GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KIBRIS TÜRK FEDERE DEVLETİ'NİN KURULUŞUNA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:65
Tarih:13.02.2013

EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Kıbrıs Tük Federe Devleti'nin kuruluşu hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

15 Temmuz 1974 tarihinde, Yunan cuntasının desteğiyle EOKA lideri, adayı Yunanistan'a bağlamak amacıyla Makarios'a karşı bir darbe gerçekleştirerek iktidarı kısa süreyle ele geçirmiştir. Kıbrıs'ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne kasteden bu hareket karşısında, Türkiye, adadaki Türklerin güvenliğini de dikkate alarak 20 Temmuz 1974 günü Barış Harekâtı'nı başlatmıştır. Böylece, Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı önlenmiş, Kıbrıs Türk halkının varlığı güvence altına alınmıştır.

Çok partili demokratik parlamenter sisteme geçme ve eşitlik temelinde bir federasyon için gerekli olan federe birimlerin Türk kanadını oluşturma amacıyla 13 Şubat 1975'te toplanan Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Meclisi, oy birliğiyle Kıbrıs Türk Federe Devleti'ni ilan etmiştir. Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs hükûmeti olarak tüm dünyada tanınmalarının rahatlığı içinde hiçbir anlaşmaya yanaşmamaları ve Kıbrıs Türklerini her gün biraz daha fazla köşeye sıkıştırmak yönünde çabalarını artırmaları karşısında self determinasyon hakkını kullanan Kıbrıs Türk halkı, 15 Kasım 1983'te Federe Meclisin oy birliğiyle aldığı bir kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kurduğunu dünyaya ilan etmiştir.

Kıbrıs Barış Harekâtı'nın akabinde taraflar sorunun çözümlenmesi ve gerginliğin giderilmesi için karşılıklı görüşmelere başlamıştır. Bu görüşmeler sırasında, Türkiye, Yunanistan'a sorunun çözümüne ilişkin olarak kantonal bir yapıyı oluşturacak bir öneride bulunmuş ancak bu öneri kabul görmemiştir. 1974 sonrası Türk-Yunan ilişkilerinde Kıbrıs sorununa ilişkin olarak yapılan bütün görüşmeler sırasında, Kıbrıs Türk toplumunun temel yaklaşımı iki toplumlu, iki kesimli, eşit haklara sahip ve Türkiye'nin etkin garantisinin bulunduğu bir federasyonun kurulması yönünde olmuştur. Yunanistan ve Kıbrıs Rum toplumu ise görüşmeler sırasında Kıbrıs'ta Türklerin azınlık haklarının garanti altına alınmış olduğu bir üniter devletin kurulmasından yana politikalar izlemiştir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından 1985 yılında hazırlanan çerçeve anlaşma taslağı Kıbrıs Türk toplumu tarafından bütünüyle kabul edilebilir nitelikte bulunurken Kıbrıs Rum liderliği biraz da Yunanistan'ın baskılarından etkilenerek bu taslağı reddetmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin iyi niyet çabaları çerçevesinde yürütülmeye çalışılan diyalog sürecinde Kıbrıs Rum yönetiminin Kıbrıs Türklerine eşit statü tanımakta isteksiz davranmaları ve kendilerinin Kıbrıs'ın yegâne yasal temsilcileri oldukları iddiaları nedeniyle görüşmeler olumlu neticelenmemiştir. 24 Nisan 2004'te yapılan referandumda Kıbrıslı Türkler, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin kapsamlı çözüm planını yüzde 64,9'luk "evet" oyuyla kabul ederken Kıbrıslı Rumlar yüzde 75,8'lik oy oranıyla reddetmiştir. Böylece, Kıbrıslı Türkler referanduma "evet" diyerek barıştan yana olduklarını tüm dünyaya göstermiştir. Referandum sonrasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, yaptığı açıklamada, Kıbrıslı Türklerin 1 Mayıs 2004 itibarıyla AB üyeliğinin avantajlarından Rumlarla eşit koşullarda yararlanamayacaklarından üzüntü duyduğunu fakat Kıbrıslı Türklerin kendilerinin sebep olmadığı bu kötü durumdan kurtulmaları için de yollar bulunacağını ümit ettiğini ifade etmiştir.

18 Nisan 2010 tarihinde yapılan KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ilk turda kazanan Sayın Eroğlu, Cumhurbaşkanlığı görevini üstlendiği 23 Nisan günü Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine bir mektup göndererek kapsamlı çözüm hedefine ve Birleşmiş Milletler parametrelerine bağlılığını teyit etmesine ve müzakereleri kaldığı yerden devam ettirme kararlılığını ortaya koymasına rağmen, Rum yönetiminin İsrail'le Akdeniz'de doğal gaz çıkarma anlaşması yapması çözüm sürecini zora sokmuştur. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Özel Danışmanı Downer'ın Türk tarafının müzakerelerin yıl sonuna kadar tamamlanması gerektiğine ilişkin görüşlerinde daha açık olduğunu, Rum tarafının ise müzakerelerin somut bir tamamlanma tarihi olması konusunda daha az açık ve daha az istekli bulunduğu şeklindeki 10 Haziran tarihli açıklaması, çözümden yana olan tarafın kim olduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir.

Kıbrıs sorununun yaratıcısı olan EOKA'cıların partisi olan DİSİ'nin bu yıl yapılacak olan seçimleri kazanma ihtimali, çözüm süreci hakkında ciddi endişeler doğurmaktadır.

Sayın milletvekilleri, Kıbrıs sorunu ulusal bir meseledir. Dolayısıyla, Kıbrıs sorununun hiçbir kesim tarafından siyasi bir mesele hâline getirilmemesi ve sorunun çözümünde ulusal konsensüsün oluşturulması bizim açımızdan yeni sürecin en temel dinamiğini oluşturacaktır. Kıbrıs'ın bir barış ve huzur adası hâline gelmesi için yürüttüğümüz ilkeli ve kararlı politika?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMRULLAH İŞLER (Devamla) - ?Kıbrıs politikamızın ana çerçevesini oluşturmaktadır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İşler.