| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 29.06.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
"Özrü kabahatinden büyük." veya "Merdikıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler." diye bir cümle var, bir söz var. Kürsüye gelen AK PARTİ'li hatipler bu iki deyimin gerçek hakkını gerçekten veriyorlar. Kanunsuz bir vergi olan ve milletin cebinden onun rızası olmadan enflasyon yoluyla para çalmanın adı olan, kanunsuz vergi olan enflasyonla ek bütçenin gelirlerinin arttığını söylemek gerçekten çok garip, tuhaf bir durum. Eğer vergi oranlarını artırırsanız, şeffaf bir şekilde vatandaşa söylerseniz vatandaş ne için vergi ödediğini bilir ama siz vergi oranlarını artırmıyorsunuz; güzel bir şey, artırmayın da fakat şunu açık ve net olarak söyleyin ki topladığınız vergi, kanunsuz enflasyon vergisinden farklı bir şey değil. Enflasyon yoluyla vergi topluyorsunuz ve bunu da "Fakire fukaraya kullandıracağız." diyorsunuz. Bu ne biçim mantıktır, ne biçim anlayıştır, bilmiyorum. Size düşen görev, vatandaşın cebine koyduğunuz paranın itibarını korumak ve enflasyonu toplumun gündeminden çıkarmak.
NECİP NASIR (İzmir) - Vergiyi topluyor, vatandaşa ödüyor, vatandaşa kullanıyor.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Vatandaşa veriyor ama cebinden çalma, enflasyonu kontrol altına al. Sen buraya çıkıp da "Efendim, vergi oranlarını artırmadan ek bütçenin vergilerini şöyle şöyle artırıyorum." Bunun hiçbir anlamı yok.
NECİP NASIR (İzmir) - İhracatımız patlamış ya! Cumhuriyet tarihinin ihracatta rekorlarını kırıyoruz.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - İkinci bir husus: Faizle ilgili artık bir ezberiniz var, bu ezberinizi bozun. Evet, 2002 yılında Türkiye'de toplanan her 100 liralık verginin 85 lirası faize gidiyordu; bu, hayatın gerçeği, 1990'lı yıllarda yapılan yanlışların sonucu bu ortaya çıktı fakat bugün geldiğimiz noktada siz toplanan her 100 liralık verginin 7 lirasını, 8 lirasını faize öderken -dün burada bir başka arkadaş da söyledi, Sayın Katırcıoğlu söyledi- toplanan verginin yüzde 8'ini faize öderken zaman içerisinde, geçen yirmi yılda, bugün 17'ye, 18'e geldiniz.
Ben size başka bir hesap vereyim. Bakın, 2015 yılında iç borcun henüz ödenmemiş faizleri vergi gelirlerinin yüzde 50'siydi, bu da bir ölçü. Bugün geldiğimiz noktada bu oran yüzde 70'ten yüzde 150'ye çıktı yani bugün toplam kamu borcunun hiçbir vade değişikliği olmasa önümüzdeki dönemde ödeyeceği faiz toplam borcun yüzde 150'si seviyesinde. Tarihte ilk defa ödenecek olan faiz anaparanın üstüne geçti. Bu ezberinizi bırakın artık da bu sorunun cevabını arayın ve bu sorunu nasıl çözeceksiniz ona yoğunlaşın.
Bir başka husus: Bu yasa teklifi Komisyonda görüşülürken yani ek bütçe Komisyonda görüşülürken Sayın Bakana ben bu soruyu en az 4 defa sordum. Biraz önce buradan itiraz edildiği gibi, sorulan hiçbir soruya cevap vermediği gibi bu soruma da cevap vermedi; burada bir kere daha Genel Kurulun huzurunda tekrar ediyorum.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Bakan yok, bakmıyor Bakan, gözleri ışıldamıyor.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Sayın Bakan, şu anda kur korumalı mevduatta 1 trilyon TL'ye yakın para duruyor ve siz, vahşi bir sermaye transferiyle fakirden alıp da zengine veriyorsunuz. Şu anda bu yöntemle de "liralaşma" diye bir kavram ürettiniz, aslında "liralaşma" vesaire diye de bir şey yok, dolayısıyla dolarizasyon var. Benim size sorum şu: Hangi aşamada siz bu kur korumalı mevduattan çıkacaksınız ve işler normalleşecek, çıkış stratejiniz nedir? Bana verdiğiniz cevap şu oldu Komisyonda, yasal düzenlemeyi tekrarladınız, dediniz ki: "31 Aralık 2022'ye kadar devam edecek, Cumhurbaşkanının bunu uzatma hakkı var." Bu, yasal düzenleme; ben size bunu sormuyorum. Ben bize bunun ekonomik sonuçlarını soruyorum. Şu anda, siz, bankada 100 liralık Türk lirası olarak duran parayı dövizle ilişkilendirdiniz, bunun üzerine faiz ödüyorsunuz, bir de kur farkı ödüyorsunuz ve bunun toplamı şu anda 1 trilyon TL'ye yakın. Hangi dönemde, hangi noktaya geldiğimizde yani enflasyon tek haneye düştüğünde mi, büyüme belli bir noktaya geldiğinde mi, kamu maliyesindeki göstergeler belli bir rakama ulaştığında mı "Tamam, artık biz hedefimize ulaştık, bu sistemden çıkıyoruz." diyeceksiniz? Bunun ölçüsü nedir?
Diyelim ki enflasyonu tek haneye düşürdünüz, vatandaş Türk lirasına itibar ediyor, artık tasarruf enflasyona yedirilmiyor ve dolayısıyla, vatandaş diyecek ki "Tamam, başarılı olundu, artık dövizle ilgim kalmadı; ben, Türk lirası mevduatta kalıyorum." ve Türk lirası Türk ekonomisinde geçerli hâle geldi. Bu, hangi noktada olacak? Bununla ilgili bir hesabınız kitabınız var mı?
Diyelim ki 31 Aralık 2022'de enflasyon hâlâ yüksek ve gördünüz ki vatandaşın hâlâ dövize yönelme ihtimali var; Cumhurbaşkanı süreyi bir altı ay daha uzattı, 2023'ün Haziranına geldik, durum hâlâ aynı, ne yapacaksınız? Şu anda 1 trilyon liraya yakın kur korumalı mevduat belki o zamana kadar 1,2 trilyon; 1,3 trilyon olacak. Eğer hâlâ enflasyon yüksekse, vatandaş Türk lirasına güvenmiyorsa, ekonomiye de güven yoksa vatandaş dövize yöneldiğinde ne yapacaksınız? Var mı bir planınız, bir programınız? Çıkış stratejiniz nedir? Bunu lütfen kamuoyuyla paylaşın. Eğer bunu paylaşmayacaksınız o zaman vatandaşa mesajınız nedir, bunu açık ve net olarak lütfen söyleyin.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Dış güçler...
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Biliyorum.
Ben bu soruyu bu kürsüden sordum, siz gelip buradan buna cevap vermeyeceksiniz ama vatandaş bu sorunun cevabını bekliyor.
Sonuç olarak söyleyeyim: Çıkış stratejiniz nedir?
KADİM DURMAZ (Tokat) - Türkiye'yi çekemeyenler...
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Vatandaş yolda, bayırda, alışveriş merkezinde bizi gördüğünde şunu soruyor: "Başkanım, durum nedir, ne yapalım? Bu hâl böyle devam eder mi?" Ben ağzıma almak istemiyorum ama "Acaba hesabımıza el konur mu, bankadan paramızı alalım mı?" diye soruyor. Ben de "Bu ülke yaşayacak, yaşamak zorunda. Bankalardaki paranıza dokunmayın, orada devam etsin." diyorum ama vatandaşın kafasında böyle bir soru var. Siz geçen hafta cuma günü -önce BDDK'nin açıkladığı, arkasından yine BDDK'nin açıklamaya bir açıklama yaptığı, arkasından Hazinenin devreye girip bir açıklama yaptığı- şirketlerin kredi alabilmesi için, 15 bin TL'den fazla dövizi olanlara kredi kullandırılması için fazla dövizini satması gerektiği şeklinde bir düzenleme yaptınız. Hangi akılla vatandaşa böyle olumsuz bir sinyal veriyorsunuz? Onun öncesinde yaptığınız o kadar yanlış iş var ki vatandaş şimdi "Acaba şu anda şirketlerin hesabına göz diken Hükûmet benim şahsi hesabıma göz dikebilir mi?" diye soru soruyor. Lütfen, bu tür endişeleri ortadan kaldırın, toplumla iletişime geçin. Bu 1 trilyon TL'ye yakın -an itibarıyla- kur korumalı mevduatta eğer enflasyon düşmezse, vatandaş tasarrufunu korumak için hâlâ dövize yönelirse tedbiriniz nedir, hangi uygulamayı yaparak bu sistemden çıkacaksanız, bunu kamuoyuyla paylaşın diyorum. Eğer bunu yapmazsanız şu anda Türk mali sisteminin, özellikle maliye politikasının, ekonominin altına koyduğunuz bu bomba patladığı gün sadece siz değil, bütün toplum bunun altında kalır. Bunun tedbiri üzerinde düşünün.
Özellikle de AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarıma söylüyorum, yöneticilerinize, karar alıcılarınıza bu soruları sürekli sorun: "Günü geldiğinde ne yapacağız? Enflasyonu düşüremezsek ne yapacağız? Bu para nereye gidecek? Şu anda 500-600 milyarla döviz bu kadar hareket ediyorsa... Biz 500-600 milyarı da kamunun, Merkez Bankasının hesabından vatandaşın cebine koyuyoruz, 500-600 milyarı 1 trilyonun üzerine çıkardık; 1 trilyonla döviz talebi olursa ne yapacağız?" Bu soruları yöneticilerinize sorun ve bunun cevabını alın, bunun altında kalmayın.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)