GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:14
Tarih:01.11.2022

CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen değerli yurttaşlarımız ve değerli basın mensupları; elbette ki basın özgürlüğünün ve bütün özgürlüklerin geleceği günlerin yakın olduğuna olan inancımla hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Basın çalışanlarına, özellikle de kadın gazetecilere yönelik baskıların araştırılmasıyla ilgili olarak verilmiş önerge hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum. En baştan söyleyeyim, önergeyi destekliyoruz. Ülkemizde hiçbir alanda özgürlükler olmadığı gibi basın özgürlüğünün de olmadığını hem yaşayarak hem izleyerek hem de verilerle görüyoruz. Ülkemizde basın özgürlüğünün olduğu tek alan sarayın, AKP iktidarının övülmesi özgürlüğü. Onun dışında muhalif olmak, eleştiri yapmak, hatta haberleri, enflasyonu, yoksulluğu, yolsuzluğu, işsizliği gerçek rakamlarıyla vermek dahi neredeyse yasaklanmış durumda. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün hazırladığı 2022 yılı raporuna göre ülkemiz 180 ülke arasında Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre maalesef ama maalesef 149'uncu sırada. Geçen sene de 2021 verilerine göre 153'üncü sıradaydı. Yine, Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından hazırlanmış olan rapora göre 26 gazeteci, sadece gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde bulunuyor. Ülkemiz, çoğu konuda olduğu gibi basın özgürlüğü konusunda da tabii tarihi boyunca inişler çıkışlar yaşamış, hiçbir zaman tam olarak özgür bir medya söz konusu olmamış; bazen özgürlükler, bazen baskılar artmış. Hatta, bununla ilgili Ziya Gökalp'in bir anısı var, onu anlatmak isterim. Ziya Gökalp, Abdülhamit döneminde, muzır faaliyetler nedeniyle tutukluyken uzun bir süre hapiste olan yaşlı bir Jön Türk'le tanışıyor ve adam ona şöyle diyor: "Ben göremem ama sen gençsin, ülkemizin özgürlüklere kavuşacağı günleri göreceksin; o zaman hiç durmayın, kafanızda ne varsa bunları yazın çünkü o günler de çok fazla uzun sürmez ama bir kere yazılırsa hayatta kalmaya devam eder." Bu da tarihimizin kısa bir özeti.

Anayasa'nın 28'inci maddesi diyor ki: "Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır." Ama AKP Hükûmeti ne yapıyor? Devletin bütün olanaklarını kullanarak -sansür yasası, sosyal medya yasası dâhil olmak üzere- tam tersi tedbirler alıyor ve kadın gazeteciler de bundan payını alıyorlar. Basının üzerindeki baskı bir yana, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bedelini kadın gazeteciler de ödüyor. Nasıl ödüyor? Eşit işe eşit ücret almamaktan şikâyet ediyorlar; yaşadıkları ayrımcılıktan, tacizden, istismardan, yönetici kademelerinde yer alamamaktan şikâyet ediyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum.

En son yaşanan TRT spikeri Deniz Demir yönetim sisteminin değişikliğinden, cumhuriyetin güzelliğinden bahsediyor; diyor ki: Padişahın kulu olmaktan çıktık, birey olduk. Bunun üzerine, AKP'li bir yönetici diyor ki: "Gereği yapıldı." Ne demek "Gereği yapıldı?" Bu ülkede gazeteciler sadece AKP'lilerin istediklerini mi yazıp söyleyecekler, sadece onların hoşuna giden şeyler mi yazılacak? Bu, nasıl özgürlük? Cumhuriyeti övemeyecekler mi; sadece AKP'yi, sadece sarayı mı övecekler? Böyle bir basın özgürlüğü anlayışı olmaz.

Son olarak şunu söylemek istiyorum: Şunu bilin ki AKP iktidarının gidişi, okullarda çocukların aç olduğunu gören kadın öğretmenlerle olacak; gidişiniz, çocukların istismarının peşini bırakmayan kadınların elinden olacak; gidişiniz, uyuşturucu batağına bulaşmış çocukların korkusundan uyuyamayan kadınların elinden olacak; gidişiniz, hiçbir şekilde korkmayan, gerçeklerin peşinden giden kadın gazetecilerin elinden olacak.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)