| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 26.10.2022 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuşmak için söz almış bulunuyorum.
Burada, en çok tartışılacak konulardan bir tanesi hiç kuşkusuz üniversite öğrencilerinin içinde bulunduğu durum; yurt, kredi ve benzeri. Hemen hemen üniversiteli olmaya başladığımızdan bu yana çok önemli bir sorun bu ve bu sorun için biraz önce okunan metinde karmakarışık, upuzun bir şey var. Evet, sosyal devlet olmanın bir gereği olarak muhtaç olan öğrenciyi okutmak gibi bir sorumluluk, bir görev var; bu da temel insan hak ve özgürlüklerinden biridir. Dolayısıyla, lafı dolandırmadan bu kabul edilmeli ve öğrencilerin kredi ödemesi, faizi ve benzeri bütünüyle ortadan kaldırılmalı, birincisi.
İkincisi, bu yasa içerisinde engellilere ilişkin bir durum söz konusu. Bir engelli babası olarak konuşuyorum, bakın. Engellilere dair yasalar, anlaşılmaz, uygulanamaz nitelikte, karşılığı olmayan nitelikte, sanal nitelikte; engelliler rencide oluyor, engelliler aşağılanıyor, engellilere onur kırıcı bir ortam oluşuyor. Dolayısıyla, bu engellilerle ilgili, efendim, "Para ödedik de geri almayacağız." gibi lütufkâr bir yaklaşım... Ya da engellilere dair araba konusunda, mesela "460 bin liradan fazla araba alamazsınız." deniliyor, 460 bin liraya araba yok ki. Engelliler Federasyonu diyor ki: "1.600 motor olsun." Önceden de böyleydi zaten, buna dönülmesi gerekiyor ve engellilere ücret ödenirken ailesine ödenen ücret, ailesinin aldığı ücret, ailesinin serveti kesinlikle söz konusu olmamalı.
Bunun dışında, değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; dün Mezopotamya Ajansına yapılan saldırı basın özgürlüğüne, haber alma hakkına, toplumu bilgilendirme hakkına yapılan bir saldırıdır ve suçtur. Gazeteciler yere yatırılmış, ters kelepçe takılmış, bu yetmemiş, araba içerisinde darbedilmiş. Bugün Şebnem Hocaya yapılan, kadına, tıp bilimine, insan hak ve özgürlüklerine, örgütlenme hakkına karşı işlenmiş bir suçtur ve bunun suç olduğu da ortaya çıkacaktır.
Bunun dışında, bakınız, beş yüz yıldır Pir Sultan Abdal takip ediliyor. Bugün Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin Kurucu Genel Başkanı Murtaza Demir, bakınız "Tokat Keçeci Baba Dergâhı camiye çevrildi." diye yazdığı yazı nedeniyle ceza aldı. Beş yüz yıldır Osmanlı zihniyeti...
"Şalvarı şaltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı
Ekende yok, biçende yok
Yiyende ortak Osmanlı"
Beş yüz yıldır kimi takip ediyor? Pir Sultan Abdal'ı, Türkmen halkını, fukara Türkmen halkını, fukara Türkmen köylüsünü takip ediyor. Bu takip yetmiyor, suçlaması yetmiyor ceza veriyor. Sebep? "Keçeci Baba Dergâhı camiye çevrilmiş." diye, "Diyanet İşleri Başkanı işgal etmiş." diye yazı yazdığı için Murtaza Demir'e ceza veriliyor. İşin ilginç yanı Murtaza Demir de Banazlı, Pir Sultan'ın köylüsü. Ve "Beş yüz yıldır Pir Sultan Abdal takip ediliyor." demeyi mesnetsiz olarak söylemiyorum ben. Daha dün Komisyonda cemevleri yasasını görüştük. Cemevleri yasası uydur kaydır bir yasa ve bu uydur kaydır yasayı aslında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını uygulamak için yapmışlar ama Alevilere bir lütuf olarak gösteriyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil. Pir Sultan Abdal yaşadığı dönemde şöyle demişti:
"Pir Sultan Abdal'ım ey Dede Himmet
Kendine cevr etme, âleme rahm et
İstanbul şehrinde ol sahip devlet
Tacı tahtı ile yıkılmalıdır."
Şimdi, bu hakları, özgürlükleri, bu insanca yaşama olanağını ortadan kaldıran zihniyet kesinlikle tacı ve tahtıyla yıkılmalı; inançlar özgür, emek özgür, halklar özgür, insanlar özgür, siyaset özgür, sivil toplum özgür olmalı.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)