| Konu: | Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 31.03.2022 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 31 Mart 1947'de -bugün- Mahabad Kürt Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Gazi Muhammed, Başbakanı Hacı Baba Şeyh ve Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Han İran şahlık rejimi tarafından idam edilerek insanlığa ve Kürt halkına karşı bariz bir suç işlenmiştir. Çarçıra Meydanı'nda idam edilen bu insanları sevgi ve saygıyla anıyor, bir an önce Kürt sorununa, İran'da, Türkiye'de, Irak'ta ve Kürtlerin yaşadığı her yerde çözüm getirilmesini, eşit yurttaşlığın, özgürlüğün, adaletin sağlanması gerektiğini belirtiyorum.
Seçim yasasına gelince... Seçimler, bilindiği üzere, demokrasi, eşitlik, adalet, temsil ve yurttaşın rahatlığı, ekonomik anlamda, sosyal, kültürel anlamda, yaşamsal anlamda yani her anlamda yani insanların rahatlığı için düzenlenmesi, yapılması gereken bir süreç iken ne yazık ki çok partili sisteme geçişten bu yana hemen her partinin kendi iktidarını sürdürmek, muhalefeti törpülemek, muhalefeti kontrol altına almak, muhalefeti suçlu saymak ve giderek muhalefeti yok etmek gibi demokrasiye ve insan hak ve özgürlüklerine aykırı bir tutum söz konusu olmuştur, mevcut yasada da bu aynı şekilde böyledir. Bu 8'inci madde çekilmelidir. Neden çekilmelidir? Zira, 8'inci madde, adrese dayalı yurttaş tespiti diye bir şey varken buna dair anlaşılması güç, anlaşılmaz birtakım düzenlemeler yapmakta. Oysa, Yüksek Seçim Kurulunun -bakınız- Nüfus ve Vatandaşlık İşleri tarafından sürekli düzenlenen yurttaş bilgilerine hemen ulaşabilmesi mümkün iken buna dair ipe un sermenin, işi tavsatmanın ve uzatmanın seçime, demokrasiye hiçbir yararı olmayacaktır.
Bakın, Seçim Kanunu söz konusu olduğunda en çok kullanılan kavram "temsilde adalet" Oysa, şu anda, temsilde tek adam var, temsilde adalet yoktur, temsilde tek adamla demokrasi olmaz. Yine, seçim söz konusu olduğunda yönetimde demokrasi esas iken bugün yönetimde tek parti -yönetimde tek parti bakın- bir de buna gerekçe olarak şöyle deniliyor: Efendim, çok başlılık olurmuş da demokrasi olmazmış da işte bu çok başlılıktan Türkiye yurttaşları zaman kaybedermiş, işler karışırmış. Tam bugünü tarif ediyorlar aslında. Bugün, bu sistemle işler içinden çıkılmaz hâle gelmiş, ekonomi batmış, ahlak sükût etmiş, insanların birbirleriyle olan sosyal, kültürel ilişkileri karşıt bir hâle gelmiş, yurttaşlar düşmanlaştırılmış, sorunlar görmezden gelinmiş, tam bunu çözmek gerekirken, tam temsilde adaleti sağlamak, barajı sıfırlamak, barajı tümden ortadan kaldırmak gerekirken vaktiyle barajı yüzde 10 yapan 12 Eylül zihniyetinin bir devamı olarak hâlâ barajda ısrar etmek, hâlâ Kenan Evren aklında ısrar etmek demokrasiye vurulmuş bir darbedir. Kenan Evren aklıyla demokrasi olmaz; Kenan Evren aklıyla faşizm olur, inkâr olur, işkence olur, katliam olur, insanlığa karşı suç olur ve darbe olur. Zaten, bugün her anımız bir darbe; yönetime darbe, belediyeye darbe, muhalefete darbe, kadına darbe, eğitime darbe, gence darbe. Yani hani o "Yurtta sulh, cihanda sulh." "Yurtta barış, dünyada barış." yerine, "Yurtta darbe, dünyada darbe." gibi bir politikaya dönmüş durumdayız. Tam böyle, hakikatin ters yüz edildiği bir sürece dönmüş durumdayız. Burada tartışılması gereken şey... Bakın, yüzde 10 barajı söz konusu oldu; bu, Kürtlerin, devrimcilerin, sosyalistlerin, mütedeyyin insanların, müminlerin seçime girmesini, Meclise girmesini engellemek içindi. Yüzde 10 barajı, Kürt halkının iradesiyle -Kürt halkının dostlarının- DEP'ten, HEP'ten, HADEP'ten bu yana yürütülen mücadeleyle yerle bir edildi. Sonra yüzde 50 barajı getirildi, şimdi, o yetmiyor, yüzde 7 getiriliyor. Ya, niye bu barajı kaldırmayı düşünmüyorsunuz? Niye baraj sıfırlanmıyor? Niye herkes Mecliste temsil edilme hakkına kavuşmuyor? Bu yöntem demokratik değil, bu yöntem kesinlikle iradeyi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu yöntem, seçim, bir demokrasi yöntemi, seçim, temsilde adaleti sağlayan bir araç ise -ki öyle- ve bunu adil şekle dönüştürmenin aracı hâline getirmek, bu şekilde yasal düzenleme yapmak ve sandığı da seçimi de demokrasinin yegâne ve tek yöntemi saymamaktır bakın. Hitler de seçimle geldi, Kenan Evren'in faşist anayasası yüzde 97 aldı -işte sayabilirsiniz, örnekleri çok- ve muhalefeti yok etmek isteyen Firavun'dan Nemrud'a, Yezid'den Muaviye'ye muhalefeti yok etmek isterken kendileri yok oldular. Dönün, kendinize bakın, bu saydıklarımdan hangisine benziyorsunuz?
Teşekkür eder, saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)