GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN İLE ORMAN KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ'NİN; ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ VE TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU RAPORU
Yasama Yılı:3
Birleşim:72
Tarih:28.02.2013

VAHAP SEÇER (Mersin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bayraktar 2002-2007 sürecini, 22'nci Dönem sürecini daha çok anlattı. Ben isterdim ki bir yıldır tartıştığımız ve bir noktaya varamadığımız 6292 sayılı Kanun'la ilgili bazı değerlendirmeler yapsın ama aslında bu çalışmaların başarısızlıkla sonuçlandığının kendisi de farkında.

Yaklaşık olarak bir yıldır, Parlamentonun mesaisini alan bir konuyu tartışıyoruz. Mesele at pazarlığına döndü. Vasfını yitirmiş orman alanlarını orman sınırları dışarısına çıkarıyoruz, hazine adına tescil ediyoruz ve hak sahibi olarak belirlediğimiz yurttaşlara bunları satacağız. 3'e mi satacağız, 5'e mi satacağız, 7'ye mi satacağız, kaç taksitle satacağız; rayiç bedeli nasıl belirleyeceğiz; satış bedeli rayiç bedelin ne kadarı olacak, yüzde kaçı olacak; bir yıldır bunları tartışıyoruz. Şimdi, Sayın Bayraktar'ın bu konuda bazı değerlendirmeler yapması gerekiyordu.

Şimdi, biz size laf anlatamıyoruz ya da siz anlamıyorsunuz. Bunlar komisyonlarda da tartışıldı. Bugün getirdiğiniz düzenlemeye ilişkin önerilerimizi daha geçtiğimiz ay burada, tartışmalarda sizlere sunduk, bu konuda önergeler verdik, madde ihdası istedik. Burada komisyon çoğunluğu sağlanamadığı için o madde ihdası yapılamadı. Neydi onlar? Dedik ki: Geneli anlamında bir düzeltme yapmıyorsanız, hiç olmazsa tarım alanlarında satış bedeli rayiç bedelin yüzde 50'si olsun. Ne dediniz? "İstemezük." dediniz. Dedik ki: Bu kapsama, üzerinde tarımsal faaliyet yapılan hazine arazilerini de alalım. Siz ne dediniz? "İstemezük." dediniz. Peki, bunu da yapmıyorsanız, madem satış bedelinin rayiç bedelin yüzde 70'i olması konusunda ısrarcısınız, hiç olmazsa ödemede kolaylık yapın, üç yıl altı taksiti dört yıla, beş yıla çıkarın, burada bir iyileştirme yapalım. Yine "İstemezük." dediniz. Şimdi, bir ay sonra getiriyorsunuz, bizim bir ay önceki önerilerimizi kendi önerileriniz gibi bize sunmaya çalışıyorsunuz. Ortada bir başarısızlık var.

Şimdi, az önce siz yine ikrar ettiniz, dediniz ki: "Bu düzenleme bu sorunu yine çözmeyecek." Bunu kabul ediyorsunuz ve geriye gidiyorsunuz, 22'nci Dönem Parlamentosundan, efendim, Anayasa Mahkemesine gitmişiz; Tapu Kadastro Kanunu'nda değişiklik olmuş, onu da Anayasa Mahkemesine götürmüşüz. E, yapmışız, etmişiz; bugüne gelelim -dün dündür, bugün bugündür- bugünü tartışalım. Bizim fikirlerimiz değişebilir, sizlerin fikirleri değişebilir, toplumsal talep değişebilir. Şimdi, günümüz Türkiye'sinde bu konuyla ilgili toplumsal talepler nelerdir, onlara bakalım. Televizyon ekranlarında izliyorsunuz, bu konuda, 2/B arazilerinin yoğun olduğu Mersin'de, Antalya'da, İstanbul'da insanlar feryat ediyor, bağırıyor, polisle, emniyet güçleriyle karşı karşıya geliyor; "Rayiç bedel yüksek. Biz bu bedellerle bu alanları satın alamayız." diyor. Bu bir toplumsal taleptir. Bu bir toplumsal tespittir. Bizim, Parlamento olarak bunlara kulak vermemiz lazım ama siz "Bizim dediğimiz dedik, çaldığımız düdük" diyorsunuz. Bakınız, bu alanların satış bedelinin rayiç bedelin yüzde 50'si olması konusu, daha bu yasa ilk görüşüldüğü esnada, komisyonlarda sizlerin de, iktidar partisi milletvekili arkadaşlarımın da altına imza attığı ve kabul edilen önergede yer alıyordu, değil mi? Ne dedik o zaman? Satış bedeli rayiç bedelin yüzde 50'si olsun ama Parlamentoya geldi, burada fikir değiştirdiniz. Çünkü, orada verdiğiniz karar sizin kararınızdı ama burada sizin kararınız yani Parlamentonun, milletvekilinin iradeleri birileri tarafından ipotek altına alındı, bütün mesele burada. Milletvekilleri doğrusunu yapıyor komisyonda. Onlar seçim bölgelerindeki talepleri alıyor, gerçekleri görüyor, sıkıntıları görüyor komisyonda dile getiriyor ama bir sayın bakan çıkıyor ya da bir bürokrat çıkıyor, milletvekili arkadaşlarımı yanlış yönlendiriyor ve zan altında bırakıyor, bütün problem bunda.

Şimdi, bu düzenlemede neler yapılıyor? Yaklaşık 345 bin hektar 2/B arazisinin üzerinde tarımsal faaliyet yapılan kısmında bir düzenleme yapılıyor, bir iyileştirme yapılıyor. Ayrıca, yine üzerinde tarımsal faaliyet yapılan hazine arazilerinde böyle bir  düzeltme yapılıyor ama diğer alanlarına ilişkin herhangi bir iyileştirme yok, yine itirazlar devam edecek, yine sıkıntılar devam edecek, yine talepler devam edecek; biz, bunu anlatmaya çalışıyoruz.

Şimdi, orman köylüleri -CHP Grubu adına konuşan Sayın Grup Başkan Vekilimiz de, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşan, BDP adına konuşan arkadaşlarımız, hatip arkadaşlarımız değindiler- Türkiye'nin en yoksul kesimi, 7 milyon orman köylüsü var. Bunların geliri? Türkiye'deki sosyal sınıflar içerisinde en az gelire sahip topluluk. Şimdi, bu satış bedelleriyle bunları alamayacak bu insanlar. Tekrar söylüyoruz: Tekrar sıkıntı çıkar. Siz ne diyorsunuz Sayın Bayraktar? Diyorsunuz ki: "Ya, biz bunu yaparız ama siz Anayasa Mahkemesine gidebilirsiniz, siz gitmezseniz bile bir sivil toplum örgütü bunu götürebilir." Siz işaret ediyorsunuz çünkü bunu yapmaya niyetiniz yok, böyle bir niyetiniz yok.

E şimdi, çiftçi vatandaşa bir ayrıcalık yapıyorsun, satış bedelini belirlerken "Rayiç bedelin yüzde 50'si olsun." diyorsun. O, Anayasa'ya aykırılık teşkil etmiyor ya da herhangi bir sivil toplum örgütü Anayasa Mahkemesine gitmiyor ama orman köylülerine ilişkin böyle bir tasarruf olduğu zaman böyle bir endişeyi getiriyorsunuz, Parlamentonun önüne koyuyorsunuz; bu, doğru değil. Bu, samimi bir yaklaşım da değil benim kişisel görüşüm olarak.

Değerli arkadaşlarım, en büyük sorunlardan bir tanesi, rayiç bedel meselesi. Komisyonlar bu konuda objektif değerlendirmeler yapıyor ya da yapmıyor, önümüzdeki günlerde satış bedelleri ortaya çıkacak. Rayiç bedellerin ortaya çıkmasıyla satış bedellerinin de ortaya çıkacağını göreceğiz ve bakalım, toplumsal tepki nasıl olacak? Umarım, Sayın Bayraktar'ın dediği gibi olmaz. O söyledi bunu: "Bu düzenleme, bu işi çözmeyecek."

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - İlavelere ihtiyaç var, ilavelere.

VAHAP SEÇER (Devamla) - Ben de aynı şeyi söylüyorum: Bu düzenleme, bu sorunu çözmeyecek, gerisin geri gelecek, mesaimiz çalınacak. Parlamentonun günlük çalışmasının hazineye maliyeti 250 bin lira, çalışanların ücreti hariç. Yazık, günah değil mi? Günlerdir, 19 Nisan 2012'den bu yana günlerdir, enerjimizi bu iş için harcıyoruz, mesaimizi, paramızı bu iş için harcıyoruz. Bir an önce çözülmesi için başta, Milliyetçi Hareket Partisinin de Cumhuriyet Halk Partisinin de bu konuya ilişkin kanun teklifleri vardı. Ben isterdim ki o dönemde oturulsun, acele edilmeden, muhalefet de dinlenerek, onların önerileri de dikkate alınarak bir düzenleme yapılsın, böyle, sürekli gerisin geri bu iş önümüze gelmesin ama bunun tersi oldu.

Bu düzenlemede en önemli madde 3'üncü madde aynı zamanda. Bakınız, orada, kamu-özel ortaklığıyla yapılacak olan birtakım yatırımlara ilişkin bir düzenleme var sağlık ve eğitim tesisleriyle ilgili. Bakınız, Türkiye'de yatırım olsun, Türkiye'de gerekiyorsa, burada kamu yararı varsa, bir istismar yoksa, zorunlu hâllerde orman alanları da tahsis edilsin ama bunlar suistimale açık işler.

Bakınız, buradan uyarıyoruz: Bugün siz iktidarsınız, siz Hükûmetsiniz; bir başka dönemde bir başka hükûmet olur, bir başka parti iktidar olabilir. Bu madde istismara açıktır. İstediğinizi gözünüzün beğendiğine -orman alanlarını- tahsis edersiniz, gözünüzün beğenmediğine orman alanlarını bu yatırımlar için tahsis etmezsiniz. Bu tamamen sizin elinizde. Bu yanlış bir düzenleme. Bu düzenlemenin, bu maddenin bu tasarıdan çıkartılması lazım.

Bakınız, Orman Bakanlığının görevi orman alanlarını korumak, Orman Bakanının görevi de o. Ama, Allah selamet versin, orman satılıyor, ormanlar daraltılıyor, Orman Bakanının sesi çıkmıyor. Bunu da anlamak mümkün değil.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)