| Konu: | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 2 |
| Tarih: | 04.10.2022 |
KEMAL BÜLBÜL ( Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, "dezenformasyon" ya da "sansür yasası" diye tabir ettiğimiz teklifin 2'nci maddesi üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.
Öncelikle bugün federe Kürdistan bölgesinde sınır ötesi bir cinayetle katledilen Nagihan Akarsel'i sevgi ve saygıyla anıyor ve bu cinayetin basın özgürlüğüne, kadın özgürlüğüne, yaşama hakkına karşı yapılmış bir suç olduğunu ifade ediyor ve kınıyorum.
Sabahattin Ali, Abdi İpekçi, Musa Anter, Hrant Dink, Uğur Mumcu, Gurbetelli Ersöz, Metin Göktepe, İzzet Kezer, Namık Tarancı, Ferhat Tepe, Cengiz Altun, Kemal Kılıç, Hüseyin Deniz, Hafız Akdemir, Nazım Babaoğlu ve daha sayamadığım nice gazeteciler özgür haber verebilmek, yurttaşı bilgilendirebilmek ve işlenen suçları ifşa edebilmek için maalesef yaşamlarını feda ettiler ve biz onları sevgi ve saygıyla anıyor ve "basın şehidi" olarak adlandırıyoruz.
Şimdi, RTÜK gibi bir kurum varken, "terörle mücadele" adı altında insan hak ve özgürlüklerine karşı sistematik suç işleyen bir yasa varken, "kamu güvenliği" adı altında insan hak ve özgürlüklerini bastıran bir anlayış varken, savcıların elinin altında "yayın yasağı" diye bir zulüm varken ve "gizlilik kararı" diye her an alınabilen bir karar varken ne oluyor da "dezenformasyon" veya "sansür" gibi bir şeye gerek duyuluyor? Şunun için: Çünkü en ufak bir açıktan, en ufak bir sözden, en ufak bir sesten korkuluyor. Neden? Bu korku hâli bir tür psikopatolojik bir hâldir, paranoyak bir hâldir; siyasetle, hukukla, Basın Yasası'yla açıklanacak bir şey değildir bu. Bu kesinlikle tıbbi bir vakadır ve tıbben ele alınmalıdır.
Şimdi, bakar mısınız, sadece 2021 yılında saldırıya uğrayan gazeteci, 55 saldırıya uğrayan yayın organı 2, öldürülen gazeteci 2, evine baskın düzenlenen gazeteci 9, gözaltına alınan 61, tutuklanan 6, işkence ve kötü muameleye maruz kalan 23, tehdit ve ajanlık dayatılan 11, haber takibi engellenen 103, hapishanelerde gazetecilere yönelik ihlaller 17, hakkında soruşturma açılan 54, hakkında dava açılan 51, cezalandırılan 47; hapis cezası 133 yıl 8 ay 21 gün, para cezası 72.206 TL, yargılaması devam eden gazetecilerin sayısı 336, tutuklu gazeteci sayısı 62, işine son verilen 75, basın kartı iptal edilen 1. Daha var, devam ediyor da okumaya nefes yetmiyor. Bu kadar baskının, rezaletin, ırkçılığın, tekçiliğin, faşizmin, zulmün, zorbalığın olduğu yerde neden böylesi bir şeye gerek duyuluyor, neden hâlâ sansüre gerek duyuluyor? Zira övgüden yere göğe konduramadığımız bizim inancımızda...
"Şalvarı şaltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı
Ekende yok, biçende yok
Yiyende ortak Osmanlı" diye tabir edilen Osmanlı'dan bu yana yani 21 Ekim 1860'dan bu yana bu topraklarda sansür var, Takrir-i Sükûn'da sansür var, Millî Mutabakat'ta sansür var, Demokrat Parti döneminde sansür var, darbeler döneminde, sıkıyönetim döneminde ve şimdi RTÜK döneminde sansür ayyuka çıkmış. Kürtlere sansür, kadınlara sansür, üniversite öğrencilerine sansür, Alevilere sansür, mültecilere sansür...
Bakın, sadece 15 Temmuzda İMC TV'nin, TV 10'un, Hayatın Sesi TV'nin, Yol TV'nin kapatıldığı yetmedi, zorbaca mal varlığına el konuldu. Nereye götürdünüz o kameraları, o teknik malzemeleri, el koyup nereye götürdünüz? Şimdi, bunca rezaletin olduğu bir yerde hâlâ bununla yetinilmiyor ve dezenformasyon adı altında bir şey yapılıyorsa sahiden kendi dezenformasyonunu saklamak içindir bu. Zira mazlumu suçlayarak, mağduru suçlayarak ve bu suçtan bir siyaset devşirmeye çalışarak yapılan politikada sona gelinmiştir, gemi karaya oturmuştur, ne dezenformasyonla ne de sansür yasasıyla aşılabilecek bir durum değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Evet, teşekkür ediyorum.
O nedenle, bunun sadece belli maddeleri üzerinden, belli bölümleri üzerinden değil tümüyle reddedilmesi gereken; virgülü, noktası, paragrafı tümüyle reddedilmesi gereken bir şey olduğundan dolayı 2'nci maddenin bölümü, içeriği, fıkraları üzerine konuşma gereği de duymadım. Bu yasa teklifi derhâl geri çekilmeli, bu teklif geri çekilmediği takdirde ülkede olabilecek, yaşanabilecek tüm şeylerden sorumlu olan da ısrarla teklifi gündeme getiren anlayıştır. Bu seçimle de açıklanacak bir şey değil, bu tamamen Osmanlıcılığı, Neoosmanlıcılığı, ittihatçılığı ortaya koymaya çalışan, yine, bir tehcir dönemi yaşatmaya çalışan zihniyettir. Bu zihniyetin kabul edilmesi mümkün değil bu zihniyeti reddediyor ve kınıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)