| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 23.06.2022 |
MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 339 sıra sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli izleyicileri saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Diyarbakır Lice kırsalında 22 Haziranda icra edilen Eren Abluka-18 Operasyonu'nda teröristlerle yaşanan silahlı çatışma esnasında yaralanan ancak tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak şehit düşen askerlerimize yüce Allah'tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar, yaralı kahramanlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda Türkiye'nin en kritik reform alanlarından biri hiç şüphesiz yargı reformlarıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2019 yılı Mayıs ayında açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde bulunun toplam 256 faaliyetten 171'i geçtiğimiz yıl yürürlüğe girmiştir. 101'i idari, 59'u mevzuat değişikliği ve 11'i ise hem mevzuat değişikliği hem de idari nitelik taşıyan faaliyetlerle Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde tamamlanma oranı yaklaşık yüzde 67'ye çıkmıştır. Bu minvalde, 2019 ve 2020 yıllarında tamamlanması planlanan 50 faaliyetin 48'i sonuçlanırken bir yıldan uzun süreli nitelikte olan 107 faaliyetin ise 99'u tamamlanmıştır. Yargı Reformu Stratejisi kapsamında 2021'de toplam 24 faaliyetle ilgili düzenleme yapılmıştır. Yargı Reformu Stratejisi kapsamında 2009'dan bu yana hazırlanan yargı paketlerinden 5 tanesi bu kutlu çatı altında onaylanarak yasalaştı. Bir yanıyla yargı sistemimizin bir bütün olarak değerlendirildiğini, sistemin bağımsızlığı ve tarafsızlığını uluslararası normlara uygun hâle getirme amacını taşımakta olduğunu görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Türkiye'de hâkim ve savcıların mesleğe kabul öncesi yetiştirilme süreci bugüne kadar hâkim, savcı adaylığı statüsünde yürütülmekteydi. Görüşmekte olduğumuz teklifle Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin insan kaynaklarının nitelik ve niceliğinin arttırılması hedefi kapsamında adalet sistemimize hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesini kazandıracağız. Aynı zamanda, 2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda hâkim ve savcı yardımcılığı oluşturulması için düzenleme yapılacağı; hâkimlik, savcılık meslekleri için yeni bir mesleğe giriş modeli ve sınavı getirileceği hedefini de gerçekleştirmiş olacağız.
Değerli milletvekilleri, günümüzde teorik ve uygulama bilgisi yeterli olmayan, başta hayat tecrübesi olmak üzere mesleki tecrübesi bulunmayan hâkimlerin baktıkları davalarda hızlı ve isabetli karar verebilmeleri her zaman mümkün olmayabilecektir. Hâkimlik mesleğini icra etmekte olan kişilerin görevlerini ifa ederken hayatın her alanında binbir türlü sorun ve olayla karşılaşması doğal olup bu sorunlar karşısında çözüm üretici bilgi ve yeteneğe sahip olması gerekmektedir. Bu sebeple, genel olarak kamuoyunda hâkimlerin diğer kamu görevlilerinden farklı birtakım vasıflara sahip olması beklenmektedir.
Diğer taraftan, Türkiye bakımından hâkim yardımcılığı kurumuna olan ihtiyacın birçok nedeni bulunmaktadır. Öncelikle, yargı teşkilatındaki aşırı iş yükü altında ezilen hâkimlerin bu yükü hafifletecek bir yardımcıya olan ihtiyaçlarının var olduğunu dile getirmekte fayda var. Çünkü hâkim başına düşen dava dosyası sayıları düşünüldüğünde, insanüstü bir emekle çalışılması gerçeği ortaya çıkacaktır. Hâkimlerin iş yüklerinin azaltılması ve onların daha etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak bakımından hâkim yardımcılığı, adalet teşkilatında varlığı gerekli bir müessesedir. Avrupa ülkelerinde de yaygın bir kurum olan hâkim yardımcılığı bizdekine benzer sebeplerle yargı binasını ayakta tutan 2'nci temel sütun olarak karşımızda durmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulu mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esasına göre görev yapan adli ve idari yargı hâkim ve savcılarımızın bütün özlük işleri hakkında karar verme yetkisine sahip anayasal, güzide bir kurumumuzdur. Bu kapsamda Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2022-2026 Stratejik Planı'ndaki kuruma yönelik tespit edilen dış tehditlere baktığımızda, hâkim ve savcı adaylık eğitiminden beklenen verimin alınmaması, meslek öncesinde hâkim ve savcı yardımcılığı veya deneme süresi gibi müesseselerin olmaması, kamuoyunda ve yargı teşkilatı içerisinde Kurulun görev ve yetkilerinin yeterince bilinmemesi gibi çözüm geliştirilmesi gereken önemli başlıkları görmekteyiz. Diğer taraftan, kurum içi tespit edilen zayıf yönleri arasında da personelin özlük haklarının yetersizliği ve personel istihdamında sorunlar yaşanması, hâkim ve savcı adaylarının staj ve eğitim süreçlerinde Kurulun rolünün yeterince etkin olmaması, hâkim ve savcı meslek içi eğitim planlamasında Kurulun istenilen seviyede etkili olmaması başlıklarının ön plana çıktığını görmekteyiz. Elbette söz konusu stratejik planda sadece ifade ettiğimiz başlıklar değil, Kurulun zayıf yönleri ve tehditlerinden daha fazla güçlü yönleri ve fırsat başlıkları da bulunmaktadır.
Dile getirdiğimiz ve Kurulca tespit edilen zayıf yönlerin güçlendirilmesi için ve diğer taraftan yine Kurulca tespit edilen tehdit başlıklarını bertaraf edecek tüm yasal düzenlemelere Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da destek olacağımızı Genel Kurulun huzurunda belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri, Yargıtay ve Danıştay üyeliğinde görev süresi on iki yılla sınırlı olduğundan, altı yıl sonra yüksek yargı üyelerinin yarısı ve en kıdemlileri emekli olacak ve/veya kürsüye dönmek zorunda kalacaklardır. Deneyimli ve kıdemli üyelerin mahkemelerden ayrılmaları yargıyı olumsuz etkileyecek, yüksek yargı bu üyelerden en verimli oldukları dönemde faydalanamayacaktır. Bu sebeple, yüksek mahkeme üyelerinin görev sürelerinin on iki yıl sınırının uzatılması veya görev sürelerinin 65 yaşla sınırlandırılması bu önemli sorunu çözecektir kanaatindeyiz.
Yine, tayin, terfi, özlük hakları gibi konularda HSK'ye bağlı olan tetkik hâkimlerinin kadrolarının Yargıtaya geçirilmesi onları daha güvenceli hâle getirecektir. Böylelikle her yıl çıkarılan kararnamelerle görev yeri değişme tedirginliğini yaşamayacaklardır. Diğer taraftan, Yargıtaya yeni gelecek tecrübesi az hâkimlerin yerine tecrübeli hâkimlerin yüksek yargıda çalışması sağlanacaktır. Yine, tüm yüksek yargı hâkim ve savcılarının özlük ve mali haklarının eşitlenmesi de hakkaniyeti sağlayacaktır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi bünyesinde görev yapan idari personele verilmekte olan yüksek yargı tazminatının yoğun iş yükü altında çalışan Danıştay, Yargıtay ve Sayıştayda görev yapan idari personele de verilmesi çalışma barışına katkı sunacaktır diye düşünmekteyiz. Yine, bu kapsamda adliyelerde görev yapan idari personele ödenen adalet hizmetleri tazminatının Adalet Bakanlığı merkez teşkilatında, Hâkimler ve Savcılar Kurulu ile Adalet Akademisinde görev yapanlara da ödenmesi hakkaniyete katkı sunacaktır. Zira söz konusu tazminatı alamayanlar ile alanlar arasında temmuz ayı itibarıyla neredeyse 2 bin lira fark oluşacaktır.
Bir başka önemli husus da özellikle hâlen bakanlıkların merkez teşkilatlarında silahlı güvenlik olarak mesai saatleri içerisinde silah taşıma yetkisi olan ancak mesai sonrası silah taşıyamayan çalışanlarımızla ilgilidir. Mesai saatleri içinde birçok kez tehdit ve riskle karşı karşıya kalan güvenlik çalışanlarına silah taşıma yetkisi verilmesiyle mesai saatleri sonrasında bu çalışanlarımıza yönelik risk ve tehditler bertaraf edilecektir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde son günlerde vatandaşlarımızca oldukça şikâyet konusu yapılan ve fiyat artışlarını körükleyen stokçuluk konusunda cezaların artırılması da yer almaktadır. Bize göre, savaş dönemlerinde karaborsacılık yapan, stokçuluktan geçinen satılmışların durumu neyse ekonomik saldırıda ahlaksızlık yapanlar, fiyat etiketlerini şişirenler de aynıdır. Özellikle ekonomik sorunları kullanarak vatandaşı Hükûmete karşı kışkırtmaya gayret eden çevrelerin öncelikle Batılı ülkelerden destek beklemekten vazgeçmelerini önermekteyiz. Zira onlarla benzer söylemler kullananlar, yarın öbür gün oy isteyeceği aziz milletimizi galeyana getirmeye çabalayanlar, Türkiye'yi Karabağ'dan tutun da mavi vatandaki başarı ve hukuki haklarına kadar eleştiren ve sürekli yabancı ülkelere şikâyet eden pozisyonunda olanlar unutmasın ki bugünler geçicidir, Hükûmet işinin başında ve alınması gereken tüm tedbirleri vatandaşımızın lehine almaktadır. Bugün Ankara merkezli millî bir siyaset güden Cumhur İttifakı'nın en temel görevi, Türkiye'yi her alanda söz sahibi yapmaktır. Nasıl ki tüm dünya yerli ve millî insansız hava, kara ve deniz üstü, deniz altı araçlarımıza, diğer savunma araç ve gereçlerimize gıptayla bakıyorsa Türkiye'nin 2020 sonrasında da her alanda imrenilen bir güce erişeceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Hedef, önce lider ülke Türkiye, sonra ise süper güç ülke Türkiye'dir.
Saygıdeğer milletvekilleri, adli tıp, tıp bilimiyle ilgili bilgileri adaletin daha hakça oluşabilmesi maksadıyla hukukçuların anlayabileceği bir biçimde ve düzeyde hizmete sunan tıp bilimidir. Günümüzde ülkemizde adli tıp üç sacayağı üzerine oturmakta ve faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu sacayakları, Bakanlığa bağlı Adli Tıp Kurumu, üniversitelere bağlı tıp fakültesi bünyesinde yer alan adli tıp ana bilim dalları ve yine üniversitelere bağlı adli tıp endüstrileridir.
Türkiye'de yargılama sürece ortalama dört, beş yıl olup bu uzun sürenin önde gelen nedenlerinden biri, bilirkişi raporlarının sonuçlandırılmasının yoğunluk sebebiyle uzun sürmesidir. Bu durum, bilirkişi talep edilen davaların sonuçlandırılmasında da uzamaya sebebiyet vermektedir. 2021 yılı Adli Tıp istatistiklerine baktığımızda, 81 ildeki şube müdürlüklerinde 374 bin adli muayene gerçekleştirilmiştir, ölüm muayeneleri de yaklaşık 25 bin seviyelerindedir. Adli Tıp İhtisas Kurulu ve ihtisas daireleri dosya sayısı 2014 yılında 206 bin iken, 2021 yılında 641 bine yükselmiştir. Görüleceği üzere, Adli Tıp Kurumuna gönderilen dosya sayısı hâlihazırda çok fazla olup mevcut insan kapasitesinin oldukça üzerindedir. Bu noktada, Adli Tıp Kurumuna gönderilen bazı dosyaların gerçekten Adli Tıp Kurumuna gönderilmesinin gerekli olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Üniversiteler, Sağlık Bakanlığına bağlı adli birimler ve Adalet Bakanlığına bağlı adli birimler arasındaki koordinasyonun sistematik bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekliliği de göz ardı edilmemelidir.
Diğer taraftan, Adli Tıp Kurumunun personel ihtiyacı ve organizasyon yapısı da önümüzdeki süreçte gelecek olan yargı paketlerinde değerlendirilerek neticelendirilmeli, buralarda görev yapan tüm personelin de özlük şartları iyileştirilmeli, diğer adalet çalışanlarını da kapsayacak şekilde tümünü kapsamalıdır. Bu kapsamda seçim bölgem Kırıkkale'de de bulunan Adli Tıp Şube Müdürlüğünün de ihtiyaçlarının karşılanması, yaşanmakta olan gecikmeleri önleyebilecektir.
Saygıdeğer milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde birkaç kelamı da seçim bölgem Kırıkkale'yle ilgili yapmak isterim. Geçtiğimiz günlerde Kırıkkale'de ve bazı ilçelerinde yaşanan aşırı yağışlar ve taşkınlar nedeniyle zarar gören çiftçimizin borçlarının ötelenmesi, Ziraat Bankasına, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizlerinin silinmesi ve borçlarının uzun vadelere yayılmasını önemsiyoruz. Bayram öncesi bu yönde bir müjdenin verilmesini de çiftçilerimiz adına sevindirici bulacağımızı değerlendiriyoruz.
Yine, sabit gelirli çalışanlara ve emeklilerimize temmuz ayında yapılacak olan yüksek oranlı maaş artışıyla enflasyonun etkilerinden korunmaları amaçlanmaktadır. Ekonomide bir tarafı korurken diğer tarafı ihmal edemeyiz. Bu bakımdan, özellikle Kırıkkaleli esnaf ve sanatkârlarımızı da koruyup onlara destek olabilmeliyiz. Başta kredi borçları, prim borçları olmak üzere, Meclis kapanmadan bazı borçların affedilmesi -ne bileyim- ertelenmesi veya faizsiz yapılandırılması büyük bir beklentiyi karşılayacaktır.
Yine, Kırıkkale'mizde özellikle okul taşımacılığı tatil nedeniyle sona eren servisçi veya minibüsçü esnafımız ile Kamyoncular Kooperatifindeki esnafımız, taksici esnafımız da bu kapsam içine alınarak bu kesime ÖTV'siz yakıt desteği, ulaşım belgelerinde indirimler ve prim desteği vermemiz onları daha da güçlü kılacaktır.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın son bölümünde... Bizler için, adalet ve onun temsilcileri de bayrak, millî marş gibi mukaddes ve yüce tutulan değerlerimizdendir. Hepimiz haksızlığa karşı adalete başvururuz, onun yardımını ve hakkaniyetini isteriz. Bu bakımdan, adaleti, en kuvvetliye karşı en zayıfı dahi koruyacak kudret ve kuvvette tutabilmeliyiz yani kuvvetli ondan çekinmeli, zayıf olan da ona güvenebilmelidir. Görüşmekte olduğumuz altıncı yargı paketi de böyle kuvvetli ve kudretli bir sistemi gözetmektedir. Adaletin hızlı, hakkaniyetli ve iş yükü hafiflemiş bir şekilde tecelli etmesi adına, elbette, bundan sonra da reform niteliğinde paketler gelecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak milletimizin huzuru ve hukuk güvenliği için alınacak her karara, yapılacak her reforma bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da destek ve katkı sunacağımızı belirtiyor, bu düşüncelerle kanun teklifinin adalet sistemimize ve ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)