| Konu: | Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 16.03.2022 |
AK PARTİ GRUBU ADINA EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 316 sıra sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi, ekranları başında bizleri takip eden aziz milletimizi şahsım ve partim adına hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Cumhuriyet Dönemi'nde ilk tesis edilen kurumlardan biri olarak 3 Mart 1924 tarihinde Şeriye ve Evkaf Vekâletinin yerine Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle kurulmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı, bugün, Orta Asya'dan Balkanlara, Avrupa'dan Amerika'ya, Asya'dan Afrika'ya tüm dünyadaki Müslümanlara hizmet sunan uluslararası bir kurum hâline gelmiştir. Bununla hepimizin iftihar etmesi gerekir. Diyanet İşleri Başkanlığı, yaygın din eğitimi ve din hizmetleri sınıfında istihdam edeceği personeli ilahiyat ve imam-hatip liseleri mezunları arasından seçmektedir. Başkanlık bünyesinde görev alacak personelin, öncelikle din hizmetleri uygulamaları olmak üzere, görevin gerektirdiği yeterlilikleri arzu edilen seviyede kazanabilmesi ve topluma daha etkin bir din hizmetinin sunulabilmesi için -mevcut mevzuat gereği meslek öncesi eğitim yapılamamaktadır- Diyanet Akademisi kanunuyla meslek öncesi eğitim mümkün hâle gelecek ve aday din görevlilerinin ilahiyat bilgileri yanında kurumsal bilgi, kültür ve aidiyetlerinin oluşmasına katkı sağlayacaktır. Bu bakımdan, bu kanun teklifi son derece önemlidir.
Gruplar adına yapılan konuşmalarda, burada partilerimizin, gruplarımızın, hemen hemen hepsinin kanunun lehinde olduğunu ifade etmeleri güzel bir husus; bu, milletimiz adına sevindirici bir durum ancak bazı hususlar da eleştirilmiştir. Ben konuşmamın bundan sonraki bölümünde eleştirilere cevap vereceğim.
Birincisi: "Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na aykırı." iddiasını, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan değerli milletvekillerimiz, hatiplerimiz dile getirmişlerdir; aynen şu ifadeleri kullanmışlardır, tutanaklardan okuyorum: "Bu görüştüğümüz yasa teklifinin Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na aykırı bir yasa teklifi olduğunun altını en başta çizmek istiyorum." diyor Sayın Kaya ama kendisi şu an burada yok.
Şimdi, değerli milletvekilleri, Tevhid-i Tedrisat Kanunu nedir? 3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun 2'nci maddesine göre -maddeyi okuyorum- "Şer'iye ve Evkaf Vekaleti veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler Maarif Vekaletine devir ve raptedilmiştir." Bu, 2'nci madde. Bu maddeye binaen on üç gün sonra, kanunun neşrinden sonra Maarif Vekâletinin yayımladığı bir genelgeyle bütün medreseler kapatılmıştır. Peki, kanunun 4'üncü maddesi ne diyor ve neyi emrediyor, şimdi ona bakalım. Kanunun 4'üncü maddesi aynen şöyle: "Maarif Vekaleti -o zamanki Maarif Vekâleti yükseköğretimi de barındırıyor- yüksek diniyat mütehassısları yetiştirilmek üzere Darülfünunda bir İlahiyat Fakültesi tesis ve imamet ve hitabet gibi hidematı diniyenin ifası vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için de ayrı mektepler küşat edecektir." Yani açacaktır, hem ilahiyat fakültelerini hem de imam-hatip okullarını açacaktır. Nitekim buna binaen hemen 1924'te 29 tane ilkokul üzerine imam-hatip mektebi açılmıştır, 29 mektep. Peki, şimdi Cumhuriyet Halk Partisi döneminde... Bugün burada, bizim bu kanun teklifimizi "Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na aykırı." olarak değerlendiren değerli milletvekillerine kanundan hareketle söylüyorum: 1924'te açtığınız 29 imam-hatip mektebi 1925'e geldik 26'ya düştü, 1926'ya geldik 20'ye düştü, 1927'ye geldik 2'ye düştü, 1930'a geldik imam-hatip liseleri kapatıldı. Kanunun 4'üncü maddesi ilahiyat fakültesi açılmasını emrediyordu. Peki, ilahiyat fakültelerine baktığımız zaman, onlar da 1924 yılında, 21 Nisan 1924'te İstanbul Darülfünunda ilahiyat fakültesi açıldı ancak 1933 yılına geldiğimizde bu fakülte de kapatıldı.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Bakan, başka bir malzeme yok mu ya? Millet açlıktan ölüyor, sen hâlâ oradasın!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Yani, 1933'ten sonra Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na aykırı olarak 1949'lara kadar hiçbir şekilde dinî eğitim verilmedi. Dolayısıyla Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu çıkaran Cumhuriyet Halk Partisinin içerisindeki bir damar, dine karşı olan bir damar zamanla bu kanunu işlevsiz hâle getirmiş ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu uygulatmamıştır, bunun altını da çizelim.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bir defa, 1926 yılına geldiğimizde, bir kısım din görevliliği kadroları kaldırılmış yani dinî alanda çalışanların artık cazibesi tamamen yok edilmiş. 1927'de Şûra-yı Devletin aldığı bir kararla din görevliliği memurin sınıfından yani memur sınıfından çıkarılıyor. Bu karar uyarınca bütün elemanlar görevlerinden uzaklaştırılmış, dolayısıyla imam-hatip mektebi mezunları için din görevliliği cazip olmaktan çıkmış, bu görev tamamen fahri olarak yürütülmeye başlanmış. 1927'de o zamana kadar ortaokullarda dinî eğitim veriliyor, din dersleri veriliyor; 1927'de ortaokullardan çıkarılıyor, kaldırılıyor; 1929'da ilkokullardan ve öğretmen okullarının programlarından din bilgisi dersleri müfredattan çıkarılıyor. Dolayısıyla 1930-1948 arasına kadar yani 1949'da ilahiyat fakülteleri kurulana kadar on sekiz yıla yakın din eğitimi tamamen yasaklanmış oluyor.
Peki, 1930-1940 yılları arasındaysa Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Kur'an kursları açılıyor. Cumhuriyet Halk Partisinin içindeki bu dine karşı olan damar o zaman...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bir dakika ya! Bir dakika ya!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kim dine karşıymış ya?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Ya, dinleyin...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bu, nasıl bir ifade ya?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Lütfen ya!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Bakın, siz...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sen dine karşısın ya!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sen dine karşısın ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Din simsarlığı yapıyorsun!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Şimdi, bakınız, dinleyin...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Din simsarlığı yapma!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - 1932 yılında...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Müfterisin!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Allah'ın tahsildarlığını yapma!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Müfterinin önde gidenisin!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ne demek "dine karşı damar" ya?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ne demek ya?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ayıp, sözünü geri al!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sen bu aklı kimden alıyorsun?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Ben uygulamaları söylüyorum Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sözünü geri al! Uygulamayı geç sen, sözünü geri al!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Bana bağıramazsın, tamam, otur, dinle!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sözünü geri al!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Biz sizi dinledik, siz de oturup dinleyeceksiniz, tamam mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sana mı soracağım oturacağımı? Hadsizlik yapma!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Cumhuriyet Halk Partisi dine karşıymış... Senin kadar din anlatırız sana!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Terbiyesiz adam! Ahlaksız adam!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Senin kadar din anlatırız sana! Haddini bil!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Sayın Başkan...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bakanlık yaptın bu memlekette!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Terbiyesiz!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Utanmaz adam!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Siz de sözlerinize dikkat edin.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Sayın Başkan, böyle bir şey olamaz.
BAŞKAN - Siz de sözlerinize dikkat edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - "Dine karşı damar" ne demek ya?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sana din öğretirim, din! Hukuk öğretirim!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - 1932 yılında...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Fıkıh anlatırım... Haddini bil!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ne demek "dine karşı damar"? Sözünü geri alacaksın!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Uygulamayı söylüyorum Sayın Altay, uygulamayı söylüyorum, tamam mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Elitaş, sözünü geri alsın! Sözünü geri alacaksın!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Sen otur, cevabını ver ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben cevabını veririm.
BAŞKAN - Sayın Altay...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - "Dine karşı damar" ne demek?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yeter! Atalarımıza da hakaret edemezsin!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Yalan söylüyor, yalan!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Din sizin tekelinizde mi?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Otur, cevabını ver ya!
BAŞKAN - Sayın Altay...
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Otur, cevabını ver! Burada kalkıp...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sen din simsarısın!
BAŞKAN - Sayın Altay...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Din simsarısın sen!
BAŞKAN - Sayın İşler, siz de sözlerinize dikkat edin. Bir tanım yapıyorsunuz.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Ama uygulamayı söylüyorum Sayın Başkan ya!
BAŞKAN - Hiçbir yerde geçmeyen bir tanımla itham ediyorsunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ne demek ya? Hadsiz, terbiyesiz, edepsiz adam!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sen kimsin ya!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Uygulamayı söylüyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bu ne ya! bu ne ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sen kimsin benim inancımı sorguluyorsun!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, sözünü geri alsın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Din düşmanı!
BAŞKAN - Evet, lütfen sözlerinizi geri alın.
Buyurun.
Siz de oturun yerlerinize.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Sayın Başkan, bakın, 1932 yılından itibaren on yedi yıl boyunca din eğitiminin verildiği tek müessese Kur'an kursları olmuştur.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Diyanette eşine nasıl kadro verildi; milletin hakkını gasbettin, onu anlat.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sözünü geri alacak, sözünü! Sözünü alacaksın geri!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sözünü geri almadan konuşamazsın orada!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Bu kurslar, Kur'an'ı yüzüne okuma ve hafızlık eğitimi verdiler. Maarif Vekâleti bu kursları...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sözünü geri alacaksın! Sözünü geri alacaksın!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - ...430 sayılı Kanun'a istinaden kendi bünyesine almak istemişse de...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, kürsüye gelmek istemiyorum, ara vermenizi talep ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Altay...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bir partiye böyle bir hakaret edilemez. Ne demek ya!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Sayın Başkan, sizin sükûneti sağlamanız lazım.
BAŞKAN - Sayın İşler, söylediğiniz sözler doğru değil.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Tamam, açıklayabilirim, canım ama...
BAŞKAN - O zaman geri alın.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Suç işliyor.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Lütfen... Hiçbir suç işlemiyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Suç işliyor, "dinsiz" diyor, suç işliyor. Dava açacağım kendisine.
BAŞKAN - Lütfen, yerinize oturun.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Halkı kin ve nefrete sürüklüyorsunuz!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bunu kabul edemem, konuşturmam. "Dine karşı damar" ne demek ya?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sana dava açacağım, haberin olsun. Bu tutanakları sana yedireceğim, kime "dinsiz" diyorsun?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Aç! Bu kürsüdeki olanlar...