GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İsveç'te terör örgütü PKK varlığına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:5
Birleşim:96
Tarih:31.05.2022

HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Son günlerde gündem konusu olan İsveç'in ve Finlandiya'nın NATO'ya üyeliği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bu başvuruyu veto etme hakkını gündeme getirmesi konusunda söz almış bulunuyorum.

Tabii, Türkiye Cumhuriyeti devleti İsveç'e, PKK'ya verdiği destekten ötürü "Veto hakkımı kullanabilirim." dedi. Peki, İsveç PKK'ya nasıl destek veriyor, İsveç'te PKK'nın nasıl bir varlığı var? Sayın milletvekilleri, 1980'lerde PKK'lılar siyasi sığınmacı olarak İsveç'e gitmeye başlıyor ve 1960'larda başlayan oradaki Kürt nüfus oluşumu üzerinde bir hegemonya kurmaya başlayıp üzerlerinde etkili olmaya başlıyor. Gerek tehditlerle gerekse zorla para toplama, zorla bağış toplama yöntemleriyle oradaki Kürt cemaati nüfuzu altına almayı kısmen de olsa başarabiliyor. Fakat, tabii, İsveç de buna olumlu yaklaşıyor; bir yandan PKK'ya silah satıyor, bir yandan da bir seçmen kitlesi var, onların da oyunu alıyor. 1980-1981'e kadar olumlu bir gidişat söz konusu fakat 1981'den itibaren PKK ve İsveç Hükûmeti bir ayrılık sürecine giriyor. CIA belgesidir bu gördüğünüz, CIA raporlarına göre 1986'da İsveç Başbakanı Olof Palme'yi PKK öldürmüştür; bunu, ben söylemiyorum CIA söylüyor. 1981'de Abdullah Öcalan'ın eşi Kesire Öcalan İsveç'e giriş izni istiyor fakat bu başvurusu ilk önce reddediliyor, daha sonra ASALA militanları devreye girip kendisine oturma izni alıyor. Onun üzerinden Abdullah Öcalan İsveç'e giriş için başvuruyor fakat başvurusu reddoluyor. Akabinde, ayrılık süreci daha derinleşiyor. PKK'nın kendisinden ayrılan üst düzey PKK'lıları İsveç'te infaz etmesi, İsveç'in PKK'yı terör örgütü olarak tanımlamasına sebep oluyor; örneğin, 20 Haziran 1984'te Enver Ata, Uppsala şehrinde Zülküf Kılınç tarafından öldürülüyor. 2 Kasım 1985'te Çetin Güngör, Stockholm'de Nuri Candemir tarafından infaz ediliyor. Aynı günlerde, aynı aylarda PKK'nın Avrupa sorumlusu Hüseyin Yıldırım İsveç Hükûmetini tehdit ediyor ve bundan sonra PKK yaptığı toplantıda Olof Palme'yi öldürme kararı alıyor, 26 Şubat 1986'da, Hasan Hayri Güler tarafından, bir akşam eşiyle sinemaya gittiği bir gece savunmasız iken ensesinden tek kurşunla infaz ediliyor; bunu CIA söylüyor. 98'de Şemdin Sakık itiraf ediyor, diyor ki: "Ölüm emrini bizzat Öcalan vermiştir." Dönemin basınına aynı zamanda bu şekilde yansıyor.

Sonraki yıllarda tekrardan bir birliktelik söz konusu. İçinde "Kürt" kelimesinin geçtiği onlarca dernek, vakıf açıyor PKK. Ben bunu reddediyorum, kesinlikle Kürtleri temsil etmiyor. İsveç Kürt Konseyi, İsveç Demokratik Kürt Toplum Merkezi, İsveç Kültür Derneği, Kürdistan Özgür Yaşam Partisi, PYD İsveç Şubesi, Özgür Gençlik Hareketi, Rojava Komitesi adı altında... Bu isimler dahi PKK'nın Kürtleri ve "Kürt" kelimesini nasıl suistimal ettiğinin bir göstergesidir kanaatimce.

Sonra, medya yapılanması söz konusu; 3 tane televizyon kanalı kuruluyor, bunlara her yıl milyonlarca euro para aktarılıyor. Newroz TV 2008'de açılıyor fakat daha sonra, kara para aklama, örgüte para göndermesi konularında soruşturma açılıyor, ispatlanıyor, Newroz TV kapatılıyor. Ronahî TV 2012'de açılıyor, Aryen TV 2017'de açılıyor; hâlen bunlar faaliyetlerini devam ettiriyorlar.

Son olarak, önemli bir şeye daha vurgu yapmak istiyorum. Bugün İsveç'in Başbakanı olan Magdalena Andersson dahi 2021'de PKK'lı bir milletvekili olan Amineh Kakabaveh sayesinde koltuğuna oturuyor. Onun sayesinde koltuğuna oturuyor çünkü muhalefetten güven oyu alması için -yarı yarıya bir muhalefet söz konusu- 1 tane bağımsız milletvekili var Amineh Kakabaveh; pazarlığını yapıyor, "PYD'ye PKK'ya destek vereceksen oyum sana." diyor ve onun oyuyla Magdalena Andersson bugün Başbakan olabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) - Sayın Başkanım, eğer müsaadeniz varsa...

BAŞKAN - Buyurun.

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) - Aynı günlerde bir açıklama yapıyor. 24 Kasım 2021'de şöyle bir açıklaması var, diyor ki: "Bugün tarihî bir gün, benim oyumla Demokratlar Başbakan olabildiler." Açıklamayı aynen okuyorum: "Sosyal Demokratlar PYD'yle iş birliğini derinleştirme niyetindeler. Amineh Kakabaveh bu konuda çalışma yapacak, Sosyal Demokratlar Grubuna katılacak. Bunu, kuzeydoğu Suriye'deki özerk yönetimin demokrasi ve insan haklarına saygı konusundaki çalışmaları takip edecek. Siyasi parti PYD, özerk yönetimde öncü bir role sahiptir." diye devam eden bir açıklama söz konusu. Yani İsveç Hükûmeti geçen yıl kasım ayında PKK'yla iş birliği yaparak yönetime gelmiş ve o günden beri yardımını esirgemiyor hem milyonlarca euro silah yardımında bulunuyor hem de maddi yardımda bulunuyor. Dolayısıyla ülkemizin İsveç'e veto kartını sunması son derece haklıdır, bunu sonuna kadar destekliyoruz.

Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)