| Konu: | Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 22.04.2022 |
SAİT DEDE (Hakkâri) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 26'ncı maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Şu an, bütün milletvekili arkadaşların sıklıkla karşı karşıya kaldığı ve çoğu zaman çözüm bulmakta çok zorlandığı sağlıkta yaşanan sorunlardan bahsetmek istiyorum. Dünya Sağlık Örgütünün en baş sağlık tanımı "Bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik hâli." şeklindedir. İşte, bu sebeple belirleyici olan parametre yalnızca tıbbi hizmetlerin sunumu değildir. Barışçıl bir ortam, insanların kendilerini gerçekleştirebilecekleri güvenli bir iş, insanca yaşamını sürdürebilecekleri bir gelir, iyi bir eğitim, sosyal güvence, dengeli beslenme, barınma hakkı, sağlıklı altyapı, sosyal yaşam alanları sağlıkla doğrudan ilişkilidir. İşte bu sebeple sağlık için demokrasi şarttır, sağlık hakkının varlığı için demokratik bir ortamın varlığı esastır. Bir muayene veya bir tetkik için Ankara'da tanıdık bir bürokrata ihtiyaç olmaması hâlidir aynı zamanda sağlık.
Sağlıkta başarı demek, açılan hastane sayıları ve benzeri istatistikler demek değildir; bu çağ dışı yaklaşımda dahi başarısız olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bakın, AVM şeklindeki devasa beton yığınlarını sürekli öve öve bitiremiyorlar. Oysa o devasa beton yığınlarının içinde tıbbi teçhizat yetersizliğinin yanı sıra ne uzman ne pratisyen hekim bulamıyorsunuz.
Biliyorsunuz, hastanelerin hâli dayatılan yanlış politikalardan dolayı içler acısı. İnsanlar aylarca randevu sıralarında beklemek zorunda kalıyor. On dakikalık muayene dayatması yüzünden sağlıklı bir hasta-doktor iletişimi kurmak neredeyse imkânsızlaşıyor. Randevu alamıyorsunuz, randevu alsanız doktor bulamıyorsunuz; doktora muayene olacak kadar şanslıysanız reçetede verilen ilacı bulamıyorsunuz bu sefer. Bakın, sağlık sistemi normal ülkelerde yüzde 5-6 olan acil servislere başvuru oranı, sağlık politikaları nedeniyle ülkemizde neredeyse yüzde 40'lara varmıştır. Yurttaşlar randevu alamadığından ya da çok uzak tarihlere randevu verildiğinden acil servislere başvurmak zorunda kalıyor. Uzman doktor veya tıbbi teçhizat eksikliğinden dolayı yurttaşlarımız ülkenin birçok şehrinden, kasabasından tedavi olabilmek için Ankara başta olmak üzere büyükşehirlere gitmek zorundalar. Sağlık hizmetleri çökmüş durumda, başka şehirlere sevk edilen hastalara hastanelerde yer bulmakta çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor, bir radyolojik tetkik için bile aylar sonrasına gün veriliyor.
Sayın Başkan, seçim bölgem olan Hakkâri'de hem tıbbi ekipman anlamında hem de hekim anlamında çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Birçok bölümde uzman hekim yok, birçok tetkik için yurttaşların gitmesi gereken en yakın mesafe Van, o da 200 kilometreden fazla. Muayene için uzun kuyruklar oluşmakta. Bu konuda şikâyet almadığımız tek bir gün bile yok ama işte, halka reva görülen sağlık hizmeti bu; tıka basa, hınca hınç dolu koridorlar ve bu yoğun iş temposunda çalışan sağlık emekçileri.
Sayın milletvekilleri, sağlıkta yaşanan tüm bu sorunlara ek olarak Covid 19 pandemisi hâlen devam etmektedir. Sağlık Uygulama Tebliği'nde yapılan değişiklikle Covid 19 nedeniyle hastaneye ve yoğun bakım servislerine yatırılan hastalar için Sosyal Güvenlik Kurumunun hastanelere sadece pandemi süresince pandemi uygulamalarına yönelik ödediği pandemi bakım ve yoğun bakım hizmet ücreti ödemeleri yürürlükten kaldırıldı. Oysa hâlâ ne yazık ki can kayıpları devam etmekte, yoğun bakımda hastalar tedavi görmektedir, pandemi bitmiş değildir. Pandemi bakım hizmeti için Sosyal Güvenlik Kurumu hasta başına hastanelere gecelik 1.124 TL ödeme yapıyordu. Şimdi, özel hastaneler yoğun bakımda yatacak hastalara bakmayı tercih etmeyeceği için bu fatura hastaya direkt yansıtılacaktır. Hasta ve hasta yakınları salgının başında olduğu gibi özel hastanelerin insafına terk edilmiş olacaklar. Aynı zamanda, bu uygulamayla iktidar, sosyal devlet ilkesinin iflasını ilan etmiştir. Derhâl bu uygulamalardan vazgeçilmeli ve insanların yaşam hakları başta olmak üzere, sağlığa erişim hakkı korunmalıdır.
Sayın Başkan, Türk Tabipleri Birliği geçtiğimiz aylarda uyararak ilaç tedarikinde yaşanan bir diğer önemli sorunu dile getirdi. Tabipler Birliği son zamanlarda bazı üniversite ve devlet hastanelerinde ilaç ve medikal malzeme sıkıntısının baş gösterdiğini, bu nedenle çoğu ameliyatın yapılmadığını ve bazı malzemelerdeki fiyat artışlarının hastaların daha fazla katkı payı ödemesine yol açtığını, Türkiye'deki ortopedi ve omurga cerrahi alanında tıbbı cihaz üretimi yapan firmaların, Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerinden iki yıla aşkın süredir ödeme alamadıklarını vurguladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Dede.
SAİT DEDE (Devamla) - Tamamlıyorum Başkanım.
Tabipler Birliği yaptığı açıklamada, tıbbı cihazların temin edilememesinden dolayı bazı ameliyatların yapılmadığı bilgisini kamuoyuyla paylaşmıştı. İthal ilaçların fiyatlamasında kullanılan döviz kuruyla piyasadaki döviz kuru arasındaki makasın açılmasından kaynaklı olarak ilaç temininde büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, 14 Şubat 2022 tarihli Fiyat Değerlendirme Komisyonunda "Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Karar'ın 2 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 2022 yılı için beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında kullanılan 1 (bir) Avro değeri 4,5786 TL'den 6,2925 TL'ye artırılmıştır." Peki, 1 euro şu an ne kadar? 16 TL civarında. Peki, madem bu kadar yiğitsiniz, madem bu kadar cevvalsiniz gelin o zaman, yap-işlet-devret yönetimiyle yandaşa yaptırılan, geçiş garantisi verilen otoyollar, köprüler ya da hasta garantisi verilen şehir hastaneleri için de toplanıp kuru sabitleyin, euroyu 6,2 TL yapın. Tabii yapamayacaksınız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)