GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültürel İş Birliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:58
Tarih:24.02.2022

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Benden önceki konuşmacılar gibi, ben de bugün Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmalardan bahsedeceğim. Tabii, bu konudan bahsediyor olmak son derece üzücü, özellikle bu çatışmaların hepsinin, dünyanın neresinde olursa olsun bir insani boyutu, insani kriz boyutu olması hasebiyle son derece üzücü. Belki yeni mülteci akınlarına sebebiyet verecek. Bunu önümüzdeki saatlerde belki bu gece, belki yarın net şekilde göreceğiz.

Rusya bu operasyonunu sadece Kırım ve Donbas bölgesiyle sınırlı mı tutacak yoksa İngiltere ve Amerika'nın aslında aldığı istihbarat raporlarını biraz da bir taktik icabı dünya basınından duyurması ve bunun üzerinden ilgililerine, Ukrayna'ya ve Rusya'ya mesaj vermesinde olduğu gibi aslında tamamen bütün Ukrayna'nın işgaline dönük bir adım mı atılacak, bunu göreceğiz. Tabii ki bizim istediğimiz, çatışmaların bir an önce sona ermesi, bir an önce Minsk Anlaşması bağlamında oradaki kurallara riayet edilmesi ve barışın sağlanmasıdır; oradaki insani krizin, sivil ölümlerinin de bir an önce sona ermesidir. Bu konuşmadan önce, haberlere baktığımda en son, hastanenin vurulduğu yönünde haberler vardı. Bunların hepsi son derece trajik hususlar.

Evet, Rusya'nın Ukrayna'ya gerçekleştirdiği bu operasyonun tabii ki temelinde aslında NATO ve Varşova Paktlarının ayrılması, Varşova Paktının dağılması, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılmasından sonraki süreçte dünyanın tek kutuplu hâle gelmesi, Rusya'nın zayıf olması zamanında NATO'nun ve tek kutup olarak ifade edilen Amerika Birleşik Devletleri'nin başta Polonya olmak üzere eski Rus, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ülkelerinin bir kısmını Avrupa'ya yaklaştırması, bir kısmını da NATO'ya alması var. Putin'in konuşmalarına baktığımızda, aslında Putin'in temel olarak buraya vurgu yaptığını ve kendi etki alanının, daha önce kendi etki alanında komünist Rusya'nın, komünist Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin parçası olan ülkelerin kapitalist NATO üyesi olmasına, kendi güvenliğini tehdit eder duruma gelmesine gösterdiği tepkiyi görüyoruz. Tabii, başlangıcı aslında 2013 yılı. Ukrayna ve Rusya arasındaki krizin... O dönemde Ukrayna'da Rusya yanlısı yönetimin Avrupa'yla olan anlaşmayı askıya alması, bunun üzerine, Batı ülkelerinin de çeşitli ülkelerin de desteğiyle birlikte Batı yanlılarının başlattığı gösteriler ve bu gösteriler neticesinde, Kiev'deki meydanda hepimizin aslında televizyondan da canlı olarak seyrettiği gösteriler neticesinde oradaki istikrarın zarara uğraması, neticede Kırım'da ve Donbas bölgesinde ortaya çıkan fiilî durum. 2014 yılında Rusya tarafından Kırım'ın ilhakı ve Donbas bölgesindeki ayrılıkçılar, bunların Rusya yanlısı güçler olarak Rusya'nın da desteğiyle Ukrayna içerisinde... Aslında Rusya'nın bugün atacağı adımları -şimdi baktığımızda çok daha net görüyoruz- hazırlar şekilde tavırlarının olduğunu gözlemledik. 2014 sonrasında, Minsk'teki anlaşmalar çerçevesinde aslında biraz daha durağan bir döneme girildi ama bu süreç içerisinde de özellikle son dönemde takip ediyoruz ki aslında Rusya şu an hazırlamış olduğu operasyonun gerekliliklerini yerine getirmiş, birliklerini kaydırmış, donanmasını Kırım'a getirmiş, Kırım civarındaki askerî birliklerini tahkim etmiş, Ukrayna'nın etrafına ciddi bir askerî yığınak yapmış, Belarus'la atması gereken adımları atmış ve en son olarak da -hepimizin yakından takip ettiği gibi- askerî tatbikatlar bahanesiyle Belarus'la çok daha yakın ilişkiler içerisinde ve Ukrayna etrafında kendi askerini tahkim etmesi, hazır hâle getirmesi söz konusu.

Tabii, bu süreç içerisinde yapılan açıklamalar var, bu gerginlik döneminde yapılan açıklamalar var, onları ben ifade etmek istiyorum. Bu anlamda, Batı ülkelerinin, bazı NATO ülkeleri yetkililerinin, Avrupa Birliği yetkililerinin yaptığı açıklamalar ki bunların bir kısmının aslında çözüme hizmet etmediğini de buradan açıkça ifade etmek istiyorum. Belki de bu çatışmaları, bu uzlaşmaz tutumu, Ukrayna ve Rusya arasındaki bu kriz tutumunu derinleştiren açıklamalar bunlar. Bunlardan birkaçını ifade etmek istiyorum: Amerika Savunma Bakanı Austin, Ukraynalı mevkidaşıyla yaptığı görüşmede Rusya'nın saldırganlığına karşı Ukrayna'ya destek vermeye hazır olduklarını belirtmiş; İngiltere Başbakanı Boris Johnson Zelenski'yle yaptığı görüşmede ülkesinin Ukrayna'nın egemenliğine, toprak bütünlüğüne desteğini yinelemiş, gerekli desteği vereceğini ve tedbirler konusunda yardımcı olacağını belirtmiş; AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell tereddütsüz desteklerini ifade etmiş, Rus birliklerinin Ukrayna sınırındaki hareketliliği nedeniyle de endişeli olduklarını ifade etmiş ama geldiğimiz noktada, bugün sabah ciddi şekilde başlayan operasyonlara karşı maalesef şimdiye kadar ciddi bir açıklama ne NATO'dan ne de Avrupa Birliğinden gelmedi. Evet, G7 toplantıya çağrıldı, Amerika Birleşik Devletleri Başkanının yapacağı açıklama bekleniyor, onların yaptırımıyla ilgili neler söyleyecekleri bekleniyor ki bir önceki açıklama -uluslararası basındaki ifadesiyle söyleyelim- "Dağ fare doğurdu." cinsindendi. Dolayısıyla bugünkü toplantıların neticesinde ne çıkacak? Bu çıkan neticeler, yaptırımlar işe yarayacak mı? Ve bunların hepsi olsa bile neticede o zamana kadar Rusya, Ukrayna'da yapmak istediğini gerçekten hayata geçirmiş olacak ve duracak mı? Bunların hepsini ilerleyen süreçte hep birlikte göreceğiz.

Gene, Rusya'yla bu müzakere sürecinde Amerikan Başkanı, Rusya Başkanıyla bir araya geldi, görüşmeler gerçekleştirdi. Aslında bunların bir kısmının görüşmüş olmak için yapıldığını şimdi çok daha net anlıyoruz. Ama burada ifade edilen çeşitli hususlar var, bu süreçte çatışmaların veya gerginliğin azalması anlamında özellikle Rusya'nın ifade ettiği hususlar var. NATO'nun genişlemesinin durması, 1997 sonrası eski Doğu Bloku ülkelerine kuvvet konuşlandırılmasının geri çekilmesi; bunda mesela Polonya ve Romanya gibi ülkelerin NATO'ya girişi kast ediliyor. Gene önemli bir üçüncü husus var, bunu özellikle ifade etmek istiyorum: "Eski Sovyet coğrafyasında askerî faaliyetlerin yapılmaması..." Bu ifade aslında Orta Asya'daki devletleri; Azerbaycan'ı ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini de kapsıyor. Bu anlamda aslında Kazakistan'da gördüğümüz sürecin devamının veya benzerlerinin ileride de yaşanabileceği anlamında, oradaki Amerikan etkisinin, NATO etkisinin, Batı etkisinin derecesine göre, Rusya'nın rahatsızlığına göre yaşanabileceği anlamında da yeni riskleri aslında ifade eden hususlar.

Tabii, Türkiye olarak biz Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü, siyasi bütünlüğünü sonuna kadar destekliyoruz ve Minsk Anlaşmaları çerçevesinde, uluslararası hukuk çerçevesinde uluslararası hukuka riayet edilerek bu çatışmaların, bu kriz ortamının bir an önce bitirilmesini istiyoruz ve bu anlamda da yapılması gereken, atılması gereken adımların hepsini atıyoruz, bunu özellikle ifade etmek istiyorum. O anlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ülkemiz için önemlidir ve ülkelerin, özellikle iki ülkenin liderleriyle yaptığı görüşmeler barışın sağlanması anlamında son derece kıymetlidir. İki ülkenin de aslında güvendiği ve görüşmeler anlamında da "güvenilen ülke" olarak ifade ettiği ülkedir Türkiye. Dolayısıyla bundan önce hep çözümün tarafı olarak nasıl yer aldıysa bundan sonra da çözümün bir parçası olarak yer alacak. Bu anlamda özellikle ifade etmek istiyorum: Bizim diplomatlarımızdan, büyükelçiliğimizden ve konsolosluklarımızdan bahsediliyor. Özellikle Kiev'deki büyükelçiliğimiz ve Odessa'daki başkonsolosluğumuz görevinin başında, Dışişleri Bakanlığımızdan bunun teyidini aldık.

AHMET KAYA (Trabzon) - Kimse ulaşamıyor ama.

İSMAİL EMRAH KARAYEL (Devamla) - Oradaki telefon numaraları da özellikle paylaşılıyor televizyonlardan, biz de ulaşma konusunda herkese elimizden geldiğince yardımcı olabiliriz. Yine, oradaki vatandaşlarımızın tahliyesi anlamında da Dışişlerimizin yaptığı uyarılar oldu, ülkenin doğusundan ayrılmaları yönünde yapılan uyarılar oldu. Şimdiye kadar da ülkemize getirilen vatandaşlarımız var ciddi sayıda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

İSMAİL EMRAH KARAYEL (Devamla) - Teşekkürler Başkanım.

Gerekmesi hâlinde oradaki vatandaşlarımızın tahliyesi için nasıl dünyanın diğer ülkelerinde gerekli operasyonlar yapıldıysa -örneğin Afganistan'da, en son yaptığımız operasyonlardan biri- bir insanımızın hasta olsun veya durumu zor olsun getirilmesi için dünyanın dört bir tarafına nasıl bir kişi için bile devletimiz uçak gönderiyorsa, bu güce sahipse oradaki vatandaşlarımızın da tahliyesi için gereğini yapacağını buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu anlamda, inşallah, özellikle bu çatışmanın en kısa sürede son bulmasını niyaz ediyorum, bunun için dua ediyorum. Bölgemiz ve dünya için son derece riskli süreçlere yol açabilir, riskli neticelere yol açabilir. Bu anlamda bu çatışmaların bitmesiyle birlikte oradaki sivil ölümlerinin de bir an önce son bulmasını temenni ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)