| Konu: | Uşak'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 100'üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 4 |
| Tarih: | 06.10.2022 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uşak ilimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 100'üncü yılı münasebetiyle şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranlarının başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi'yle bir yandan Birinci Dünya Savaşı'nın sona erdiği, silahların sustuğu ilan edilirken diğer yandan da Anadolu toprakları üzerinde emperyalist amaçlar besleyen itilaf devletleri harekete geçmiş, Anadolu topraklarını işgal etmeye başlamışlardır. Tüm yurtta olduğu gibi, Uşak şehrimizde de İbrahim Tahtakılıç, Besim Atalay gibi şehrin ileri gelenlerinin öncülüğünde, halkın desteğiyle, Uşak Hücum Taburu, Uşak Akıncı Müfrezesi, Uşak Millî Piyade Taburu ve Uşak Eşraf Alayının kurulması sağlanmıştır. Bu birlikler, Salihli, Alaşehir ve Uşak cephelerinde Yunanlıların durdurulması ve yıpratılmasına yönelik askerî hareketlerde aktif olarak görev yapmışlardır. Askerler için gerekli bazı malzemelerin üretimi için Uşak'taki iplik dokuma fabrikaları, tabakhaneler, değirmenler, küçük esnaf işletmeleri ve evdeki dokuma tezgâhları devreye sokulmuştur. Uşak halkı tarafından kurulan ve gönüllülerden olan Uşak Hücum Taburu 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi açılırken bu kutsal mekânın korunmasında görev almıştır. 1 Ağustos 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden oluşan bir heyetle Uşak'a gelen Mustafa Kemal Paşa, Kuvayımilliye birliklerini denetlemiş, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı konuşmada Uşak halkının gösterdiği fedakârlıktan övgüyle söz etmiştir. 29 Ağustos 1920 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilen Uşak şehri iki yıl Yunan işgali altında kalmıştır. Yunan askerlerinin işkence ve zulmüne maruz kalan Uşak şehri 26 Ağustos 1920 tarihinde başlayan Büyük Taarruz sonrasında 1 Eylül 1922 tarihinde tekrar özgürlüğüne kavuşmuştur.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ya, işgal mişgal yok, kurşun sıkılmamış, "Yalan söylüyorsun." diyorlar.
(Uğultular)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çok gürültü var, biraz sessiz lütfen, lütfen.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - Perişan bir vaziyette geri çekilen Yunan ordusu boşalttığı şehirleri ateşe vermekten geri kalmamış, Yunanlılar tarafından çıkartılan yangın sonucu Uşak'ta 650 ev, 100 mağaza ve dükkân, 1 resmî bina, 2 okul, 1 hastane, 5 han ve otel, 5 cami ve mescit, 4 medrese, 2 kiremithane, 2 fabrika olmak üzere toplam 801 bina yakılmıştır.
Yunanlılar sadece binaları, evleri yıkmakla kalmamış; savunmasız insanlara, dinî mabetlere en alçakça saldırılarda bulunmaktan çekinmemişlerdir. Bu hain saldırılara maruz kalanlardan biri de bu yüce Meclisin çatısı altında Kütahya Milletvekili olarak görev yapan Besim Atalay'ın annesi ve kız kardeşidir. Uşak şehri Yunan işgaline girdiğinde ailesini Ankara'ya götürmesi tavsiye edildiğinde "Herkesin ailesi Uşak'ta iken ben ailemi Ankara'ya götüremem." der ve ailesi ile kız kardeşlerini Uşak'ta bırakır. Yunanlılar Uşak'tan çekilirken Besim Atalay'ın evini de yakarlar. Bu yangını önlemek isteyen annesi Halime Hanım yaralanır ve kız kardeşi Ayşe şehit edilir. Besim Atalay'ın annesi, ölüm döşeğinde, etrafında ağlaşan torunlarına "Evlatlarım, ağlamayın, biz bugünleri arıyorduk. İşte askerlerimiz şehre girdi. Elbette bizim gibi şehitler ve kurbanlar olacak ki bu topraklar kâfirlerden kurtulsun. Şehit olursam kızım ile beni aynı mezara koyun, her ikimiz de yüce Allah'ın huzuruna birlikte çıkalım." der. Besim Atalay şehitlerin vasiyetini yerine getirir ve kitabede şu ifadeler yer alır:
"Burası mezar değil, bir kalp gibi atıyor/Anne-kız iki şehit, kucaklaşmış yatıyor."
ALİ ŞEKER (İstanbul) - İsmail Kahraman'a da anlatın bunları, İsmail Kahraman da dinlesin. "İzmir işgal edilmiş mi, yok Uşak işgal edilmiş mi..." diyordu Kahraman. Sözüm ona kahraman(!)
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - 1922 yılı Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde perişan olan Yunanistan'ın Küçük Asya ordusu, Uşak'ın Banaz ilçesine doğru Çamsu ve o zamanki adıyla Çeçe köyü civarındadır. Afyon-İzmir demir yoluna ulaşmak isterler ve Murat Dağı'nın eteklerinde koyunlarını otlatmakta olan Çeçeli Kara Murat çobana rastlarlar. Çobandan kendilerini demir yoluna götürmelerini isterler. Çeçeli Kara Murat Yunan askerlerini Murat Dağı'nın derinliklerine ve Türk askerlerine doğru götürür. Sonunda kendilerinin yanlış yola doğru götürüldüğünü anlarlar. Yunanlı komutan "Bizi yanlış yöne getirmişsin, bunun sonucunun ölüm olduğunu bilmiyor musun?" diye bağırdığında Çeçeli Kara Murat "Benim görevim bu, senin görevin de öldürmek." der ve süngülenerek şehit edilir.
Yunan ordusunun Başkomutanı General Trikopis, 2 Eylül 1922 tarihinde Uşak yakınlarındaki Göğem köyünde 5'inci Kafkas Tümeni Komutanı Dadaylı Halit Akmansü Bey tarafından esir edilir. 3 Eylülde, bugünkü Uşak Etnografya Müzesinde huzuruna çıkarılan Yunan generali büyük bir nezaketle karşılayan Gazi Mustafa Kemal Paşa, General Trikopis'in elini sıkarak "Üzülmeyin General, savaş bir talih oyunudur, bazen en iyisi de kaybeder. Siz üzerinize düşen vazifeyi yaptınız." diyerek teselli etmeye çalışır ve Türk'ün alicenaplığını bir kez daha gösterir. Yunan ordusu Başkomutanının Uşak yakınlarında esir edilmesi olayı, sadece Millî Mücadele döneminin değil Türk tarihinin önemli bir dönüm noktasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER (İstanbul) - İsmail Kahraman'a da anlatın bunları.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - Buradan Yunanistan'a seslenmek istiyorum ve diyorum ki: Tarihi, tarihlerini iyi okusunlar.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - İsmail Kahraman okusun.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - Geçmişte İngiltere ve Fransa'nın teşvikiyle Türklere saldıran Yunanlılar nasıl bir hüsrana uğramışsa günümüzde de yükselen Türkiye'nin önünü kesmek isteyen, dış güçlerin oyuncağı hâline gelen Yunanistan aynı hüsrana uğrayacaktır. Türk milletinin gücü, kudreti ve bağımsız yaşama azmi Yunanistan'a tekrar tekrar hüsranı yaşatacaktır. Uşak şehri gerek cephe gerisi hizmetlerin yürütülmesinde gerekse silahlı birliklerini oluşturarak Yunan ordusuna karşı mücadele edilmesinde üzerine düşen görevi fazlasıyla yapmış, yüzlerce evladını bu uğurda şehit vermiştir.
Başta Gazi Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Kurtuluş Savaşı'nda ve yurt savunmasında şimdiye kadar şehadet şerbeti içen tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)