GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:108
Tarih:28.06.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; üç dakikaya bir soru, bir endişe, bir destek sığdırmaya çalışacağım.

2017 yılında enflasyonda kararlılık vurgusu yapmaya başladı Sayın Cumhurbaşkanı. 2017'de "Enflasyonu fark ettim." dediğinde 11,75; 2018'de -o aradaki sekiz aylık dönemde- 12,50; tekrar 2018'in son diliminde 11,75; sonra kararlılık vurgusu yapmaya başladığımız her yılın altı aylık dilimlerinde artan, 11,75'ten 73,50'ye yürüyen bir enflasyon gerçeğiyle karşı karşıyayız. Zaman zaman siyasetçiler genel politik eğilimlerin hilafına, kafalarında denemek istedikleri birtakım siyasi doktrinleri tecrübe alanına taşıma hevesi duyarlar, olabilir. Şunu merak ediyorum, soru şudur: Denemeye çalıştığınız iktisat doktrininiz maliyetlerini bu kadar pahalı ödediğimiz bir süreç hâline dönünce, siz ne olunca, hangi bedeli ödeyince, kur hangi rakamı görünce, faiz hangi radde gelince bu denemeye çalıştığınız ve bir türlü netice alamadığınız politikanızdan vazgeçeceksiniz? Soru bu yani döviz kaç lira olunca, faiz kaça yaslanınca, ekonomide hangi paketle karşı karşıya kalınca bu denediğiniz ve denemekten asla vazgeçmediğiniz, sonuçlarını da millete ödettiğiniz bu modelden -ne zaman- döneceksiniz? Nihat Zeybekci'nin "Elimizde yeterli döviz rezervi var." diye başladığı, "Piyasadaki döviz hareketliliği bir spekülasyondan ibarettir." falan vurgularıyla güven telkin etmeye başladığı günden bugüne döviz 3 liradan, 3,5'tan, 4'ten, 5'ten, 5 olduğu zaman bunu "10 lira olacak." diye speküle edenlere kızdığınızdan, 10'dan tekrar 7'ye düşüp Naci Ağbal'la, Lütfi Elvan'la "Piyasa enstrümanlarına riayet edeceğiz ve öngörülebilir bir siyasal iklim oluşturacağız." gayretinizden, sonra sarfınazar edip, sonra Merkez Bankası Başkanını istediğiniz gibi değiştirip, sonra Merkez Bankasının müdahale imkânlarını kısıtlayıp sonra geldiğiniz yer faizde dayanılmaz had, enflasyonda 75'lik seviye. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Efendim "Kararlılık." Sayın Cumhurbaşkanının kararlılık vurgusu 11,75'ten başladı 73,5'a geldi. Kararlılığınız buysa, kararlı duruşunuz buysa, "Gözünüzü yumun altı ay sonra gördüklerinize inanamayacaksınız." duygularımıza teskin olmak için nasihatleriniz buysa kararlılığınızdan Allah'a sığınmak lazım yani sizi daha kararsız görmek istiyoruz, sorun budur. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Kararlılığınızın sonuçlarından ne zaman vazgeçeceksiniz yüzde 73,5 enflasyona vardığımız bugünlerde?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Bir dakika istirham edebilir miyim Başkanım?

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Konuya gelelim.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Bu, sorumdu.

Endişemi söyleyeyim, desteğimi arz edeceğim. Desteğim şu: Partimiz ve millî hassasiyetlerimiz adına, NATO'nun, altmış dokuz yıllık hukukunu çiğneyip Türkiye'nin bütün yükümlüklerini yerine getirdiği hâlde sınırlarımızın altında bir PKK devleti kurmasına, Yunanistan'ın yığılmasına, Ege'de Yunan şımarıklığına cüretkârlık katmasına, Rum kesimini bize karşı cüretkârlığında destekliyor olmasına... Elimize böyle bir fırsat geçti: İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği. Kıymetli bir fırsattır, çok zor ele gelir; böyle bir fırsatın doğru değerlendirilmesi için FETÖ'cüler dâhil, PKK'ya verilen destek dâhil, Yunanistan'daki azgın yığılma dâhil bunlardan ricat edilecek, FETÖ'cülerin iadesi istenecek, PKK'ya verilen destekten vazgeçilecek, parasını ödediğimiz uçakların bize teslimi yapılacak ve NATO hukukuna riayet edilecek. Aksi hâlde, küçük paralara yahut birtakım maddi desteklere...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Yarım kaldı Başkanım.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Zamanı kullanmak da bir başarı Sayın Başkanım; başkaları da var, hak, hukuk...

BAŞKAN - Devam et, sesin iyi çıkıyor.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Destekliyoruz; NATO'yu hizaya getirmek lazım, bu mevzuda hizalamak lazım, İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğine endişelerimizle müzakere masasına oturmak lazım. Endişemiz şudur: Sakın ola ki küçük bir şeye -sakın ola ki maddi ihtiyaçlarımızı- seçim ihtiyaçlarımızı giderecek bir paraya itibar edilmemesi lazım. Sonuna kadar, millî hassasiyetlerimizi taşırsanız arkanızda duracağız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)