| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 18.05.2022 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şu saatlerde, Kadıköy'de İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşlarını anmak isteyen demokrasi güçlerine karşı bir AKP klasiği, bir saldırı, yoğun gözaltı ve otobüste taciz ve işkence devam ediyor. Yarın muhtemelen Kadıköy Kaymakamı veya Emniyet Müdürü "Kahraman polisimiz Kadıköy'deki teröristleri etkisiz hâle getirdi." diyecek oysa Kadıköy'de savunmasız, sadece düşüncelerini ifade etmek için meydana çıkmış gençler, insanlar ve halk var.
"Eğer bana gel gel olsa yüceden/Çırpar kanadımı uçar giderim/İsteğim yok gündüz ile geceden/Ben bir Mahzuni'yim naçar giderim." yazar, Mahzuni'nin mezar taşında; Hacıbektaş'ta, Anadolu yaylasının bağrında şu anda çok sevdiği ve murat ettiği o mekânda yatmaktadır sevgili Âşık Mahzuni. Sevgili Âşık Mahzuni'nin hikâyesi biraz Türkiye'nin hikâyesidir; çok ilginç. Ordonat astsubay okulunda çantasında Alevi şathiye şiirleri kitabı yakalandığı için okuldan atılmıştır; Alevi şiirleri yakalandığı için ordonat astsubay okulundan atılmış; iyi ki atılmış, Âşık Mahzuni olmuş ve Türkiye insanlığına, dünya insanlığına bu güzel mirası bırakmış. "Yürü bre Osmanlı'nın ovası/Dağlarına çadır kurulur bir gün/Kolay mı dağıtmak yiğit yuvası/Bunların hesabı sorulur bir gün/Ağlama Mahzuni yiğit ol ne olur/Her akşamın sonu sabahla gelir/Sanma ettiklerin yanına kalır/Sana da bir çorap örülür bir gün." diye Osmanlı'ya sesleniyor gibi yapıp aslında "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla." misali günün zorbalarına, günün çetelerine, günün Osmanlı'yı taklit eden ama devşirmelikten öteye gidemeyen siyaset bezirgânlarına seslenmektedir.
Afşin Elbistan yöresi âşıklar, sadıklar, ermişler, dervişler diyarıdır; sadece Mahzuni değil, Emekçi'nin, Erdem Baba'nın, Perişan Ali'nin, Vicdani'nin, Tacim Baba'nın, Elif Ana'nın -bizde kadınlar da erkekler de hikmet ve hidayet sahibidir- çıktığı bu âşıklar, sadıklar diyarında... Oradan devam edersek, yürüdüğümüzde Kürecik de aynı şekilde, biraz yürüdüğümüzde Sarız da aynı şekilde âşıklar ve sadıklar diyarı; İbreti Baba'dan daha sayamayacağımız birçok âşık ve sadığa kadar. Yukarıda Emlek yöresi, Çamşıhı... Emlek yöresi dendiğinde Âşık Veysel, Ali İzzet Özkan, Nigâhî Baba... O Nigâhî Baba ki İstanbul'a gitmiş, İstanbul'da iş bulamamış, fukara, bir yerde oturuyor; içeriden çıkan külhan beyleri nara atarak gidiyor, yanındakilere sormuş, demiş ki: "Bunlar kim?" Demişler ki: "Padişahın kulları." Tiril tiril elbiseler giymişler, nara atarak gidiyorlar. Padişahın kullarını görünce yukarıya doğru bakıp demiş ki: "Ya Rabb'im bir padişahın kullarına bak bir de senin kuluna bak." Aradaki farkı ifade etmek için bu ironiyi yapmış Nigâhî Baba. Yine, Çamşıhı yöresinden Feyzullah Çınar'dan, Mahmut Erdal'dan daha sayamayacağım birçok âşık, sadığa... Hacı Bektaş yöresinden, Orta Anadolu'dan, Çorum'dan Hüseyin Çırakman'a, Samsun'a doğru, Tokat Hubyar âşık ve sadıklarına doğru... Elbette ki sevgiyle saygıyla anmak lazım. O âşık ve sadıklar ki hem edebiyatın hem hikmetin hem adaletin hem merhametin hem de insan ilişkisinin yaşanması konusunda büyük hizmetler sarf ettiler.
Trakya'ya doğru gittiğimizde çoğu kimsenin ismini unuttuğu, bilmediği Derviş Kemal'i ve onun, Şeyh Bedreddin için yazdığı şiiri -okuyacağız ama zamanımız yok ne yazık ki- iyi bilmek lazım, Mahzuni Baba'nın 17 Mayıs 2002'de Hakk'a yürümesi vesilesiyle biraz da bu âşık ve sadıkları anmış olduk. Tabii, bir Arguvanlı olarak Arguvan yöresinin âşık ve sadıklarını, Derviş Muhammed'i, Muharrem Yazıcıoğlu'nu ve Arguvan türkülerini, Arguvan'ın sazını sözünü söylemeden geçmek de tabii ki olmayacak ve bu âşık ve sadıkların söylediği, çizdiği yol ve erkâna, mücadeleye, bu âşık ve sadıkların adalet ve hikmetine bugün her zamankinden daha çok ihtiyaç var. O zaman bugün her zamankinden daha çok Mahzunileşmek ve Mahzuni Baba'yı anlamak, güncellemek gibi bir görev ve sorumluluğumuz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Madem Mahzuni Baba'dan başladık, "Güzelliğin on par'etmez/Bu bendeki aşk olmasa/Eğlenecek yer bulaman/Gönlümdeki köşk olmasa/Kim okurdu, kim yazardı/Bu düğümü kim çözerdi/Koyun kurt ile gezerdi/Fikir başka başk'olmasa/Senden aldım bu feryadı/Bu imiş dünyanın tadı/ Anılmazdı Veysel adı/O sana âşık olmasa." diyelim ve Mahzuni Baba'yla başladığımız bu hakikat yolculuğunu Veysel Baba'yla bitirmiş olalım. Bu âşık ve sadıklığın en önemli halkasını teşkil eden iki güzide, iki değerli, iki hikmet sahibi insanımızı da halk nezdinde, hakikat nezdinde sevgi ve saygıyla anmış olalım.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)