumsal etikle de yüzleşilmesi gerekiyor. Bakınız, biz ibadetimizi sazla, ibadetimizi sözle, ibadetimizi cemle yürütüyoruz. Saza "telli Kur'an" insana "dilli Kur'an" insanıkâmile "dilli Kur'an" diyoruz. Bu kavramlar söylendiği zaman siz bunları reddediyorsunuz. Cumhurbaşkanı, Şahkulu dergâhına gittiğinde orada şu hakikati söylemeliydi: "Şahkulu, Osmanlı tarafından katledilen bir Alevi ulusudur." Şahkulu'yla ilgili bir tek kelime sarf etmeden ve biraz önce dörtlüğünü okuduğum, Vahdetname'sini okuduğum Edip Harabi'yle ilgili bir tek söz sarf etmeden, orada hizmet yürüten "Ayna tuttum yüzüme, Ali göründü gözüme/Nazar eyledim özüme, Ali göründü gözüme." diyen Hilmi Dedebaba'yla ilgili bir tek söz etmeden, kalktı, bir torba yasadan, bir Cumhurbaşkanlığı genelgesinden... Siz "İlim Çin'de de olsa..." diyen Muhammed Mustafa'nın sözünü anlamadınız. İlim Hacı Bektaş'ta. "İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir/Sen kendini bilmezsen, ya nice okumaktır." İlim Yunus'ta. Ama siz Yunus'u, Hacı Bektaş'ı, Pir Sultan Abdal'ı torbaya koyuyorsunuz, torbaya, bir torba yasanın içerisine koyuyorsunuz. "Şu dünyaya dolu geldim, dolu benim/Bilmeyenler bilsin beni, ben Ali'yim, Ali benim." diyen Pir Sultan'ın yolunu yürütenlere "Ali'siz Alevi." diyorsunuz ama siz Alevisiz bir Alevilik ihdas ediyorsunuz. Sizin getirdiğiniz bu yöntem ve yolların Alevilikle, cemle, hakikatle, adaletle, erkânla hiçbir ilgisi yoktur, tamamen uydurma yöntemlerdir. "Daha Havva ile Adem yokken âlemde, Hak ile hak idik sırr-ı müphemde." diyen bir yolun yürütücüleri, bir yolun mürşitleri, talipleri nasıl olur da bir torba yasa içerisinde ifade edilmeye çalışılır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Biraz önce söylediğim Pir Seyit Rıza'nın dediği gibi, ayıptır, günahtır, yazıktır ve asla bunu kabul etmiyoruz. Bunu Türkiye de kabul etmez, Alevi toplumu da kabul etmez, Bedreddiniler, Bektaşiler, Tahtacılar, Çepniler; hiçbiri kabul etmez. Peki, ne yapmak lazım? Şunu yapmak lazım:
(HDP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
"Gelin canlar bir olalım
Tevekkeltü taalallah
Gelin canlar bir olalım
Tevekkeltü taalallah
Münkire kılıç çalalım
Münkire kılıç çalalım
Tevekkeltü taalallah
Tevekkeltü taalallah"
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - "Pir Sultan'ım geldi cuşa
Münkirlerin aklı şaşa
Pir Sultan'ım geldi cuşa
Münkirlerin aklı şaşa
Takdir olan gelir başa
Takdir olan gelir başa
Tevekkeltü taalallah
Tevekkeltü taalallah"(*)
Sevgili Alevi toplumu, Sünni dostlarımızla, inanmayanlarla, baskı altında olan kadınlarla, emekçilerle, yoksullarla, Türkiye halklarıyla, Türk ve Türkmen halkıyla, Arap, Roman, Kürt halkıyla beraber biz Türkiye'yi demokratikleştireceğiz, eşit yurttaşlığı sağlayacağız. Rehberimiz Hak olsun, yardımcımız halk olsun, Ali baş, Hızır yoldaş olsun, cümlenizin gül cemaline aşkı niyaz olsun.
Eyvallah. (HDP sıralarından alkışlar)