GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:101
Tarih:09.06.2022

HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "eğitim" denilen insani, ahlaki, vicdani, bilimsel, demokratik süreç 2 temel alandan oluşur. Birincisi örgün eğitim, ikincisi yaygın eğitim. Aslında, şurada, şu anda da bir yaygın eğitim ortamında bulunuyoruz. Nasıl bir yaygın eğitim ortamı burası? Davranışsal, sosyopsikolojik, politik, insan ilişkilerine ve iletişime bağlı bir yaygın eğitim ortamındayız şu anda ama bizim konumuz örgün eğitim. Örgün eğitimde "fırsat" diye bir kavramın olmaması lazım. Demokraside "fırsat" diye bir kavram olmaz ancak içinde bulunduğumuz antidemokratik ve eşitliksiz koşullar nedeniyle bu önergenin desteklenmesi gerektiği kanısındayız.

Bakınız, yoksulluk söz konusu olduğunda, cinsiyet söz konusu olduğunda, etnik kimlik, inançsal kimlik söz konusu olduğunda zaten eğitim ortamında çok bariz bir eşitsizlikle karşı karşıyayız. Bakınız, şu halklar Türkiye'de kendi ana dilinde eğitim alamamakta: Kürtler, Romanlar, Araplar, Lazlar, Hemşinler, Çerkezler, Rumlar ve Gürcüler; benim tespit edebildiğim. Yine, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 17, 29 ve 30'uncu maddelerine çekince koyan Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir bölgede etnik kimliğinden ve inançsal kimliğinden dolayı, aslında evrensel anlamda hak kazanmış çocuğun hakkını açıkça ihlal etmektedir ve bu, evrensel hukuka karşı da çocuk haklarına karşı da suçtur.

Bakınız, taşımalı eğitim, özel eğitim derken öğretmenin içinde bulunduğu durum, öğretmenin sözleşmeliliği, öğretmenin maaş alamaması, öğretmenin kademelendirilmesi ve benzeri gibi antidemokratik süreçlerin tamamı birleştirildiğinde, zorunlu din dersi gibi bir zulüm olduğunda asıl olması gereken şey şudur: Bu eğitim programı tümden ortadan kaldırılmalı ve tıpkı Anayasa sürecinde olduğu gibi, bir toplumsal sözleşme özelliği arz eden eğitim için toplumsal katılımla yeniden demokratik bir eğitim programı tasarlanmalıdır. Bu programa; bir, eğitim iş kolunda örgütlü sendikalar; iki, eğitim ve bilim insanları; üç, sivil toplum örgütleri; dört, öğrenci velileri; beş, öğretmenler; altı, öğrencilerin kendileri dâhil olmalı ve demokratik tartışmayla çoğulcu, katılımcı, ana dilinde inançları savsaklamayan, kabul eden ve herkesin kimliğini, kültürünü, cinsiyetini kabul eden, erkek egemenliğe karşı, demokratik, eşitlikçi bir eğitim programı olmalıdır. Bunun dışındaki her türlü eğitim programı bir hak ihlalidir. Bu hak ihlalini ortadan kaldırmak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin, tamamlayın sözlerinizi.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Dediğim gibi, eğitim programı da kamusal, toplumsal bir olgu olduğundan tıpkı Anayasa gibi bir toplumsal sözleşmedir. Bu toplumsal sözleşmenin taraflarından biri, Kürt-Alevi kimliğimle, öğretmen ve eğitimci kimliğimle benim mesela ama bu süreçlere katılamıyoruz.

20'nci Millî Eğitim Şûrası'nın demokratik, eşitlikçi, adil bir ortamda yapılması gerekirken götürüldü, saraya hapsedildi, sarayda yapıldı ve oradan çıkan tavsiye kararlarından, 128 tavsiye kararından biri -ne üzücü ne utanç vericidir ki- ana sınıfına din dersi tavsiyesi. Bakın, ana sınıfı öğrencisi din dersi alamaz, ana sınıfı öğrencisinin anne-babası, öğrencisine, çocuğuna din dersi telkininde bulunabilir, din telkininde bulunabilir ama okulda alamaz; bu antidemokratiktir.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)