| Konu: | YERALTI SULARI HAKKINDA KANUN İLE KAMULAŞTIRMA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 13.02.2013 |
MUSTAFA BALOĞLU (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yeraltı Suları Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına söz aldım, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyamızdaki kullanılabilir nitelikteki su oranı oldukça kısıtlıdır. Yeryüzündeki suların sadece binde 12'si kullanıma uygundur. Su, hızlı nüfus artışı ve kentleşmeyle beraber ciddi bir sorun hâline gelmiş, küresel ısınma ve su kirliliğinin artmasıyla birlikte suya erişim gittikçe zorlaşmıştır. Dünya nüfusunun yüzde 20'si içme suyundan yoksun, 2,3 milyar kişi sağlıklı suya hasrettir.
Günümüzde, yaşamın tüketim alışkanlıkları suya olan talebi ciddi bir şekilde artırmaktadır. Tahminlere göre 2050 yılında dünya nüfusu 10,6 milyar olacak ve yaklaşık 5,5 milyar kişi su sıkıntısı yaşayacaktır. Dünya yüzeyindeki suların dengeli dağılmaması ülkeler arasında gerilim yaratmış, bu nedenle su kaynaklarının sürdürülebilirliği ve su tüketiminin programlanması önem kazanmıştır. Böylelikle sadece ülke bazında değil, global anlamda su yönetiminde ortak çözüm arayışları başlamıştır.
Yaşamımızın vazgeçilmezi olan suyun önemi gün geçtikçe artmakta, Orta Doğu'nun artan nüfusuyla su kullanım oranı arttıkça su kaynaklarının optimum kullanımındaki önem anlaşılmaktadır.
Ülkemiz her ne kadar bölge ülkelerine göre su kaynağı açısından zengin olsa da ilerideki yıllarda gelişmiş ülkelere oranla kişi başına düşen su miktarı bakımından fakirleşmeye aday olduğu düşünülmektedir. Dünya genelinde yaşanmakta olan küresel ısınma sorunu, beraberinde ülkemizde de su sıkıntısını gündeme getirmiştir. Bunun neticesi olarak sınırlı kaynak kullanımı ve su kaynaklarımız üzerinde artan bir baskı gözlenmektedir.
Ülkemizin çiftçi nüfusunun yoğun olduğu ve sanayinin yer aldığı bölgelerinde, yüzey sularının yetersizliği neticesinde yer altı suyuna aşırı talep olmaktadır. Yüzey suyunun ihtiyaca cevap vermediği bölgelerde özellikle içme, kullanma suyu ve sulama suyuna olan yoğun talep nedeniyle aşırı yer altı suyu kullanımı gerçekleşmektedir. Bu durum, sürdürülebilir bir yer altı suyu yönetimi için rezerv-çekim ilişkisinin modern sulama sistemleriyle desteklenerek kontrol altında tutulmasını zorunlu hâle getirmiştir. Bu nedenle, tüm kuyulardan çekilen ve çekilecek yer altı suyunun ölçülmesi ve buna yönelik ölçüm sistemlerinin tespit ve tesis edilmesi gerekliliği doğmuş ve konuyla ilgili bir mevzuat çalışması hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir.
Değerli milletvekilleri, 13/2/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun'un 127'ncı maddesiyle 167 sayılı Yeraltı Suları Kanunu'nun 10'uncu maddesine "Kuyu, galeri, tünel ve benzerlerine çekilecek yeraltı suyu miktarının tespitini sağlayacak ölçüm sistemleri kurulmadan, kullanma belgesi verilemez. Bu ölçüm sisteminin özellikleri yönetmelikle belirlenir." ifadesi eklenmiştir.
Bunun yanında, geçici 3'üncü madde ile şu ifade ilave edilmiştir: "Bu maddenin yayımı tarihinden önce yeraltı suyu temini maksadıyla kuyu, galeri, tünel ve benzerleri için kullanma belgesi almış olanlar, iki yıl içerisinde 10 uncu maddenin ikinci fıkrasında öngörülen ölçüm sistemini kurarlar. Bu süre içerisinde ölçüm sistemini kurmayanların kullanma belgeleri Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından iptal edilir ve belgeye konu yer kapatma masrafları sahibinden alınarak kapatılır." ifadesi yer almaktadır.
Bu kanunun hazırlanmasındaki en önemli sebep, aslında, özellikle son yıllarda yaşanan yoğun ve kontrolsüz yer altı suyu kullanımı sonucunda oluşan seviye düşümlerini önlemek ve kuyulardan çekilen ve çekilecek yer altı suyunun ölçülebilir durumda olmasını sağlamaktır. Bugüne kadar düzenlenen yer altı suyu kullanma belgelerinde belirtilen su ihtiyaçlarının tahsis miktarlarının bir kısmının gerçek ihtiyaçtan daha az ya da daha fazla olabileceği gerçeği doğrultusunda kuyularda ölçüm sistemi uygulaması başladıktan sonra bütün kuyular izlenecek, gerçek tüketim ve gerçek ihtiyaçlar belirlenecektir. Ancak bu yeni sisteme adaptasyonun zaman alacak olması, yasal düzenlemelerin uzun sürmesi ve ölçüm sistemlerinin teknik altyapılarının piyasa koşullarında yeterli olmaması gibi sebeplerden dolayı, ölçüm sistemlerinin kurulması uygulaması tam anlamıyla yapılamamıştır. Bu sebeple, yer altı kuyularının tanımlanması amacı ile gerek süre uzatımı gerekse ölçüm sisteminin kurulmasını lüzumlu kılacak yeni düzenlemeler getirilmiştir. Böylelikle kullanım maksadı, çekilecek su miktarı, havza sınırı ve diğer hususlar göz önüne alınarak öncelikle hangi sahalarda ölçüm sistemi uygulamasına geçileceği DSİ Genel Müdürlüğünün teklifi ve Bakanlar Kurulu kararına bırakılmıştır. Sanayi tesislerinde kullanılan yer altı suyu miktarının diğer maksatlara göre daha yüksek miktarda olması nedeniyle, ilk aşamada, bu tesislerde ölçüm sistemi kurularak su çekimlerinin acilen kontrol altına alınması bu yeni teklifle hedeflenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun değişikliği ile ilgili bilgi verdikten sonra, şimdi biraz da konuyla ilgili tarih ve istatistiklere göz atmak istiyorum. 1985 yılında, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne ve il özel idarelerine devredilen sulama ve gölet yapımlarıyla beraber tarım sektöründeki görev ve yetkiler, bugün itibarıyla, il özel idareleri tarafından icra edilmekteydi. 6360 sayılı Büyükşehir Yasası ile bu görevlerin bundan sonra büyükşehir belediyeleri tarafından sürdürülmesi öngörülmüştür. 1956 yılından beri sürdürülen bu hizmetlerle ilgili olarak, 2003 yılına kadar yani kırk yedi yılda 281 adet sulama projesi üretilmiş; 8 bin hektarı basınçlı sulama, 72 bin hektarı da salma sulama olmak üzere 80 bin hektarlık bir alan sulamaya açılmıştır. 2003-2013 yılları arasında, on yıllık zaman diliminde yani AK PARTİ Hükûmeti döneminde, toplam 319 tane proje üretilmiş ve -buraya dikkatinizi çekmek istiyorum- 8.500 hektarı salma sulama, 75 bin hektarı da basınçlı sulama yani modern sulama teknikleriyle toplam 83.500 hektarlık alan sulu tarıma kazandırılmıştır. Yani önceki kırk yedi yılda yapılan hizmetin daha fazlası son on yılda yapılmış ve modern sulama teknikleri devreye sokulmuştur.
DSİ'nin son verilerine göre, DSİ 4. Bölge Müdürlüğünün görev alanına giren -seçim bölgem olan- Konya, Karaman, Niğde ve Aksaray illerinde, 27 bin adet ruhsatlı şahıs kuyusu ve sulama kooperatifi kuyusu ve takriben 67 bin adet yani 2,5 katı da izinsiz açılan ruhsatsız kuyu olduğu 2007 yılında DSİ'nin yaptığı envanter çalışmasında tespit edilmiştir. Bugün itibarıyla toplam sayının 100 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Üzerinde durmak istediğim diğer bir konu ise, KOP bölgesi 3 milyon hektarlık tarım arazisi varlığı ile Türkiye'nin en önemli tarım bölgesi olmasına karşın, yağış ve su kaynakları bakımından Türkiye'nin en yetersiz bölgesidir. Bölgeye hektar başına düşen su miktarı Türkiye ortalamasının üçte 1'inden, yıllık yağış miktarı da Türkiye ortalamasının yarısından daha azdır.
Bunun yanında toplam sulanabilir alanı 1 milyon 100 bin hektar olan KOP bölgesinde, eldeki bilimsel verilere göre mevcut yer altı su rezervinin herhangi bir azalmaya sebep olmadan kullanılabilmesi için yılda 2,5 milyar metreküpten daha az su çekilmesi gerekmektedir ancak mevcut durumda, yine DSİ'nin yaptığı hesaplamalarda, havzadan yıllık takriben 4-4,5 milyar metreküp su çekilmektedir. Bu da yer altı su seviyesinin düşmesine neden olmaktadır.
Mavi Tünel'den gelecek 414 milyon metreküp bu açığı kısmen kapatmasına rağmen sorunu tam olarak çözmemektedir.
Sayaç takılması konusu, yer altından yılda ne kadar su çekildiğini ölçmek amacıyla yapılan bir uygulamadır. Rakamlara bakıldığında da gerekliliği tartışılmazdır.
Bölgenin mevcut sulanan alanlarında kullanılan suyun yüzde 60'ı yer altı kuyularından karşılanmakta olduğu için, yağışların da azlığı nedeniyle bölgede yer altı su kullanımına olan baskı her geçen gün artmakta ve her yıl yer altı suları 4-5 metre düşmektedir.
Son olarak ifade etmek istiyorum ki söz konusu kuyulara sayaç takılması ile kuyulara su kotası getirileceği konusu genelde birbirine karıştırılmakta ve toplum üzerinde bazı kesimlerce olumsuz bir hava estirilmeye çalışılmaktadır. Sayaç takılması konusu, yer altından yılda ne kadar su çekileceğini ölçmek amacıyla yapılan bir uygulamadır ve hiçbir kesim açısından sorun teşkil eden bir konu değildir, olmaması da gerekir çünkü herhangi bir konuya çözüm üretmek için bilimsel ve nitelikli verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konu için de nitelikli veri, yılda yer altından ne kadar su çekileceği verisidir.
Kuyulara kota getirilmesi yani her kuyu için yıllık su çekim miktarına bağlı kalınması konusu ise özellikle tarım camiasının çiftçi ayağında rahatsızlık uyandırmaktadır. Bu rahatsızlığın da doğmasının, konunun kamuoyuna yeterince bilgi verilmemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Yeraltı Suları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin, yer altı su kaynaklarının verimliliğinin artması ve tüketiminin kontrolünün yapılarak kaynaklarımıza sahip çıkılması açısından büyük önem arz ettiğini belirtmek istiyorum ve ülkemize ve çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baloğlu.