GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:68
Tarih:20.02.2013

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin nefret suçlarının önlenebilmesi ve gereken tedbirlerin alınması amacıyla İç Tüzük'ümüzün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin verdiği önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, sözlerime nefret suçlarının saikıyla ilgili bir değerlendirme yaparak başlamak istiyorum. Nefret suçları, suçun mağdurlarının herhangi bir eylemi nedeniyle değil; milliyetleri, kültürleri, görünümleri, etnik kökenleri, dinleri, bir başka ifadeyle, eylemleri üzerinden değil aidiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları saldırganlıklar içeren davranışlardır. Diğer suç tiplerinden farklı olarak nefret suçları, saldırganların kurbanlarının varoluşlarına yönelik tehditlerdir ve kurbanlar bireysel, kişisel özellikleri ya da edimleri yüzünden değil, ait oldukları grubun varlığı, o gruba aidiyetleri nedeniyle nefret suçlarının hedefidirler. Bu nedenle de bu suçlar toplumsal barışın en büyük düşmanlarından bir tanesidir.

Sayın milletvekilleri, nefret suçlarını sosyolojik, politik, psikolojik gibi çeşitli kuramsal tanımlara dayandırabilir isek de tüm bu teorileri içinde barındıran baskınlık kuramıyla açıklamak daha uygundur. Baskınlık kuramına göre, toplumda bir baskın grup, bir de alt grup vardır. Buna göre baskın grup, alt gruba yönelik olarak bir nefret söylemi üretmekte ve bu söylem nedeniyle de nefret suçuna bir zemin oluşturmaktadır. Hatta bu baskın grup kendisini en iyi özellikleriyle, alt grubu ise en kötü özellikleriyle tanımlayarak belirli kalıp yargılar oluşturmaktadır. Örneğin, bir etnik kimliği "pis" diğer bir etnik kimliği de "hırsız" olduklarına ilişkin son derece yanlış, hiçbir gerçeklik payı olmayan kalıp yargılarla damgalayabilmektedir. Hâlbuki baskın grupta dahi hırsız olan, pis olan birçok kimse olabilir. İşte, bu nedenle ortaya çıkan nefret söylemleri nefret suçuna zemin hazırlamakta ve toplumsal barışımızı dinamitlemektedir.

Sayın milletvekilleri, pozitif mevzuatımızda nefret suçunu düzenleyen bir norm bulunmasa da nefret suçunu karşılayan içerikte düzenlemeler mevcuttur. Nitekim Anayasa'mızın 10'uncu maddesinde, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu belirtilmektedir.

Yine Türk Ceza Kanunu'nun 3'üncü maddesinde de "adalet ve kanun önünde eşitlik" ilkesi koruma altına alınmaktadır. Ayrıca Ceza Kanunu'muzun 76'ncı maddesinde soykırım suçu, 122'nci maddesinde ayrımcılık suçu, 216'ncı maddesinde de halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden ve aşağılamayı suç sayan metinler yer almaktadır.

Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında da net bir tanımı kabul etmemiş olsa da bu kavramı dinî hoşgörüsüzlük dâhil, hoşgörüsüzlükten kaynaklan nefreti yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı çıkaran ifade biçimleri için kullanmıştır. Mahkeme içtihatlarına göre belli kişi ya da grupları aşağılamak gibi nefret söylemi içeren somut ifadeler sözleşmenin düşünce ve ifade özgürlüğünü güvence altına alan 10'uncu maddesinin koruması kapsamında değildir ve bu nedenle devletlerce, ulusal yasalarla da kısıtlanabilir.

Sayın milletvekilleri, AK PARTİ olarak geliştirmiş olduğumuz siyasi söylemlerimiz ülkemizin demografik yapısını nazara alan, her türlü farklılıkları zenginlik olarak gören bir anlayışa ilişkindir. "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." "Yaratılanı severiz, Yaradan'dan ötürü." etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçiliğe karşı olduğumuzu, insanın insan olmasından kaynaklanan her türlü özelliklerine hoşgörüyle yaklaşmayı ve ayrımcılığı elimizin tersiyle ittiğimizi gösteren bu söylemlerimiz tüm Türkiye'yi kucaklayan bir siyasi parti olduğumuzun en bariz göstergesidir. Burada, kanımca, bir şeyin altını özellikle çizmemiz gerekmektedir. Zira Türkiye nefret suçu ve nefret söylemine ilişkin çok mümbit bir zemine sahiptir. Bu nedenle, özelikle Türkiye'yi yönetmek adına yola çıkan siyasi partilerin özellikle de araştırma önergesi veren Barış ve Demokrasi Partisinin Türkiye'nin gerçeklerini nazara alarak bir retorik ortaya koyması gerekmektedir. Bakınız, BDP'nin bir temsilcisi bundan sadece birkaç gün önce, Balkanlardan Türkiye'ye göç etmek durumunda kalan soydaş ve kardeşlerimiz için "Bu memleketin gerçek sahibi siz değil, biziz." anlamını ihtiva eden sözleri serdederek nefret suçlarıyla ilgili bir önerge vermek çelişkili bir tutumdur.

PERVİN BULDAN (Iğdır) - O gündem değişti Sayın Hatip. Özür dilendi, o konuda basında açıklama yapıldı.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Bu, sorgulanması gereken bir yaklaşımdır arkadaşlar.

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Tekrar gündem değiştirmenize gerek yok.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - Hataya sığınma Hocam!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Evet, bu sorgulanması gereken bir yaklaşımdır.

Yine, bundan sadece birkaç gün önce bir CHP'li milletvekili arkadaşımızın da Kürtler ile Türklerin eşit olamayacağına ilişkin bir söylem ortaya koyması da kurucu ideolojiyi?

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Geç ya! Nerede dedi? Ne zaman dedi?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) -?temsil ettiği iddiasında olan bir siyasi partinin Türkiye'ye?

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Yalan yanlış, partileri suçluyorsunuz ya, ayıptır!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Arkadaşlar, bunlar Meclis gündemimizde görüşülmüş konular.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Başkan, gerçeğe aykırı bir?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Bunlar Meclis gündemimizde görüştüğümüz şeyler.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Lütfen kendin konuş. Bırak, CHP'yi ağzına alma, kendin konuş.

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, lütfen...

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Lütfen kendi yüreğindekini söyle.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri?

BAŞKAN - Sayın Çavuşoğlu, Genel Kurula hitap edin lütfen.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Ayıptır ya!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri, nefret suçunun, nefret söyleminin toplumda ve medyada olduğu kadar hem partilerimizde hem de medyamızda daha titizlikle ve dikkatlice ele alınması gereken bir alan olduğunu tekrar buradan ifade etmekte fayda görüyorum.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - En kral nefreti Başbakanın söylüyor; ayakaltına alıyor, tepeye dikiyor. En kral nefreti Başbakan kullanıyor ya! Önce onun dilini düzeltin, önce onun dilini düzelt!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Nitekim, değerli arkadaşlar, sadece seçimlerden sonra, aydın olarak gördüğümüz bir kısım yazarların, belli bir partiye oy veren kesimi "göbeğini kaşıyan adam" olarak görmesi "bidon kafalı" olarak görmesi de nefret suçunun üzerine gidilmesi gerektiği noktasındaki en önemli alanlardan bir tanesi olduğunu bize göstermektedir değerli arkadaşlar.

MUHARREM VARLI (Adana) - Her yeri kaşıyorsun, her yeri kaşıyorsun!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri, biz muhafazakâr demokrat bir partiyiz, yani tarihî ve kültürel değerlerimizi evrensel ilkelerle bağdaştıran bir partiyiz. Bize göre her ne saikle olursa olsun nefret suçu ve nefret söylemine zemin hazırlayacak hiçbir ilkeyi benimsemedik, benimsemiyoruz. Zira, tarihî ve kültürel mirasımızda nefret suçuna ve nefret söylemine zemin oluşturacak bir arka plan yoktur.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Kulağınızı tıkarsanız hiçbir şey duymazsınız canım.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Yukarıda da bahsettiğim üzere, biz yaratılanı Yaradan'dan ötürü seviyor, Acem'in Arap'a, Arap'ın Acem'e üstün olmadığına, müjdeleyip nefret ettirmememiz gerektiğine ilişkin ilkesel değerlerimize tutunuyoruz.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Ah, bu söylediklerinizi yaşasanız!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri, toplumsal barışın tesisi gelecek nesillere daha güvenli ve yaşanabilir bir Türkiye için, bu aşamada, Meclis araştırma komisyonu kurulmaktansa, önergeyi veren ve destekleyen siyasi partilerin kendi içlerinde bir öz eleştiri mekanizması oluşturarak kendi içlerinde bir muhasebe yapması gerektiğine inanmaktayız.

Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, hepinize iyi günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.