| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 03.11.2022 |
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarımız; yürürlük maddesi, o yüzden ilgili madde üzerine konuşmayacağım. Cumhuriyetimizin 99'uncu yılı, cumhuriyet üzerine birkaç şeyi yeniden tevarüs ettirmemiz lazım.
99'uncu yılını idrak ederken cumhuriyet nasıl kurulduğunu unutmamamız gereken, bizim her şeye yeniden başlama fırsatımızdır. Koca bir imparatorluktan ve küllerinden yeni bir milleti vücuda getirmek için topraklarında savaşmak ve kendinden başka tutunacak dalı olmayan bir milletin, kendine tutunarak ayağa kalkma imkânını yönetip başarıyla taçlandırdığımız ulvi bir finalin adıdır cumhuriyet. Cumhuriyet bizim için, bu şemsiye altında yaşayan herkes için, bu 85 milyon için her şeye yeniden başlama fırsatıdır. Evlatlarını hangi cephede kaybettiğini bilmez bir milletin, vatanında huzurla yaşasın diye geride kalanların, savaşta evlatlarını göz göre göre ölüme gönderebilmeyi kararlılıkla göze almış bir milletin bize en büyük armağanıdır cumhuriyet.
Kurtuluş Savaşı'nın kurmay kadrosunun her birisinde aynı hassasiyeti görürsünüz. Mangal Dağı'nda çekilmek zorunda kalan Selahattin Adil Paşa'nın çekilme emri, gönlüne hicran olarak düşmüş Mustafa Kemal'in "5'inci Tümene Türk tarihine kahramanlar olarak düşmesini emrediyorum." derken vazetmiş olduğu ölüm emri bizim yaşam parolamızdır. Aynı hassasiyet Deli Halit Paşa'da vardır, aynı hassasiyet Fahrettin Paşa'da vardır Medine önlerinde, aynı hassasiyet Şükrü Paşa'da vardır Erzurum'da. Yaşamak için evlatlarını ölüme gönderebilecek hassasiyet bize bu vatanı ve bu cumhuriyeti hediye etmiştir.
Demokrasiyle taçlanmış cumhuriyetin içerisinde, bize her şeye yeniden başlama imkânı veren bu cumhuriyeti bir velinimet gibi bilmek ve korumak mesuliyetiyle bugün bir daha dikkatlerinize, bir daha kalbinize emanet ediyorum ki Recep Tayyip Erdoğan, Tenzile Erdoğan'ın ve Kaptan Ahmet'in oğlu olarak devleti yönetme fırsatını cumhuriyetle bulmuştur; Abdullah Gül Demirci Ahmet'in oğlu olarak, Binali Yıldırım Bey Topal Dursun'un oğlu olarak; Özal Malatya'dan, Adnan Menderes Aydın'dan "Memleketin istikbaline biz de varız; emek ediyoruz, baş koyuyoruz." diyebilme fırsatını cumhuriyetle bulmuştur. Dolayısıyla cumhuriyet bizim için, memleket yönetiminde eşitlenmek, fırsat eşitliğinde memleketin her kıymetiyle buluşabilmek imkânı demektir. Kürt'ün, Türkmen'in, Alevi'nin, Sünni'nin, dindarın, laikin, modernin, gelenekçinin eşitlendiği bu memleket haritasında bizim tamamımızın adına "Türk milleti" diyoruz. Vatandaşlık hassasiyetiyle bizi bir arada tutan bu cumhuriyeti en büyük nimetimiz olarak görmek ve korumak mecburiyetindeyiz.
Efendim, cumhuriyetin kendilerine sunduğu imkâna cumhuriyete küfrederek mukabele etmeyi cumhuriyeti bekleyen hassasiyetimle şöyle savuşturmak zorundayım: Bu memlekette cumhuriyet, kendi kuruluş iradesini, içinde huzurla yaşama imkânını kendisine itiraz eden ve bühtan edenlere bile tahammül olarak göstermekte, böyle bir nimeti bu Meclisin altında cumhuriyete hakaret etme fırsatıyla bile göğüsleyebilmektedir; cumhuriyet böyle bir erdemdir. Türkmen'in, Kürt'ün, Alevi'nin, Sünni'nin, dindarın, laikin, modernin, gelenekçinin, hepsinin, ay yıldızlı al bayrağın altında; dinine, ekalliyetine, mensubiyetine, meşrebine bakmaksızın birinci sınıf vatandaş olarak yaşayabildiği siyasal iklimin istikbale koşulabilir kulvarıdır cumhuriyet. O yüzden, cumhuriyete karşı hassasiyetlerimiz bizim parti münakaşalarının çok ötesinde, siyasi olarak da millet olarak da varlık sebebimizdir.
Cumhuriyet iyi ki vardır. Cumhuriyetle beraber ortaya konan irade demokrasiyle taçlanmış; 100'üncü yılında mesuliyetlerimiz vardır hamasete kurban vermeyeceğimiz. Yüzyıllık -100'üncü yılına gidiyoruz- cumhuriyetin "enflasyon" diye bir derdi, cumhuriyeti koruyanlara, kollayanlara karşı bir mahcubiyet sebebidir; işsizlik öyledir, hukuksuzluklar öyledir, enflasyon öyledir, gelir gider adaletsizliği öyledir, kalkınamamak öyledir, üniversitelerin durumu öyledir. Yani memleketin bugün içinde yaşadığı bu darboğaz, vatanı bize canları pahasına verip giden, veda eden insanlara karşı mesuliyetimizi doğru taşıyamadığımızın resmidir. 100'üncü yılında böyle bir mesuliyeti...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Bize vatanı teslim edip giderken ölmeyi göze alabilmiş, kendi evlatları ölürse vatanda huzurla yaşanabilir hassasiyetiyle memleketi bize vermişlerin omuzlarımıza yüklediği mesuliyet şudur: Hamasete kurban veremeyiz yurdumuzu. Yüzyıllık bir cumhuriyetin "enflasyon" diye bir derdi olamaz, "eğitim" diye bir problemi olamaz, demokrasi standartları düşük olamaz, bir memlekette gelir gider adaletsizliği olamaz, çocukların umutsuzluğu olamaz, hukuksuzluk olamaz, adalet herkesin sığındığı bir liman olup memlekette adaletten yakınılamaz. Bütün bunlar, bizim memleketimize karşı hassasiyetlerimizi layıkıveçhile yapamadığımızın da resmidir.
Bu mesuliyeti kuranların aziz hatırasına borçlu olduğumuz duygusuyla, 99'uncu yılında tekrarladım; "100'üncü yılında memleket hizmetini devralmış bir iradenin temsilcisi olarak" Burada vazifemizin başındayız." demeyi çok arzu ederiz.
Genel Kurulu saygılarımızla selamlarız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)