GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:6
Tarih:12.10.2022

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 18'inci madde konuşmasına devamla, saygıyla.

Kanunların, çıkarıldığı dönemin ruhunu aksettiren birtakım alametleri vardır malumaliniz. Siyasal iklim, mevcut süreç içerisinde size bu kanunu masum gösterecek bir siyasi üslupla karşımızda; baskıyı daha çok önceleyen, yasaklamayı daha çok önemseyen, yasakların arkasında memleketi ve iktidar iradesini koruyacağını düşünen bir siyasi üslupla karşımızda duruyor. Bunu şunun için arz ediyorum: Feti ağabey bilir, biz memleket, millet sevdamızı 80'lerden sonra, ihtilal müteakibi bir zamanda "Ülke, ülkü nasıl kurtulur? Ülke nasıl ayağa kalkar? Memleket, millet nasıl toparlanır?" diye dertlerimizi "Beşiktaş nasıl kurtulur?" diye, Galip Erdem ağabeyin hecelediği hikmetli sözler etrafında yoğurduk. Ülkemize, ülkümüzü, biatimizi yine "Beşiktaş nasıl kurtulur?" diye heceledik. Bu kanunlar böyle devam eder, eder ama nihayetinde, biz yine Beşiktaş üzerinden bir şey heceleriz, problem bu değildir.

Efendim, usulü nasıl görürsünüz? Usulü şöyle görürsünüz: Bürokrasinin dilinde, akademinin dilinde -efendim- basının, matbuatın dilinde, siyasetin dilinde, mülki idarenin dilinde o dönemin hâkim ruhunu görürsünüz. O hâkim ruh, iktidar coşkusu önce şuna döner, ilk zamanlarınızı hatırlatıyorum: Doğruları yapmak, doğruları inşa etmek, yanlışı zayıflatmak yani yanlışla uğraşmamak. Tasavvufun terbiye metotlarından biridir de o, doğruyu o kadar kuvvetlendirirsiniz ki yanlış yetim kalır. Zaman içerisinde doğruyu yapamama kabiliyeti iktidar yorgunluğuyla birleşince yanlışı yapmamaya dönük yasaklar gelir. Orada da takat kesilince, bu sefer yanlışı yapmayı engelleyemeyince yanlışın söylenmesini engellemeye kalkarsınız. Yolsuzluğu engellemek için yola çıkarsınız mesela, yolsuzluk engellenemez hâle gelince yolsuzluğu engellemek için yasak koymaya heves edersiniz, sonra onunla da engelleyemeyince şöyle bir şey yaparsınız: Yolsuzluğun denmesini yasaklayalım, bunun sohbetini yapmayı yasaklayalım; buna döner. İktidar coşkusunu kaybetmiş kadroların en büyük alameti, doğruları kuvvetlendirmek yerine yanlışları engellemeye teşebbüs etmektir yani yasak. "Yasak" dediğiniz şey sadece sizi ceberut yapmaz, sizi büyük coşkunuzdan koptuğunuz alametiyle ve gerçeğiyle karşı karşıya bırakır. Niçin arz ediyorum bunu? Efendim, siz o kadar doğru habercilik, o kadar adaletli yönetim, o kadar hikmetli eğitim vereceksiniz ki sizin muvazaa kabul etmez iradeniz karşısında dezenformasyona teşebbüs edenler toplum içinde istihzayla muamele göreceklerdir. Onlar şöyle denilecek insanlar olacaklardır: "Bu alçaklar bu kadar hakikatin güpegündüz ortada olduğu zamanlarda utanmadan devletin, milletin iradesini ilzam ediyorlar." denilerek itham edilmelerine imkân vereceksiniz. Bunu yapmak yerine, doğruları yapıp kuvvetlendirmek yerine; adaleti gerçekleştirmek, güçlendirmek yerine, basını objektif kriterlerle çalışabilme imkânıyla buluşturabilmek yerine kontrol edebilmeyi teşebbüs alanınıza çekmişseniz bu, şu demektir: Artık sizin doğruları kuvvetlendirmeye takatiniz yetmiyor. Bu, kıymetli bir şeydir. Hinihacette, muhalefetten çok kıymetli bir eleştiri geldi, kulaklarınıza takıldı mı bilmiyorum; denildi ki size bugün: "Efendim, siz birilerine telefon açıp 'Böyle böyle karar verin, böyle böyle yapın.' demiyorsunuz ama siyasal iklim o hâle gelmiştir ki sizin vizyonunuz hilafına karar vermekten korkan adamlar sizin istediğiniz gibi karar veriyorlar."

Efendim, sizin siyasi görüşünüzü tenkit eden bir film karakteri önümüzdeki dizinin son bölümünde öldürülüyor mesela. Ben ismini vermekten hayâ ederim, bakın, şundan dolayı hayâ ederim: Arkadaşlığıma halel gelir, hukukuma halel gelir. Sizin çok beğenerek, benim de eski bölümlerini çok daha lezzetle izlediğim bir film setine ziyarete gittim. Vallahi billahi, bakın, yemin ederek söylüyorum, benimle resim çektirmeye korktu. Ha, siz ona bir şey mi yapacaksınız? Hayır ama olur ki "İYİ Parti milletvekili olarak bununla resim çektirirsem acaba başıma bir şey gelir mi?" diye düşündü. Efendim, iş adamı böyle endişe ediyorsa, memur evladı olan birisi korkuyorsa, mülakata girecek çocuk endişeye kapılıyorsa, efendim, kredi bekleyen iş adamı "Başıma bir şey gelir." endişesiyle -birazcık- susmayı tercih ediyorsa bu, siyasal iklimin sebep olduğu ruhun, kötü ruhun memlekette güvenle ortadan kaldırılması lazımdır. Bunu görmeniz lazım. Efendim, "Siz yapıyorsunuz." demiyorum ama sonuçta, hinihacette bu olandan mesulsünüz.

25'inci maddeyi alacağım -on beş saniyem kaldı- Hayrettin ağabeyden 25'i ya da 28'i alacağım; Mahir Ünal Bey'in "Efendim, biz niçin yirmi yıldır iktidardayız? Madem öyle, bütün seçimleri niçin alıyoruz?" diye hatırlattığı ve kayda geçirdiği mevzu üzerinden bir şey daha arz edeceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayınız lütfen.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Bunu şunun için arz edeceğim: Milliyetçi Hareket Partisi, efendim, sizin gözünüzden kaçmış olabilir. Milletten, sizin, ustalık döneminiz diye istediğiniz salahiyetlerin "Efendim, memleketi ayağa kaldıracağız, her şeyi de evvelallah halledeceğiz, bütün problemleri de çözeceğiz. Biz bu ustalık dönemimizin sizden talep ettiği yetkiyle sizi ve memleketinizi inanamayacağınız kadar büyük bir konforla yaşatacağız." dediğiniz son döneminiz, bizce son döneminiz. Ustalık döneminizde millet istediğiniz sistem yetkisini size verdi efendim, verdi; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde size her şeyi yapma yetkisi verdi ama bir şey vermedi; size bu yetkiyi Milliyetçi Hareket Partisinin gözüne, murakabesine bağlı olarak verdi yani MHP yani ülkücüler yani ülkücülük; bu memlekette sizin bu kadar yetkiyi nasıl kullanacağınız endişenizle ilgili size en esaslı, en sert, en isabetli eleştirileri yapan bir kadroyu sizin iktidarınıza murakabe unsuru olarak kattı yani siz iktidar değilsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Siz, sistemi iktidar olarak kendisine teslim etmiş, MHP'nin gözetiminde iktidar olmaya çalışan bir kadrosunuz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Devamı 27'nci maddede. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)