| Konu: | Türk diline ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 02.06.2022 |
SELMAN OĞUZHAN ESER (Karaman) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; vatanımız Türkçe hakkında gündem dışı konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimizin başında saygıyla selamladığımız Genel Kurula konuşmamızın devamında da saygıyla hitap etmemiz gerektiğini; milletin kürsüsüne muhabbet, sevgi ve birlik dilinin yakıştığını ifade ederek başlamak istiyorum.
Bu kürsüde dile getirilen ayrıştırıcı söylemlerin varacağı yerin etnik kimlik kavgaları, inanç ve değerler düşmanlığı olacağını hatırlatarak bu derin nifakların doğuracağı gerginlikle güçlü millet olamayacağımızı, her şeyi elde etsek bile huzura kavuşamayacağımızı ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, son zamanda Türkiye'de olmayan ve tutması da mümkün görülmeyen suni gündemler oluşturuldu. Ülkede bazı dillerde yasak varmış ve bazı sanatçılara ambargo varmış gibi propagandalar yapıldı. Ülkenin resmî kurumunun "TRT Kurdî" adlı bir kanalı varken, Kürtçe kitap yayınları her yerde serbestken "Kürtçe yasağı" "sanat düşmanlığı" gibi bayatlamış propagandalarla halk kullanıldı. Bu ülkenin eski karanlık günlerini özleyen insanlar, eskimiş ve halkın gündeminden çıkmış gerginlikleri yeniden piyasaya sürme derdindeler. Bu gibi propaganda ve tezvirat neticesinde oluşan fitne karşısında maalesef oluşan tepkiler yeni ve sürekli ayrışmalara sebep oluyor. Fitnenin cinayetten beter olması da bundandır. Yani ortaya atılan yalan ve iftira birçok fitneye de gebe olarak yayılıp büyüyor. Ona karşı üretilen argümanlar da aynı zeminde üretilince bu işler Türkiye düşmanları lehine oluyor. Ayrıca Türkiye'de bazı dillere, yöresel kültürlere sanki baskı ve asimilasyon politikası yapılıyormuş, yine Türkiye'de, sanki Türkçenin konuşulduğu ve toplumsal olarak geçerli olduğu yerler ile Türkçenin konuşulmadığı ve sanki geçerliliğinin sadece devlet zoruyla mümkün olduğu yerler varmış gibi algılar oluşturuluyor. Hâlbuki Türkçenin sınırlarını bugün bile Kerkük'ten, Halep'ten, Selanik'ten, Üsküp'ten, Tebriz'den başlatabiliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Cemal Süreyya'nın tabiriyle, Türkçenin süt dişiyle gök ekinini biçen Yunus Emre'den başlayarak Türkçenin vatanını tespit edecek olursak daha nerelere kadar uzanırız. Türkçeyi ufak bir kaba sıkıştırmak isteyenler Türk vatanını, Türk tarihini arıza telakki eden zihniyet bilsin ki Türkçe Mekke'den Bosna'ya, Kırım'dan Bağdat'a, Tunus'tan Kaşgar'a ve Ulan Batur'a kadar üstünlüğünü şiirle kabul ettirmiş bir dildir.
Karamanlı Yunus Emre ve Bursalı Süleyman Çelebi'nin yanında Urfalı Nebi'yi ve Bağdatlı Ruhi'yi saymamızın sebebi de budur. Bağdat yöresinden Fuzuli'yi, Diyarbakırlı Nesimi'yi, Sivaslı Âşık Veysel'i, Bayburtlu Zihni'yi, Mısırlı Şahidi'yi Üsküp'ten Yahya Kemal'le buluşturan dil Türkçe'dir. Yüzlerce yıl boyunca, Kaşgar'dan yola çıkanın Bosna'ya güvenle ve muhabbetle varmasını sağlayan dil yine Türkçedir. Bu dilin erenleri, dostları, yârenleri, şehitleri vardır. Zira Türkçenin sınırları vatanımızın sınırlarıdır. Bu farklı coğrafyalardan Türkçenin şairleri, Türkçenin sanatçıları çıkmıştır. İnsanlar "Kürt'üm, Arap'ım, Moğol'um, Boşnak'ım, Arnavut'um, Çerkez'im" dememiştir. Toroslar'dan Karacaoğlan ve Dadaloğlu Türkçe kavga vermiştir, Köroğlu Türkçe isyan etmiştir ama gel gör ki sultan da bey de Türkçe şiirden başka yol bulamamıştır sığınacak.
Değerli milletvekilleri, Yahya Kemal "Türkçenin çekilmediği yerler vatandır ancak çekildiği yerler vatanlıktan çıkar; vatanın kendi gövde ve ruhu Türkçedir." dediğinde Erzurum'u, Urfa'yı, Halep'i, Kerkük'ü, Medine'yi ve kendisinin doğduğu Üsküp'ü kastediyordu. Evet, bu ülkelerin güzide milleti ki bizler bu topraklarda Türkçe doğduk, Türkçe yaşayacağız ve Türkçe öleceğiz. Bu bütünlüğü ve birliği anlayan insanlar yüz sene önce bu vatanı kurtardı. Türkçenin sesine gürlük veren bütün halklar Türkçenin vatanında yaşamak için savaştılar. Kürtçe türküler söylendi Çanakkale cephesinde, türküler yazıldı Kerkük için ancak anlaşılıyor ki İstiklal Harbi'nin mağlup milletleri Türkçenin sesinden hâlâ rahatsız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELMAN OĞUZHAN ESER (Devamla) - Başkanım, ek süre alabilir miyim?
BAŞKAN - Buyurun.
SELMAN OĞUZHAN ESER (Devamla) - Milletimizin ne olduğunu anlamamız lazım. Benim eşim Elâzığlı, ben eşimin Kürtçe konuşulan köyünde ağaçtan elma toplarken yine Kürtçe şarkılar da söyleyeceğim çünkü Türkçenin sesi Kürtçe konuşan o insanların hayatlarında görülebilir şekilde vücut bulmuştur. Umarım bu son söylediğim cümle iyi anlaşılabilir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)