GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:63
Tarih:05.03.2022

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis gündeminde görüşülmekte olan nükleer güç, nükleer enerji yasası teklifi... Tabii, nükleer enerji ve nükleer güç patlamaları direkt insan yaşamına son veren, insanların ölümüne sebep olan bir... Yasa teklifi şu an Meclis gündeminde görüşülmekte.

Nükleer güç kullanıldığı zaman etkileri de nesilden nesile süren, özellikle de kanser ve benzeri hastalıklara sebep olan, nesilden nesile de sürüp gidebilen etkiler bırakmakta. İşte, aynen nükleer güç gibi nesilden nesile insanların psikolojisinde, sosyal yapılarında büyük izler bırakan, belki nükleer güç kadar da etkisi olan, gözaltında kaybedilen kişilerin, insanların akıbetlerini takip eden ve bugün de 884'üncüsü yapılan, Cumartesi Annelerinin, cumartesi insanlarının yapmış oldukları bu hak arama mücadelesini buradan saygıyla selamlıyorum.

Sayın Meclis, 1994 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinin 3'üncü sınıfında iken gözaltına alınan Cüneyt Aydınlar, Diyarbakırlı bir üniversite öğrencisiydi; İstanbul Bakırköy'de yanındaki bir arkadaşıyla birlikte toplam 14 kişiyle beraber gözaltına alındı. 20 Şubat 1994'te gözaltına alınan Cüneyt Aydınlar, yedi gün boyunca gözaltında tutuldu ancak gözaltında olduğuna dair herhangi bir tutanak tutulmamıştı. Yapılan zorlamalar ve baskılar neticesinde, savcılık tarafından, 27 Şubat 1994'te Cüneyt Aydınlar'ın gözaltında olduğu kabul edildi. Cüneyt Aydınlar'la birlikte gözaltında olan 14 kişinin anlatımlarına göre, çok yoğun bir şekilde işkenceye tabi tutulduğu, bu yapılan işkenceler neticesinde Cüneyt'in çok ağır yaralandığı, hatta sağ ayağının kırıldığı bir şekilde gözaltında görüldüğüyle ilgili görgü tanıklarının ifadeleri var.

Bakın, etkileri nesilden nesile süren bu sosyal yara, neden nükleer silah kadar etkili? Cüneyt Aydınlar'ın annesi Menekşe Aydınlar ne diyor biliyor musunuz sayın Meclis, Menekşe Aydınlar diyor ki: "Tam yirmi sekiz yıl oldu, bilmeye hakkım var; oğluma, göz bebeğime ne oldu?" Yine, Cüneyt Aydınlar'ın kardeşi Emrah Aydınlar "Annem, yedi sene boyunca kapının önüne koyduğu kanepede bekledi ama aradan yirmi sekiz yıl geçti, Cüneyt hâlâ yok, Cüneyt nerede? Düğünlerimizde ve cenazelerimizde Cüneyt yanımızda değildi, yeğenleri onu tanımadan büyüdü."

Bu acılar hepimizin, cumartesi insanlarının ortak acısı. Bakın, Cüneyt'in yeğenleri Cüneyt'i görmedi, Cüneyt'in akıbetini araştırırken babası yaşamını yitirdi. Şu anda babasından oğluna geçen bir hak arama, bir akıbet arama arayışı ve ısrarı söz konusu. Tekrar tekrar, Cüneyt Aydınlar'ın kardeşi Emrah'tan sonra da bu acı, çocuklarına geçecek yani Cüneyt'in yeğenlerine geçecek. İşte, buradan bir kez daha Meclis vasıtasıyla tüm Türkiye kamuoyuna diyoruz ki: 1994 yılında İstanbul Terörle Mücadele Şubesinde gözaltındayken kaybedilen Cüneyt Aydınlar'ın akıbeti ne oldu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Cüneyt Aydınlar'ı gözaltında kaybeden failler hakkında herhangi bir cezai kovuşturma, soruşturma başlatıldı mı? Bunlar hakkında -cezalandırmak için- kovuşturma davası açıldı mı?

Bakın, bu da Hüseyin Morsümbül ve annesi Fatma Morsümbül. 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte 18 Eylülde Hüseyin Morsümbül, köyüne askerler tarafından yapılan baskın sonucunda evinde gözaltına alınıyor. Annesi Fatma Morsümbül, babası Hanefi Morsümbül; çocuklarının akıbetiyle ilgili takipte bulunuyorlar, kendilerine şu deniyor: "Hüseyin'in ifadesi alınıp bırakılacak." Ancak o tarihten günümüze kadar Hüseyin'in kendisinden herhangi bir haber alınamadı. Hüseyin'in annesi Fatma yaşamını yitirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Babası Hanefi yaşamını yitirdi. Şu anda kardeşi, Hüseyin'in akıbetini sormaktadır.

İşte, nükleer enerjinin, nükleer gücün kullanılması sonucunda insan yaşamına getirdiği ölüm ve yaralanmalarda, hastalıklarda olduğu gibi bu gözaltındaki kayıpların, gözaltında kaybedilen bu kişilerin de yakınlarının acısı nesilden nesile sürmektedir.

Saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)