| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 23.06.2022 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bazı kanunlarda değişiklik torbasının 5'inci maddesi üzerinde konuşmak için söz almış bulunuyorum.
Memlekette yasa yapmayı torbayla sağlayan bir mantıktan nasıl hukuk reformu, nasıl yeni anayasa, nasıl adil bir hukuk, nasıl adalet beklenir? Birincisi bu.
İkincisi: Yargı yargılanmadan Türkiye'de adalet olmaz, yargının yargılanması lazım; adil bir sistemle, hakkaniyetli bir sistemle, hukuki bir sistemle yargının yargılanması lazım. Yargının iktidarı oluşturmak, iktidara zemin sağlamak, iktidarı her türlü konuda rahatlatmak için bir araç değil; topluma, sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik yaşama adaleti, eşitliği getirmek için bir araç, bir sistem olduğu ortaya çıkmadan, anlaşılmadan, yaşamsallaşmadan yargıda adaleti ya da yargıda reformu konuşmak mümkün değil.
Bakınız, değerli milletvekilleri, birçok dava... Örnek vereyim, işte, Anayasa Mahkemesinin kararını tanımayan hâkimler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını tanımayan hâkimler, Anayasa'yı tanımayan hâkimler; bir anayasasızlık sorunu ve bu anayasasızlık ortaydayken yasa yapma sorunu. Bir anayasasızlık var Türkiye'de, şu anda yürürlükte bir anayasa yoktur. Bu anayasasızlıkta yasa yapmanın ne anlamı var?
Bakınız, Demokratik Toplum Kongresiyle ilgili verilen karar düşmanca uygulanmış bir karardır; Halkların Demokratik Kongresiyle ilgili verilmeye çalışılan karar yine aynı; Kobani kumpas davası yine aynı. Kobani'ye IŞİD işgalini protesto etmek nerede suç oluyor? IŞİD'in işgalini, caniliğini, barbarlığını, tecavüzcülüğünü proteste etmek ne zaman suç oldu? HDP'yi kapatma davası hukuka, siyaset yapma hakkına, insanlığa ve HDP camiasını teşkil eden yaklaşık 40 milyon insana karşı işlenmiş bir suçtur, bu suçun bir numaralı sanığı davayı açan kişidir; o yargılanmalıdır, o yargılanmadan Türkiye'de hukuk ve adaletin olması mümkün değildir.
Başka, Madımak katliamı... Yirmi dokuz yıldır, yirmi dokuz yıldır bulunamayan sanıklar var ve Madımak Oteli'ne 500 metre mesafede evinde ölen, bulunamayan sanıkların olduğu yerde adaletten, hukuktan, hukuk reformundan söz etmek mümkün değildir. Berkin Elvan'ın, Ali İsmail'in katiline cezasızlık politikasının uygulandığı bir yerde adaletten, hukuktan söz etmek mümkün değildir ve yine "dokunulmazlık" adı altında bir yok etme politikası uygulanıyor. Bir yandan kapatma davası, bir yandan dokunulmazlık davası, bir yandan Kobani kumpas davası; bu, faşizm üçgenidir. Bu, kesinlikle hukuk değil, bu, ırkçılık ve faşizmin ayyuka çıkmış hâlidir. Böylesi bir sistem ancak Franco rejiminde, Hitler rejiminde, Salazar rejiminde uygulanabilir, bunun hukuk olarak kabul edilmesi mümkün değil. Bir yandan "kanun uygulama" adı altında ferman veren valiler, ferman veren kaymakamlar âdeta bir kadı kadar bile adil değiller. Bir Osmanlı kadısı kadar bile adil olmayan şımarık valiler, küstah kaymakamlar ve bunların oluşturmaya çalıştığı inanılmaz bir berhava edilmiş ortam... Bizim yaptığımız demokratik eylemlerin tamamının suç olduğunu, tamamının yasak olduğunu, tamamen demokratik saiklerle oluşturduğumuz bu süreçlerin suç olduğunu söylemenin kendisi suçtur ve mutlaka bu yargılanacaktır. Sansür ve istibdatın -bakınız, sosyal medyaya, basına getirilmeye çalışılan- daha bir hafta önce tutuklanan yaklaşık 16 gazetecinin olduğu yerde, hapisteki gazetecilerin sayısının bilinmediği yerde, tecride itiraz etmenin suç sayıldığı yerde hukuk ve adaletten söz edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, Demokratik Toplum Kongresine dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Cemil Çiçek'in Meclis antetli kâğıtla davetiye yazdığını, Anayasa tartışma sürecine katılmasını istediğini herkes biliyor, bu, Meclis kayıtlarında da var. Buna rağmen, DTK'yi yargılıyorsanız Cemil Çiçek'i de yargılayacaksınız. DTK'yi yargılıyorsanız o mektubu gönderenleri de yargılayacaksınız. Böyle bir şey olmaz. Dolayısıyla, biz, burada yandaş hâkimler, yandaş savcılar ve benzeri bir sürecin oluşumuna değil; hukukun, adaletin, eşitliğin oluşumuna hizmet etmek için buradayız. O nedenle, böyle bir yasa teklifini, böyle bir yasa manzumesini, böyle bir yasa bütünlüğünü kabul etmememiz mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Sayın Başkan, izninizle bitiriyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ederim.
Bakınız, Birinci Dünya Savaşı sırasında İttihat ve Terakki içerisinden türedi zenginler çıkmış. Bu türedi zenginleri kendisi de bir ittihatçı olan Ömer Seyfettin herhâlde biraz vicdanı sızlamış olmalı ki eleştirmiş ve Ömer Seyfettin'in bu eleştirisi karşısında ittihatçıların en önde gideni olan Doktor Nazım "Bak." deyip, ayağını kaldırarak tabanını ve delik ayakkabısını, böylelikle de ittihatçıların namuslu olduklarını, çalıp çırpmadıklarını göstermek isteyince Ömer Seyfettin "Ah cancağızım, herifin siyasi namusu ayağının altında!" demiş.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)